| Pankobirlik Dergisi PANKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk Başyazısı 
 
 Seçimin Tarımı ve Tarımın Beklentisi   Haziran ayında Türkiye bir demokrasi sınavından daha geçti ve bu seçimden de 1950’den beri her seçimde olduğu gibi milletimiz demokratik olgunluğunu ve rüştünü ıspat ederek çıktı.   Demokrasilerde siyasetin tartıya çıktığı ve milletin kendi kaderine kendi oyuyla hükmettiği, çağdaş demokrasilerin şöleni olan seçim dönemlerinde siyasetle millet, milletle siyaset hemhal olur. Milletle siyasetin bütünleştiği bu dönemlerde, hem geçmişin muhasebesi birlikte yapılır hem de milletin arzu ve beklentileri çerçevesinde daha iyi bir gelecek birlikte planlanır. Milletin seçim dönemlerinde sergilediği tavır, tazelenen iradesi ve tercihleri ise siyasetin tek yol göstericisi, yegâne kılavuzudur. Seçimler milletin tercihlerinin sorgulandığı bir sürecin başlangıcı değildir. Seçimler siyasetçilerin milletin sesine ne kadar kulak verdiklerinin, milletin kullandığı dili ne kadar kullanabildiklerinin, milletin gündemi ile kendi gündemleri arasında ne kadar paralellik kurabildiklerinin, milletin beklentilerine programlarında ne kadar yer verdiklerinin millet eliyle karara bağlandığı bir süreçtir. Seçimleri önde bitirenler kadar hizmet yarışında geride kalanlar için de seçimlerden sonraki süreç yeni bir hizmet döneminin başlangıcıdır.   Her seçim ayından sonra siyaset tecrübelileriyle birlikte hizmet yarışına dâhil olan dinamik yeni yüzleri, milletten aldığı taze güç ve millet huzurunda taahhüt ettikleriyle yeni bir hizmet dönemine kondisyonu ve nefesi güçlü olarak başlar. Milletin seçimlerden sonra siyasetten beklentisi ise seçim meydanlarında verilen taahhütlerin hayata geçirilmesidir. Millet bu çerçevede iktidar muhalefet ayrımı yapmaz. Verilen söz sözdür ve siyasetçinin görevi verdiği sözün suya yazılmış yazı olmadığını ıspatlamasıdır. Millet seçimde kullandığı oyun takipçisidir ve milletin gözü siyasetin üzerindedir. Milletin iktidar görevini verdiği siyasetçiden de muhalefette görevlendirdiği siyasetçiden de hatta kendi sinesinde muhafaza ederek Meclis dışında bıraktığı siyasetçiden de beklediği erdem, meydanlarda kurdukları cümleler farklı olsa da aynı şeyleri söyledikleri hususlarda, asgari müştereklerinde birleştikleri konularda iktidarı ile muhalefeti ile uzlaşma ve mutabakat sağlayabilmeleridir.   Bu seçim döneminde siyasetin tartışmalı alanları vardı. Siyasetin ortak bir dil kuramadığı konular oldu. O konularda hakemliği milletimiz yaptı. Ancak hepimiz şahitlik ettik, hepimiz seçim beyannamelerinde gördük; siyaseten birbirine çok uzak olan partilerimizin bile ortak paydaları, birleştikleri hususlar ve kullandıkları ortak bir dil var. Sosyal devlet anlayışında var, demokrasimizin geliştirilmesi konusunda   var, ekonomide var, gençlerimizin daha nitelikli yetişmesi ve daha müreffeh, dünya milletler ailesi içinde itibarı daha güçlü bir Türkiye’nin inşası konusunda tercih ettikleri yol ve yöntemler farklı olsa da partilerimiz arasında bir mutabakat var.   Siyasetin en büyük mutabakatı sağladığı konu ise ülkemizin dörtte birinin içinde yer aldığı ve ekonomik faaliyetini sürdürdüğü bizim sektörümüz, tarım sektörüdür. Milletin huzurunda ve milletin şahitliğinde hemen hemen her parti ve her siyasetçi tercih ettiği kelimeler farklı olsa da, kurduğu cümleler birbirine benzemese de aynı şeyi söylemiş, bu seçim döneminde hiçbir dönemde olmadığı kadar tarım sektörünün geleceği ve o parlak gelecek için yapılacaklar konusunda bir uzlaşma ve mutabakat sağlamıştır. Tarım bu dönemin en çok gündem teşkil eden konularından biridir ve her partiye göre zarf farklı olsa da mazruf aynıdır.   Tarımsal milli gelirin 23,7 milyar dolardan sekiz buçuk yılda 61,8 milyar dolara yükselen seyrini 2023 yılında 150 milyar dolara taşıma hedefi seçim beyannamelerinden sektöre yansıyan umut ışığıdır. Dünyada tarım ekonomileri içinde ülke tarımını beşinci sıraya yükseltmek de seçim beyannamelerinde yer alan iddialı hedeflerden biridir.   “Toplam 8,5 milyon hektarlık sulanabilir alanın tamamı 2023 yılına kadar sulamaya açılacaktır” ifadesi ile “tarımsal altyapı yatırımlarını hızla tamamlayacağız” ifadesi arasında fark yoktur. “…dünya fiyatlarında yaşanacak dalgalanmalardan üreticilerimizin olumsuz etkilenmemesi için çiftçilerimizin kullandığı tarımsal girdilerde destekler artarak devam edecektir” demekle “tarımsal üretimde kullanılan tohum, gübre, mazot, tarım ilacı, elektrik gibi girdilerin yüksek maliyetini aşağı çekeceğiz” demek arasında, ya da “küçük çiftçilerin aldıkları mazot, gübre, ilaç, tohum ve fideden ÖTV ve KDV alınmayacak. … tarımsal girdiler üzerindeki ÖTV ve KDV düşürülecek” taahhütleri arasında fark yoktur. Yara aynı yaradır, hastalık aynı   hastalıktır; teşhis ise hepsinde doğrudur ve tedavi farklı cümle ve kelimelerle ifade edilmektedir.   “Çiftçimizin ürününün yerinde değerlendirilmesi ve katma değerinin arttırılarak gelirinin yükseltilmesi amacıyla kurulan tarımsal sanayi tesislerine %50 hibe ödenerek 3.000’in üzerinde KOBİ faaliyete başladı. 2011-2015 döneminde 3.000 yeni tarımsal tesis daha açılacaktır” taahhüdü de, “sözleşmeli üretim modeli ile çiftçilerimizin ürünlerinin gerçek değeri”ne kavuşturulması taahhüdü de, “üretileni işleyecek sanayi tesislerini hammaddeye yakın yerlerde oluşturacağız. Tarıma dayalı sanayileri geliştirecek, Küçük Ölçekli Tarımsal Sanayi Siteleri, Organize Tarım Bölgeleri ve Organize Tarımsal Sanayi Bölgeleri kuracağız” taahhüdü de aynı şeyi söylemektedir:   Tarım sanayi entegrasyonu ile oluşacak katma değerden üreticinin daha fazla pay almasını sağlamak. Yani hedef ortaktır ve o hedef sanayileşmedir.   “Hayvancılık yatırımlarına imkan tanıyacak … düzenlemeler gerçekleştirilecektir” sözü ile “hayvancılık projelerini destekleyeceğiz”, “…. besi hayvancılığı desteklenecek. Hayvancılığı geliştirmek amacıyla bütçeden yapılacak destek ödemeleri arttırılacak”   sözleri aynı kapıya çıkan sözlerdir.   “Genetik kaynaklarımızı biyoteknoloji ile bütünleştirilerek ülkemizin bölgesinde lider bir tarımsal teknoloji transfer merkezi haline getirilmesi hedefimizdir” ifadeleri ile “Tohum Üretim ve Genetik Araştırmalar Merkezi Kurulacak. Bitki ve hayvan varlığını korumak için gen Bankası etkin hale getirilecek” veya “tarım teknolojilerinde dışa bağımlı olmaktan kurtulmak için özel tarım tekno-merkezleri kurulacak” ifadeleri aynı   meramın ve ihtiyacın değişik cümlelerle ifadesinden başka bir şey değildir.   Bu ortak beyan ve taahhütleri uzatabiliriz. Hepsinde hedef aynıdır, tamamlanmış bir altyapı, daha çok destek, daha çok üretim ve o artan üretimin ekonomik değerini arttıracak tesis ve pazarlama kabiliyetlerinin geliştirilmesi, bilim tarım entegrasyonunun tamamlanması. Bunlar ve bunlar gibi sektörün duymak istediği pek çok söz seçim meydanlarında verildi, partilerin seçim beyannamelerinde yer aldı. O ortak taahhütlerde yer alan bir husus ise bir kooperatif kuruluşu olarak bizi doğrudan ilgilendiriyor. Kooperatifleri ve üretici birliklerini önümüzdeki dönem için önemli bir tarım politikası uygulayıcısı kabul eden siyaset kurumu farklı cümlelerle de olsa şunu diyor;   “Önümüzdeki dönemde üretici birlikleri ve diğer çiftçi kuruluşlarının daha etkin çalışmasını sağlayacağız. Böylece, çiftçilerimizin ürünlerinin pazarlanmasında ve tarımsal destekleme işlemlerinin yürütülmesinde etkin rol alarak ihtisaslaşmaları sağlanacaktır.”   “Örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir tarımsal altyapıyı oluşturacağız.”   “Üretici Birlikleri etkin hale getirilecek. Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri, pazarlama konusunda aktif olarak faaliyet gösterecek.”   “Kooperatifleşme esas alınacak, … tarım ürünleri piyasalarının düzenlenmesinde etkin olabilmeleri için tedbirler alınarak, …. tarımsal kalkınmada, kooperatiflere belirleyici düzeyde rol biçilecektir.”   Bu ifadeler ve bu yazı çerçevesinde bazılarına değinebildiğimiz sektöre yönelik sözler bize göre tersinden de düzünden de aynıdır. Okunan yere, bakış açısına, taraf olunan siyasete göre de değişmemektedir. Ve aynı meramı anlatmakta, aynı mesajı vermekte, aynı vaatte bulunmakta ve siyaset tarım sektörü için taahhüt ortaklığında   buluşmakta, tarımın geleceği ile ülke geleceğini birleştirmektedir. Biz tarım sektörü için siyasetin beyan ortaklığı yaptığı o ahdin altına seçim döneminde ve mührümüz olan oylarımızla sandıkta oy birliği ile imza attık. Hangi partiye verilmiş olursa olsun çiftçi oyları aynı ortak sözler için verilmiştir. Şimdi siyasetten beklentimiz ortaklık tesis ettiği ahdine sadık kalmasıdır. Bu beklentimiz iktidar ile sınırlı değildir. O ahdin altında sadece seçim yarışında önde çıkanların imzası yoktur, o ahdin altında siyaset sahnesinde yer alan, milletin huzuruna çıkan tüm siyasetçilerin imzası vardır. Bizim siyasetten beklentimiz meydanlarda sergilenen uzlaşmanın Meclis Salonunda da tezahür etmesidir.   Tarım, seçim meydanlarında siyasete bir ortak dil kullanma imkânı sunmuştur. Meydanlarda siyasetin ender müştereklerinden biri tarım olmuştur. Şimdi bu müşterek tavrı meclis çatısı altına taşımanın tam zamanıdır. Şimdi sıra, tarımın ülke geleceği açısından önemini deklare etmiş siyasetin bu ortak paydada buluşarak meclis çatısı altında oy birliğini tesis etmesindedir.   Recep KONUK 
 PANKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı |