Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 26 Nisan 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  İçecek  »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tüketici köşesi
 Meyve suyu, şuruplar
 Kola, gazlı içecekler
 Su, Soda, Maden suyu
 Alkolü İçkiler
 Çay, Kahve
 Süt, Süt Ürünleri
 Şalgam
 Diğer içecekler

GEÇEN hafta hem iş hem tatil maksadıyla Ege kıyalarında dolanırken Otacı İlaç, Besin, Kozmetik AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Meltem Kurtsan’ın peşine takılıp ilginç bir fabrika gezdim.

Kurtsan’ın bitkilerle ilgili yepyeni projeleri var.

Dolayısıyla bitkilerle ilgili kitap, makale ne varsa okumakla yetinmeyip bitkilerle ilgili her türlü çalışmayı yakından izliyor.

İzmir Torbalı’daki Martin Bauer bitki çayı fabrikasıyla tanışmam dediğim gibi onun sayesinde.

Alman Martin Bauer Şirketi 1890 yılında kurulmuş.

Şimdi Bauer ailesinden üçüncü nesil işbaşında.

Dört milyon Euro’luk bir cirosu olan Martin Bauer Grubu, bitki ve meyve çayları üretiminde yüzde 65  ile dünya lideri konumunda.

Tüm dünyadan 60 bin ton civarında bitki topluyor.

Bunun yüzde 60’ı yabani, yüzde 40’ı ise plantasyon yani ekiliyor.

Grup, çaylarının yanı sıra ilaç sektörüne yönelik bitki özü de üretiyor.

2004 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteren Martin Bauer, 2006 yılında Torbalı’daki tesislerinde bitki çaylarını işlemeye başlamış..

Bitki çayı fabrikasını gezmek kokulara hassas biriyseniz müthiş bir deneyim.

BİTKİ CENNETİYİZ AMA

Meltem Kurtsan ve Martin Bauer Genel Müdürü Akın Palazoğlu eşliğinde fabrikayı gezdiğimizde etraf en sevdiğim bitkilerden biri olan rezene kokuyordu.

Torbalı’daki fabrikada 800 ton bitki işleniyor.

Grubun Polonya’daki fabrikasında 15 bin ton işlendiğini gözönüne alırsanız bu düşük bir miktar.

Her neyse burada sterilize bir ortamda işlenen bitkiler daha sonra Doğadan, Lipton gibi markalar tarafından alınıp, poşetleniyor.

Yani bu markalardan birine ait bitki çayı poşetinizi bardağınıza sarkıttığınızda bununTorbalı’daki fabrikadan geldiğini bilin.

Akın Palazoğlu ile konuşurken, Martin Bauer Grubu’nun Türkiye’den 2 bin ton civarındaadaçayı, ıhlamur, ısırgan, melisa, anason, rezene gibi bitkiler aldığı ortaya çıktı.

Rakam bana yine oldukça düşük geldi.

Zira Türkiye tam bir bitki cenneti.

Endemik tür zenginliğini bir yana bırakın bu topraklarda 11 bin çeşit bitki yetiştiğini biliyoruz.

Yanılmıyorsam bir zamanlar TEMA Onursal Başkanı Nihat Gökyiğit söylemişti.

Tüm Avrupa ülkelerinde yetişen bitki sayısı 12 bin ila 13 bin civarında.

Türkiye tek başına tüm Avrupa kadar bitki çeşidine sahip.

İHRACAT İÇİN PLANTASYON ŞART

Bulgaristan gibi küçük bir ülke Martin Bauer’e 5 bin ton civarında bitki satıyormuş.

Biz 2 bin tonda kaldık.

Gerçek şu ki, son yıllarda dünyada giderek yayılan bitki çayı ve bitki özlü ilaç trendinden hiç mi hiç yararlanamıyoruz.

Neden?

Palazoğlu’nun aktardığına göre, çay olarak kullanılan ya ilaç sektörü için özü çıkartılan bitkilerle ilgili belirlenmiş bir tarım politikası yok.

Çiftçi bunları ekip iyi bir gelir sağlayabileceğinin farkında değil.

Yabani olarak toplananlarda ise standart yok, denetim yok.

“Türkiye daha fazla plantasyon yapmak zorunda. Türkiye’de yabani bitkilerin yetiştiği yerlerde plantasyon yapılırsa ihracat potansiyeli artar” diyor Palazoğlu.

Torbalı’daki fabrika öncülüğünde şimdi Türkiye’de 2 bin dekar nane, melisa gibi bitkiler ekiliyor.

2011 yılından itibaren Martin Bauer’in Türkiye’deki plantasyonları beş bin dekarı bulacak.

Urfa’da ise tamamiyle organik ürün veren 200 dönümlük bir plantasyon varmış.

Grubun dünyada topladığı 60 bin ton  bitkiden yüzde 10’u organik.

Türkiye’den gide gide 60 ton organik gidiyor Almanya’ya.

Ne diyeyim? Zenginliğimizin hiç farkında değiliz.

 

Gila Benmayor

hurriyet.com.tr

Ekleme Tarihi
21.08.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız