Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Ekonomi, Lojistik »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tarımsal Destekler
 Havza Bazlı Destekleme Modeli
 Ekonomi, Finans
 Tarımsal Kredi, Bankalar
 İşletme Yönetimi
 Yatırımlar, İş Geliştirme
 Tarımsal Politika, Mevzuat
 Gıda, Tarım Lojistiği
 Marketler
 Tarım Sigortası
 Fuarlar
 Diğer

Dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkacak bir krizin, farklı bir şekilde de olsa, birçok ülkeyi etkileyeceği artık bilinmektedir. Çünkü  artık küresel bir ekonomik düzende yaşanılmaktadır. Hal böyle olunca, ekonomi ve ticari ilişkilerimizn en yoğun olduğu, çeşitli siyasi  ve kültürel bağlarımız bulunan Avrupa Birliği’nde  meydana gelen bir ekonomik kargaşanın Türkiye’yi etkilememesi zaten sözkonusu değildir.

 

Bize de yansıyan bu gelişmelerin bazıları geçici niteliktedir. Beklenen bir haberin gelmemesi veya gecikmesi, bir uzmanın yorumu gibi olaylar öncelikle borsaları hassas hale getirir, faiz hadleri  kımıldar, emtia ve enerji fiyatları artar veya düşer. Ancak kısa bir süre sonra piyasalar yeni dengelerle yoluna devam eder.

 

Bazı etkiler ise daha kalıcıdır. İyi okunmaları ve uygun önlemlerin alınmasını gerektirir.

 

Üstelik bu tür gelişmelerin hiç beklenmedik bölgelere yayılması da her zaman mümkündür.

 

Yunanistan’ın bütçe açığı ve kamu borçlarının yüksekliği nedeniyle ortaya çıkan ve diğer bazı AB ülkelerini de içine alan kriz biraz daha kalıcı gibi görünmektedir. Çünkü bu ülkenin kamu borç yükünün milli gelirine oranı, %60 olarak kabul edilen ortak kriterden iki kat ve bütçe açığının milli gelirine oranı da ortak ölçü olan % 3 ten 3 kat daha fazladır. AB ülkelerinin ve IMF’in kurtarma paketine rağmen, Yunanistan’ın kendi içinde  aldığı sıkı tasarruf tedbirlerini uzun süre uygulayamayacağı görüşü yaygındır. Bir süre sonra toplumsal baskı altında kalacağına inanılmaktadır. Bilindiği gibi, bütçesinde önemli yer tutan savunma bütçesinde de Türkiye kaygısıyla tasarruf yapmayı reddetmektedir.

 

Bizim Yunanistan ile büyük bir ticaret hacmimiz bulunmamaktadır. Bu itibarla Yunanistan piyasalarının daralmasının ihracatımıza önemli bir etki yapması beklenemez. İthalat açısından da bu ülkeden almak durumunda olduğumuz bir ürün yoktur.

 

2009 yılında bu ülkeye ihracatımız sadece 1,6 milyar dolar ve ithalatımız 1,13 milyar dolardır. Ocak-Mart dönemine baktığımızda da ihracatımızın 2009 da 379 ve 2010 da 401 milyon dolar ve ithalatımızın da sırasıyla 211 ve 260 milyon dolar olduğunu görüyoruz.

 

Ancak olumsuz  gelişmelerin diğer AB ülkelerini de kapsaması halinde durum değişecektir.

Daha geniş pazarların daralması ihracatımızı olumsuz yönde etkileyecektir.  Çünkü ihracatımızın yarıdan fazlası AB ülkelerine yöneliktir.

 

Yunanistan’dan sonra krizden etkilenecek diğer ülkelerin de, kamu borç yükünü ve bütçe açıklarını kapatmak için ek vergiler getirmeleri ve talep azaltıcı tasarruf tedbirlerine başvurmaları halinde piyasalar yine daralacak ve ihracatımız azalabilecektir. Kabul etmek gerekir ki, krize rağmen ülkemizden alınmaya devam edilecek, vazgeçilmez nitelikte ve yüksek teknoloji içeren ürün sayımız fazla değildir.

 

İhracatımız zaten yeni yeni toparlanmaktadır.

 

Ocak_Mart dönemleri kıyaslandığında 2010 yılındaki ihracat artışı,bir yıl öncesinin aynI dönemine göre % 7 , ithalattaki artış ise % 32,7’ dir. Dış ticaret açığı da 2009 yılının ilk üç ayında 4,4 milyar dolar iken,bu yılın aynI döneminde 12,1 milyar dolara yükselmiştir.

Dış ticaret açığı, cari açık sorununu ve cari açık ta dış kaynak bulma gereğini gündeme getirebilecektir. Hem özel sektörün ve hem de kamunun dış kaynak arayışında Avrupa önemli bir yer tutmaktadır. Mevcut koşullarda kaynak ihtiyacını gidermek kolay olamayacaktır.

 

Euro’nun değer kaybetmesi ve kaybın kalıcı olması da ihracatçıyı olumsuz etkileyebilecektir. Avrupalı tüketici için ithalat pahalı hale gelecektir.

 

Kurların yükselmesi ise ihracatçımızın lehine olacaktır. Ancak ihracatımız geniş ölçüde ithalata bağımlı oduğu için, ithalat maliyetleri yükselecektir. Üretici zaten enerji ve hammadde açısından bir maliyet enflasyonu yaşamaktadır.

 

Yunanistan ve diğer kriz adayı ülkelerde faizlerin yükselmesi beklenmektedir. Bu durumda dış kaynakların getirisi daha fazla olan bu ülkelere yönelmesi doğaldır. Bu ülkelerde enflasyonist baskıların da ortaya çıkması muhtemeldir. Türkiye’nin bu gelişmelerden de etkilenmesi ihtimal dahilindedir.

 

Herşeye rağmen Türkiye,Avrupa’da hüküm süren bu krizden  az etkilenecek ülkeler arasında olacaktır.

 

Borç yükü ve bütçe açığı,bu ülkelerle kıyaslandığında düşük düzeylerdedir.

 

2001 krizinden sonra alınan yapısal önlemler sayesinde, finans ağırlıklı son krizlerden,diğerlerinden daha az etkilenmiştir.

 

Ekonomik büyümesini, finansal işlemlere değil üretim ve ihracata yöneltmeye çalışmaktadır,

 

Şimdi yapılacak şey, fiyat istikrarını sağlayıcı ancak makul düzeyde sürdürülebilir bir büyüme hızını da gözardı etmeyen bir büyüme politikasının izlenmesi ve ekonomi dışı nedenlerle yapılacak harcamalara dikkat edilmesi suretiyle bütçe açığının kabul edilebilir düzeylerde tutulmasıdır.

Ekleme Tarihi
10.05.2010
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız