Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 29 Mart 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  İçecek  »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tüketici köşesi
 Meyve suyu, şuruplar
 Kola, gazlı içecekler
 Su, Soda, Maden suyu
 Alkolü İçkiler
 Çay, Kahve
 Süt, Süt Ürünleri
 Şalgam
 Diğer içecekler

 
 
 Çapar Kanat


 
 
AB ve Rusya Federasyonuna Süt ve Süt ürünleri İhracatı Mümkün mü?

Geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği Tüketici Sağlığı ile ilgili genel müdürlüğünün izni ile Türkiye’deki altı firmanın AB ülkelerine ihracat yapabileceğine dair ‘’izin’’ çıkınca neredeyse düğün bayram edilecekti..

Ambalajlı Süt Üreticileri Derneği Başkanı Sayın Harun Çallı’nın ‘’ Sütte AB kapısının açılması hayvancılık sektörünü uçuracak. İhracat izni alan firma sayısının 6'dan 20'ye çıkması bekleniyor. İhracatın da bir yıl içinde 228 milyondan 1 milyar dolara çıkması hedefleniyor’’ beyanatını okuduk..

Şimdi, Sütte AB kapısının 6 firmadan 20 firmaya çıkacak olması, haydi çıktı diyelim, ihracatın bir yıl içinde 228 milyondan 1 Milyar dolara çıkması mümkün mü? Bunları inceleyelim..

Bir görüş: Avrupaya Süt Ürünleri İhracat İzninin Ardındaki Gerçek

02.04.2013 tarihinde Sabah Gazetesi yazarı Süleyman Yaşar köşesinde AB’deki süt ve süt ürünlerindeki tüketici fiyatlarının artığı, bunun da arz eksikliğinden kaynaklandığını, tüketici fiyatlarının artmaması için Türkiye’deki bazı firmalara süt ve süt ürünleri nin AB’ye ihraç izni verildiğini söylüyor.

AB’nin Türkiye’ye Süt ve Süt Ürünleri İhraç izni vermemiş olmasının Ardındaki Gerçek

Ambalajlı süt ve süt ürünlerinin fabrikaya gelene kadar ki kalite parametreleri; hayvan hastalıkları, çiğ sütün soğuk zincir de mi sıcak zincirde mi fabrikaya ulaştırıldığı, çiftlikte ekipman ve sağım standartları, hijyeni, çiğ sütteki mikrobiyal sayıdır.

2011 yılı rakamlarına göre endüstriyel süt sektörünün topladığı çiğ sütlerin % 65’i sıcak zincir, % 35’i soğuk zincir çiğ sütleridir. Bu resmi oranlar olsa da gerçekte % 35 soğuk zincir olarak kabul edilen oran daha düşük olduğunu tahmin etmekteyiz. Bu tahminimizin dayanağı sıcak zincir çiğ sütlerinin daha sonra soğuk tanklara boşaldığının sahalarını bilenlerden olarak yazıyoruz. % 35 soğuk zincir olarak kabul edilen oranı doğru olarak kabul etsek bile ülkede üretilen çiğ sütün toplam kalitesi yönünden ciddi bir zayıf yöndür.

AB’nin tüketici sağlığı ile ilgili genel müdürlüğü Türkiye’nin yukarıda izah ettiğim çiğ süt kalite parametrelerinin yetersizliği nedeni ile Türkiye’nin Ab’ye süt ve süt ürünleri ihraç etmesine izin vermiyordu.

Türkiye’den izin verilen firmalardan beşinin çiğ süt toplama sahasına bakıldığında o firmaların çiğ süt toplama sahalarındaki soğuk zincir oranı oldukça yüksektir. Mesela izin verilen firmaya sadece Eskişehir’deki fabrikası için izin verilmiştir. Mesela Denizli’de izin verilen firmanın sadece kendi teknik özelliğinden değil Denizli’de çiğ süt toplama sahasının % 100 soğuk zincirden oluştuğundandır.

Avrupa Birliğinin tüketici sağlığı ile ilgili web sitesine göre izin verilen firma fabrikaların Bursa, Denizli, Kırklareli, Eskişehir, Tekirdağ’da olduğu görülmekte ve bu illerimizin çiğ süt toplama sahalarındaki soğuk zincir oranı oldukça yüksektir. Mesela izin verilen altı firmadan ikisinin diğer şehirlerdeki fabrikalarına AB’ye ihraç izni verilmediği ortaya çıkmakta ve konunun tamamen toplanan çiğ süt sahasındaki çiğ sütün toplanma şekli ve kalitesi ile ilgili olarak izin verildiği iddiamızı doğrulamaktadır. Dolayısı ile de hiçbir firma bizim markamıza izin verildi diye övünmesin. Verilen izin o illerdeki çiğ sütün kalitesinedir, soğuk zincir oranınadır, hayvan hastalıklarının düşüklüğünedir.

Avrupa Birliğinin izin veren kuruluşu geçtiğimiz yıllarda görücüye çıkan fabrikaları ve çiğ süt toplama sahalarını incelemesi sonucunda büyük çoğunlukla sahalar ve fabrikalar sınıfta kalmış, 6 fabrika ve onların çiğ süt toplama sahaları sınıfını geçmiştir.

Sadece fabrikaların istenen standartlarda olması yetmiyor, toplanan çiğ sütün kalitesi de aranıyor.

Avrupa Birliği’nin ambalajlı süt ve süt ürünlerimizin kendi ülkelerine ihracatına bugüne kadar izin vermemesin sebebi siyasi veya kendi üretimini korumak için değil kendi tüketicilerinin sağlığını korumak içindi. Mesele bu kadar basit olmasına rağmen durum budur.!

Çiftlikten sofraya gıda güvenliğinin şartı da budur.

Türkiye de % 35 oranındaki soğuk zincir devlet destekleri ile gerçekleştirilebilmiştir. Alın terinin karşılığını alamayan, yeterli kazanca sahip olamayan çiğ süt üreticileri soğuk zinciri kendileri kuramamaktadırlar. Türkiye’de maliyetin altında, üreticilere kazanç sağlamayan çiğ süt satın alım politikaları sürdürüldüğü takdirde her ilimizin, tüm ülkenin % 100 çiğ sütte soğuk zincire kavuşması hayaldir.

AB Ülkelerine ihraç İzni Alan Firmaların Önündeki Şimdiki Engel

Türkiye’de çiğ süt fiyatları şu an itibari ile ortalama 75-85 kuruştan satın alınmaktadır. En yakın yerlerden toplanan çiğ süt fabrikaya taşıma giderleri dahil 85-95 kuruştan mal olmaktadır. Euro 2,306 pariteye göre çiğ süt 0,37 Euro’dur. Türkiye’deki sanayicilerin kutu sütü kaç liraya mal etikleri bilinmemekle beraber Avrupa Ülkelerinde kutu sütün parakende satış fiyatının 1 litre için tam yağlı (% 3,5) sütte 0,59 Euro, yarım yağlı (%1,5) sütte 0,54 Euro olması karşısında Türkiye’de izin verilen firmaların Avrupa Ülkelerine Süt ve süt ürünleri satması güçtür. Bu rakamlar ile ülkemizin parekende süt fiyatlarının 1,7 TL (0,73 Euro)- 2 TL (0,86 Euro) arasında olan rakamları karşılaştırıldığında AB’ye süt ve süt ürünleri satamayacağımız ortadadır.

Bu güçlüğü ülkemizdeki yem fiyatlarının pahalı olmasındaki maliyet çiğ süte de aksediyor. Bu firmalar kutu süt, klasik beyaz peynir dışında farklı lezzet ve yöresel ürünleri ihraç edebilir. Bunun parasal miktarı da çok bir yekün tutamaz.

AB ülkelerine altı-yirmi firmamıza süt ve süt ürünleri ihraç izni çıktığı, çıkacağı için değil tüm Türkiye’de çiğ süt üretiminde % 100 soğuk zincir sağlandığı takdirde ‘’düğün bayram’’ edelim. Ülkemiz tüketicileri kaliteli süt ve süt ürünleri tüketebilmiş olacaktır. Gerçi kalite sadece soğuk-sıcak zincirde değil hayvan refah ve sağlığında, hayvan hastalıklarında, sağım hijyeninde alfotoksin, antibiyotik kalıntı miktarlarındadır.

Türkiye Rusya Federasyonuna Süt ve Süt Ürünleri Satabilir mi?


Süt ve süt ürünlerinde Rusya Federasyonu AB’nin pazarıdır. Ab ülkelerinin son tüketici fiyatlarını yukarıda yazmıştık. Market raflarında düşük fiyatlara sahip olan AB ‘ye karşı Türkiye, Rusya Federasyonu pazarında boy ölçüşemez.

İhracatın da bir yıl içinde 228 milyondan 1 milyar dolara çıkması mümkün mü?

İhraç izni verilen firma sayısı 6’dan yirmiye değil 50’ye de çıksa AB ve Rusya Federasyonuna ihracat konusundaki fikrim şimdilik değişmeyecek.

Türkiye mevcut 228 milyon dolarlık ihracatı hangi ülkelere yapıyor..

Arap, Ortadoğu ülkelerine yapmaktadır.. O da büyük çoğunlukla AB ülkelerinden dahilde işleme rejimi (dir) kapsamında gümrük vergisiz getirdiği süt tozundan imal ettiği ürünleri satabilmektedir.

Dünya’da süt ve süt ürünleri ticareti

Dünya’da süt ve süt ürünleri ticareti içme sütü değil büyük çoğunlukla süt tozu ithalatı şeklinde gerçekleşmektedir. Bunun da toplam miktarı 2 milyon tonu bulmaktadır. Bir bakıma çiğ süt üretim açığı olan ülkeler süt tozu ithal etmekte, süt tozundan süt ve diğer ürünleri yapıp iç piyasalarında satmaktadırlar..

228 milyon dolarlık ihracat 1 milyar dolara çıkması hedefleniyor açıklamaları niçin yapılıyor..

2012 Eylül ayında süt sanayicileri Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından 200 milyon lira ihracat desteği istediler. Bakanlık da tarımsal desteklerin ihracat için verilemeyeceğini bildirmişti. Bunun üzerine ASÜD başkanı Sayın Harun Çallı Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a çıkarak ‘’ 200 milyon ihracat desteği verirseniz süt ürünlerinde ihracatımız 1 milyar dolara çıkar’’ dediler. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın konuyu Para Kredi Kuruluna getirdi ise de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in muhalefeti ile reddedildi. Hatta Maliye bakanı Mehmet Şimşek 10 milyarlık bütçe açığı kalemlerinin birinin de okul sütü projesi olduğu konusunda demeç vermişti…

Buraya not düşüyorum: Gelecek yıl,25 Nisan 2014 tarihinde süt ve süt ürünleri ihracatı niçin 1 milyar dolara çıkmadığı sorusunu Sayın Harun Çallı’ya soracak olursanız, hükümet istediğimiz ihracat desteği parası olan 200 milyonu vermedi diyecektir..

Bu yıl ihracat 228 milyondan 1 milyara şayet çıkacak olduğunu farz edersek neler olur?

Beyler o zaman; iç piyasada çiğ sütün fiyatını kimse tutamaz. 800 milyon dolarlık bir ani ihracat artışı 1 yıl içinde aşağı yukarı 0,8 milyon tonluk çiğ sütün iç piyasadan çekilmesi demektir..

Süt ve süt ürünlerinde hedef ne olmalıdır?

Türkiye süt ve süt ürünlerinin üretim miktarında kendine yeterli bir ülke haline gelebilmesinin yanında kişi başına tüketimi düşük gelir gruplarına da dağılım üst gelir grupları tüketimine eşitleme hedeflenmelidir.. Türkiye batılı ülkeler gibi emperyal gelirlerine sahip olmadığından para desteğine dayalı ihracat hedeflenmemelidir. Dünyanın 2 milyon tonluk süt tozu gibi devasa üretiminin % 30’ unu AB ülkeleri yapmaktadır.. 228 milyonluk ihracat yapabiliyor ise onunda büyük çoğunluğunu AB ülkelerinden (dir- dahilde işleme rejimi) kapsamında ithal ettiği süt tozundan yaptığı Avrupavi peynirler yaparak Arap ve Ortadoğu’nun üst gelir gruplarına, yine dir kapsamında ithal ettiği süt tozundan bizim bildiğimiz klasik beyaz peynir yaparak aynı ülkelerin oldukça düşük gelir gruplarına satabilmektedir.

İhracatı 228 milyondan 1 milyar dolara 200 milyon ihracat teşviki ile çıkarmak yerine 200 milyon doları iç piyasadaki alt gelir gruplarını kapsayan tüketim projelerine harcamak daha doğru olacaktır. Neden mi?

Çocuklarımınız % 20’si beslenme problemi yaşadığı Dünya Sağlık Örgütünün raporlarında vardır. İlköğretimdeki akademik başarı düşüklüğü oranı % 20’den aşağı değildir. İlköğretim öğrencilerinin akademik başarısı düşük öğrencilerinin % 90’ını en alt gelir grubuna sahip ailelerin çocukları oluşturmaktadır.. Tüketim projeleri ile önce kendi ülkemizin çocuklarını beslemeliyiz, sanayicileri değil.. Endüstriyel süt sektörünün temsilcilerinin ‘’hedefleri’’ çocukları beslemek değil ne olursa olsun satmak, daha çok satmaktır.

Ülkemizde çiğ sütte arz fazlalığı var mı?


Türkiye de çiğ süt fazlalığı asla yoktur. Arz fazlalığı var diyenler devletten daha çok teşvik almak, şimdi de ihracat desteği almak için konuşuyorlar..

Domateste, bazı meyve ve sebze de zaman zaman arz fazlalığı görüldüğünde döküldüğünü gazeteden okuyoruz. Siz hiç arz fazlası diye bir kamyon (on ton) çiğ sütün döküldüğünü gördünüz mü? Bahar aylarında çiğ süt üretiminin artığı, haziran döneminden marta kadardokuz ay süresince azaldığı gerçek de olsa bahar aylarında bu fazlalığın fiyat baskısı yaptığını kabul ve iddia edenler Haziran’ dan Marta kadar arz eksikliği; niçin fiyatların yukarı tırmanmasına baskı yapmıyor???

Çiğ sütte arz fazlalığı sanayicilerin şehir efsanesi olup maalesef siyaseti, bürokrasiyi inandırabiliyorlar..

 
 
 
 

https://twitter.com/caparkanat

Ekleme Tarihi
26.04.2013
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Çapar Kanat,Süt ve Süt ürünleri İhracatı
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız