Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 25 Nisan 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Hayvancılık »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Süt sığırcılığı
 Sığır Besiciliği
 Koyunculuk, Keçicilik
 Etlik Piliç Üretimi
 Yumurta Üretimi
 Hindi,Devekuşu ve Diğer Kanatlılar
 Arıcılık
 Diğer

Çiğ Sütte Piyasa Düzeni -2012
 
Okul sütü projesi sebebiyle de olsa çiğ süt, endüstriyel süt sketöünün haricindeki kamuoyu, öğrenciler, çocuklar, eğitim sendikaları, diğer sivil toplum kuruluşları ‘’arz fazlası süt ‘’ kavramını işittiler..

Önemli bir gıda olan süte erişim açısından okul sütünü önemsiyoruz.. Endüstriyel süt sektörünün fabrikalarının ülke sathında yaygın olmayışı nedeniyle pastörize süt dağıtılamadığını, UHT tercih edildiğini görüyor ve sektörün bundan sonra ki gelişiminde bu eksiğin giderilmesini diliyoruz.

Okul Sütü Projesi'nin çıkışındaki ana nedenlerden biri olan ancak kamuoyunun yeni işittiği süt arzındaki fazlalık konusu var. Ben buna çözüm getirmesi beklenen Et ve Süt Kurulu kanun tasarısına değinmek istiyorum..

4 yıldır biz işitiyoruz, kamuoyu yeni duydu. Peki gerçekte ülkede fazla süt var mı? Çiğ sütte üretimin 12-13 milyon ton olduğu gerçek mi yoksa bir siyaset efsanesi mi?

Gerçekte ülkemizde çiğ süt üretim miktarı 8-8,5 milyon ton civarındadır.. Hangi kamu uzmanı veya sivil uzman, veya çiğ süte sokak sütü diyen endüstriyel sektörün gıda güvenliği uzmanları bunun aksini iddia ediyor iseayrıntılarını ortaya koymalıdır!!! Bunun 7 milyon tonunu endüstriyel sektörün topladığı kesindir, geriye kalan 1,5 milyon tonunu toplam nüfüsun % 24’ünü teşkil eden kırsal nüfus (kasabalar dahil)ile kısmen çok az miktarını şehir nüfusu tüketiyor. Çiğ Süt üretiminin 12-13 veya 13,5 milyon ton rakamı bir efsanedir. Bu efsane ambalajlı süt ve süt ürünleri ithalatını AB’den yapmamamız için de gereklidir.. Ama bu efsaneyi endsütriyel süt sektörü demoklesin kılıcı gibi fazla süt var deyip çiğ süt üreticilerinin ve kamu bürokrasisinin tepesine dayamaktadır..

Oysa mesele bundan çok daha derin. Çok daha boyutlu.
 
Çiğ Sütün çiftlikten sofraya kadar sürecindeki hijyen, gerçek değerini koruma ve genel konsept içerisinde gıda güvenliğinin alanı kabul edilmektedir. Şayet gıda güvenliği bir doktrin ise bu doktrinin bekaası çiftlikte çiğ süt üretiminin sürdürülebilirliği ile sağlanır. Çiftlikte çiğ süt üretiminin ekonomik olarak sürdürülebilirliği de gıdanın teminatıdır.. Hayvancılığın dinamosu Çiğ sütte üretimin sürdürülebilirliğinin, gıdaya erişimin doktriner adı Çiğ Sütte piyasa düzenidir.. Et ve süt üretimi doğrudan biribiri ile ilişkili bir üretim olup bunların üretiminin sürdürülebilirliği çiğ sütte piyasa düzenini sağlar.. Hayvanı da işletmeyi de çiğ sütün kazancı ayakta tutar.. Ülkemizde et, canlı hayvan pahalı hale gelmişken çiğ süt niçin ucuz sorusunun cevabı serbest piyasa ekonomisinden olduğu iddia edilemez. 2009 yılının sonbahar aylarından itibaren çiğ süt fiyatları ve et fiyatları paralel artış gösterirken, çiğ sütün fiyatları endüstriyel süt sektörü tarafından 2010 şubat-mart-nisan aylarında kontrol altına alınmış diğer yandan ise de et ve canlı hayvan fiyatlarını kontrol altına alabilmek için ithalatın önü açılmıştır.. Etin kıymasındaki fiyatlar 2009 rakamı olan 11 TL ye getirilememiş ise de çiğ sütün gerçek fiyatları olması gereken kazançlı seviyenin altında tutulabilmektedir..

Çiftlikten sofraya hijyen hastanelere insanları taşır, et krizi ithal hayvanla çözülmeye çalışılırken, tarım toprakları küçüldükçe küçülen ve ekmeğini tarım-hayvancılıkta göremez olan çiftçilerimizin yıllardır şehirlere taşınması toplumsal ve gıda güvenliğine bir tehdit sayılmıyor.. Sadece son 4 yılda tarım nufüsü % 4 azalmıştır.. Uyguladığı, kontrol ettiği, dibe vurdurduğu satın alımlar ile bunu gerçekleştiren endüstriyel süt sektörüdür..

Yılların eksik politikaları 2009 yılından itibaren artık görülüyor hale gelmiş olmalı ki ‘’ Et ve Süt Kurulu ‘’ kanun tasarısı yüksek planlama kuruluna sevk edilmiştir. Et ve Süt kurulu kanunu ile ya bu ülkenin ette ve sütte kendi kendine yeterli olmasını sağlayacak ya da et ve canlı hayvanın yanı sıra süt ve süt ürünlerini de ithal ediyor olacağız. Ancak tasarının detaylarını iktidar ya da muhalefete mensup farketmez, tarım komisyonu üyeleri bile bilmemektedir. Tasarının tam metni kamuoyuna sunulmamış olsa da tahminler Avrupa Birliği çiğ süt piyasa düzenleyiciliğinin kopyasının yapılacağının şeklinde.

Bugün ülkemizde çiğ süt toplama kapasitesi günlük 1500 ton olan bir firma maksatlı olarak günlük 50 tonluk çiğ sütün alımını terk ederek üreticiye baskı uygulayabilmekte ve fiyatları düşürmede domino etkisi yaratabilmekte. Şayet AB’nin piyasa düzeni taklit edilecek ise bari Rekabet Kanunlarımız da değiştirilsin. Malumunuz, AB ve ABD rekabeti bozucu eylemler ağır suç kapsamındadır. Bu firmalar arkasından ülkede fazla süt var, okul sütü projesi istiyorum, ihracata destek istiyorum diyebilirken uygulamalarının ülkenin et ithalatına sebep olduğu da gözlerden kaçabiliyor. Okul sütü projesi ne fazla süt olduğundan ne de firmaların talebiyle değil, tümüyle çocuklarımızın gıdaya erişimleri için devam ettirilmelidir..

Benimsemek üzere olduğumuz AB çiğ süt piyasa düzeni AB’de tamamen kamu kaynakları ile yapılmaktadır. Bu kamu kaynakları geri dönüşümsüzdür ve bu kaynakların geri dönüşümsüz olması onlar için önem arz etmemektedir. Çünkü finans ve emperyal gelirlerinden elde ettikleri vergiler oldukça fazladır. Ülkemizin kıt kamu kaynakları ile AB kamu kaynakları karşılaştırılamaz.

2008 yılından bu yana hayvancılığa, çiğ süte , yem bitkilerine verilen ve her yıl artırılan destekler, 2009 yılından bu yana uygulanan süt tozu destekleri tarım ve hayvancılığa bir ivme vermekteyse de çiğ süt üreticileri için koltuk değneği ifade etmekte. Üreticilerin hayvanlarını beslemeye, onların sağlıklarını korumaya yetmiyor. Ama gerçekte bu kamu kaynakları bizi değil endüstriyel süt sektörünü büyütüyor. Endüstriyel süt sektörü yıllık kazanç sermaye oranında % 68 kazanırken köylümüz veya büyük hayvan işletmeleri yılda % 1 oranında inek sayısını artıramıyor. Artan inek sayısı sıfır faizli krediler ve ithalat ile ancak sağlanabiliyor..
2009 yılından bu yana süt tozu desteklerini GTH Bakanlığı bürokrasisi yönetmekte idi.. Piyasa yönetimi kamu bürokrasinin aslında uzmanlık alanı değil.. Bu yüzden başarısız olundu. Ancak bu vekalet piyasanın aktörlerine de teslim edilmemelidir. Ülkemizde 2009 yılında 7 adet süt tozu fabrikası var idi. Süt tozu teşvikli uygulamaları başladığından bu yana yenilerinin eklenmesi ile 14 oldu. Ve 14’ünün sahiplerinden dördü biri biri ile akraba diğerleri de tümü ile hepsi kankalar. Ve hepsi de ambalajlı sektörde olduklarından kendi piyasalarındaki hammaddenin (çiğ süt)fiyatını niçin yükseltsinler veya istikrar sağlasınlar çelişkisi üç yıldır yaşanmaktadır.. Et ve süt kurulunun Balıkesir, İzmir ,Konya, ve Çukurova bölgesinde birer adet süt tozu fabrikası kurması gerekir bunların sabit yatırım maliyeti 32 trilyondur. 20 bin ton süt tozu üretilecek ise bunun çiğ sütünü satın alma bedeli 160 trilyon lira olup toplam yaklaşık 200 trilyon bir para olup bu paranın zaten aynı yıl ve ileriki yıllar için 160 trilyonu sürekli dönüşümlüdür..Üç yıldır sanayicilere verilen 90 milyon liralık süt tozu desteği ise hem geri dönüşümsüz hem de piyasa düzenleyiciliğinden uzaktır..

Et ve süt kurulu, bu vekaleti, bizzat üreticilik vasfı ile yerine getirebilir. Nasıl ki etin hammaddesi olan canlı kasaplık hayvanı kendisi satın alıp kesip parçalayıp et ve et ürünleri haline getirerek hem canlı kasaplık hayvanların satın alımında hem de et tüketiminde piyasa düzenleyiciliğini sağlamaya çalışıyor, fazla olduğu iddia edilen çiğ sütü süt tozuna ve gerektiğinde peynire dönüştürerek piyasa düzenleyiciliğini kendisi yapmalıdır. Vekalet, ehline verilmez ise piyasa düzenleyiciliği yapılamaz. Dolayısı ile koyunları koruma ve kollama görevindeki vekalet kurda verilirse koyunların sonu bellidir..
 
Ayrıca et tüketiminde tüketicilere ucuz et temini gözetilerek ithalat kapısı açılmış iken tüketicilerin süt tüketimleri için market fiyatlarında ucuzlukta bir piyasa düzenleyiciliği söz konusu edilmeyişi de gariptir.. Çocuklar devlet eliyle mi süte kavuşmalıdır?Çiğ sütün satın alımında ve kutulanıp satımında tam bir endüstriyel süt sektörünün hakimiyeti söz konusu. Gerçek gıda güvenliği tehdidi bu iki noktadır..
 
Yeni kurulacak Et ve Süt Kurulu’nda çiğ süt piyasa düzeninde söz sahibi endüstriyel sektör veya kamu bürokratları değil çiğ sütü üreten resmi sivil toplum kuruluşları olmalıdır.. Piyasayı bozanlara piyasa düzenleyiciliği görevi vermek aklın ve ekonomideki rekabet ilminin dışındadır.
 
 
 
 
 
http://groups.google.com/group/cigsutureticileri

Ekleme Tarihi
14.05.2012
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Çiğ Sütte Piyasa Düzeni2012,ÇAPAR KANAT
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız