Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 27 Nisan 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Ekonomi, Lojistik »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tarımsal Destekler
 Havza Bazlı Destekleme Modeli
 Ekonomi, Finans
 Tarımsal Kredi, Bankalar
 İşletme Yönetimi
 Yatırımlar, İş Geliştirme
 Tarımsal Politika, Mevzuat
 Gıda, Tarım Lojistiği
 Marketler
 Tarım Sigortası
 Fuarlar
 Diğer

Dünyanın güzel bir yerinde yaşayan garip bir toplum varmış. Bu ülkeyi yönetenler de yönetmeye talip olanlar da hep bir garip olurmuş, gücü bir kere ellerine geçirdi mi, Allah gecinden versin ölene kadar koltuktan kalkmamak için ne cambazlık var ise yaparlarmış.  

 Dünyanın güzel bir yerinde yaşayan garip bir toplum varmış. Gün olur olmadık şeylere tepki gösterir, gün olur sırtından ceketini alırlar ses çıkartmazmış. Açılımı çok sever, açılım ile yatar, kalkar, demokrasi ile idare edildiğini söyler, demokratikleşmeye çalışırmış. Kendi evlatlarını askere alır, her aileden bir asker olması ile övünür ama askerinin gücünü yok etmek için akla gelmedik işler yaparmış. Gençlerini eğitmek adına imam yapmaya kalkar, imam tarafı ağır basan hâkim, doktor, bürokrat, savcı, aklınıza ne gelirse yetiştirmeye çalışırmış. Genç kızlarının başını bağlamak en büyük emeli imiş. Demokrasi adına insanlarına korku salınır, sesini çıkartmayana, fasulye, bulgur, deterjan, kömür, tencere, oyuncak, aklınıza ne gelirse verilir; biraz sesi çıkanın önce kulağı çekilir, sonra kulağı kesilirmiş. Bu ülkenin insanları, her nedense karar vermekte, kendilerini yönetmekte, sivilleşebilmede, haklarını talep etmekte, örgütlenmede pek mahir değillermiş. Her gün güzel yalanlar ile avutulmaktan pek hoşnut, çalışmadan para istemekte pek mahir, sırtını devlet denen, arada bir "Baba" diye pohpohlanan güce dayayan, bu gücü ele geçirmişlere biat etmekte kusur etmeyen kullar imiş. Kendilerine göre ayrı ayrı yorumlanabilir namus kavramları oluşturmuşlar, herkesin namusu kendince olduğundan, namusuna ters düşeni öldürmekten hiç çekinmezler, gencecik kızları pantolon giydi, erkek arkadaşının elini tuttu gibi bahaneler ile ailecek ölüme göndermekten geri kalmazlarmış. Para denen illete çok tutkunmuşlar, "bende daha çoğu olsun" diye çok önemsedikleri namus kavramını bir kenara bırakır, çalar çırpar, kaçak ev yapar, hiç çekinmez çocuklarını satar, felakete uğramışlara yardım yerine onların mallarını yağmalar, yıkılmaya yüz tutmuş, her tarafı kötü okullarında sözüm ona çocuklarını eğittiğini sanır, büyük çoğunluğu edinmeye çalıştığı mesleği hakkında pek bir şey bilmeden okulunu bitirir, sonra kahvehanede pişti oynarmış. Bu ülkenin insanları, devlet bakar diye dokuz çocuk doğurur, Devlet Baba bakmaz ise gocunur, kızar, açılım beklermiş. Bu ülkenin insanları yalanı çok severmiş. İyi yalan söyleyeni baş tacı eder başına getirir, sonra başını dövermiş. Zengini severmiş bu ülkenin insanı. Baş tacı ettikleri zengin olmalıymış ki ona da versin, yoksa kendi karnını doyuramayan adamdan ne hayır gelirmiş. Bu ülkenin güzel ormanları varmış, insanları kedilerin kuyruğuna benzin döker, yakar, ormana salar, yaktığı ormandan gelir elde etmeye çalışırmış. Her türlü pisliği denizlere dökermiş bu ülkenin insanları, sonra "denizler pis kardeşim" diye kızarmış. Zenginleri pek umursamazmış ülkenin geleceğini. Onlar çocuklarını özel okullarda okutur, bayramlarda nereye gitsem diye düşünür, sonra asgarî ücret altı yüz lira mı, altı yüz elli lira mı olsun diye günlerce tartışırmış. Bu ülkeyi yönetenler de yönetmeye talip olanlar da hep bir garip olurmuş, gücü bir kere ellerine geçirdi mi, Allah geçinden versin ölene kadar koltuktan kalkmamak için ne cambazlık var ise yaparlarmış. Çocuklarının yüzde ikisi özel okula giderken, özel okullara nasıl imtiyaz vereceğini düşünür, yüzde doksan sekizi için pek kafa yormazmış. Bu ülkenin cepte de taşınabilir bir kırmızı kitabı varmış, içinde sosyal devlet, demokrasi gibi laflar yazarmış. Yazarmış ama pek kimsenin umurunda değilmiş. Bu ülkenin resmi rakamlarına da inanan olmazmış, bir gecede nüfusu üç milyon azalır, seçmeni altı milyon artar, hiç kimse ilgilenmez, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" der dururmuş. Bu ülkenin insanlarına gün olur sorarlarmış, "mutluyum" dermiş, gün gelir çok kızgın olurmuş, bir türlü istikrar yakalayamazmış ama böyle bir derdi de yokmuş. Yalanı severmiş, yalancıyı severmiş o ülkenin insanları. Masal bu ya böyle bir ülke varmış. Kalın sağlıcakla. Haftaya,

 "Domuz Gribi ve Katma Değer Vergisi".

 http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=131197&YZR_KOD=165  

Ekleme Tarihi
20.10.2009
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız