Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 27 Nisan 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Çevre, Enerji »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Örgütler, Paydaşlar
 Çevre Sorunları, Koruma
 Toprak,Su Kaynakları
 Küresel Isınma, İklim Değişimi
 Doğal Kaynaklar Yönetimi
 Enerji Kaynak, Sistemleri
 Sulama, Enerji Sistemleri
 Araştırma, Geliştirme
 Kamu çalışmaları
 Destek, teşvikler
 Biyoteknoloji
 Hava Durumu
 Diğer

HARİTALAR çıkartılıyor, paftalar hazırlanıyor, gidip yerinde incelemeler birbirini izliyor, sıra gurur tablosuna geliyor:

 

“Bizim rüzgar tarlalarımız var, Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye biz rüzgardan enerji elde edebiliriz”.

Rüzgardan enerji elde etmek için, kurulacak santralın maliyeti şu kadar, çok düşük. İlk yatırım şu kadar, çok düşük, son yatırım şu kadar, çok düşük. İşletme maliyeti şu kadar, çok düşük.

Ülkemizin kurulu gücü 45 bin megawatt, rüzgardan elde edilebilecek enerji, kurulu güçten fazla, 48 bin megawatt. Tertemiz, pırıl pırıl enerji.

Rüzgar tarlaları ve oradan elde edilecek enerjiden ilk kez söz edildiğinde, sanki Amerika’yı yeniden keşfediyormuşuz gibi heyecan dalgası kaplıyor.

Sonra ne oluyor? Fıss, foss, fass, gerisi gelmiyor, temiz enerjiye inananların hevesi kursağında kalıyor.

SU, GÜNEŞ, LİNYİT

Aynı heyecan dalgası, hevesin kursakta kalması hidroelektrik santrallarında yaşanıyor.

Bizim akarsularımızdan elde edilebilecek enerji miktarı 140-170 milyar kilovatsaat. Bunun henüz üçte biri kullanılıyor.

Yıllardır, “su akar, biz bakar” tekerlemesine taş çıkartacak girişimler yapılıyor. Gerçi, HES’lerle ilgili yerel çevre sorunları çıkıyor, ama onları aşmak işten değil.

Ya güneş enerjisi? Ona henüz el değmiş değil. Uzmanların esprili değerlendirmesiyle, “el değmiş değil, sıcak olduğu için herhalde”.

Güneş enerjisinden elde edilecek elektrik 380 milyar kilovatsaat.

Burada verdiğim rakamların hepsi devletin resmi verileri, altını çizmek istiyorum.

Ve de linyit. Bizim 12 milyar ton linyit rezervimiz var, şu anda bunun sadece üçte biri devreye alınabilmiş durumda.

Şu anda 192 milyar kilovatsaat elektrik üretiyoruz. Bunun yüzde 16’sı kayıp-kaçak hanesine yazılıyor. Elektrik şebekesi, dibi delik kova gibi.

HANGİ NÜKLEER

Büyüklerimiz zaman zaman çıkıyor, “enerji kaynağımız yok, tek çare , nükleerdir” diyor.

Doğru değil.

Mal meydanda. Kullanılabilir enerji türlerinden hiç birine gereği kadar yüz verilmiyor ve nükleer enerji diye tutturuluyor.

O tutturduğunuz nükleer enerjinin insanlığın başına açtığı felaketler ortada. Ne Amerika dinliyor, ne Rusya, ne Japonya.

Güvenilir değil. Her türlü güvenliğe rağmen, herhangi olumsuz bir koşulda  radyasyon bir yerlerden fena halde sızabiliyor. Sızdığında, bizi ve insanlığı kuşaklar boyu tehdit altında bırakıyor.

Akkuyu Nükleer Santralı???? Ecemiş Fayı ile kucak kucağa. Bu riski bir siyasal iktidar nasıl alabiliyor? Ve hala “bizde bir şey olmaz” mantığı. 

Tam tersine, günlük hayatın her anına, her türlü kesitine bakın, asıl bizim başımıza her şey gelebilir.

Bir nükleer felaketi yaşamak istemediğimize göre, bu işten bir an önce vazgeçmek gerek.

 

 

Yalçın Doğzn

 

http://www.hurriyet.com.tr/

Ekleme Tarihi
16.03.2011
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız