Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Tarım Tedarik »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tarım Finansmanı
 Tarım Sigortası
 Hizmet Sektörü
 Fuarlar
 Tohum
 Gübre
 Zirai İlaç
 Mekanizasyon
 Sulama
 Fidan
 Diğer

 Bunaltıcı sıcaklar yanında, bunaltıcı politik hesaplaşmalar biliyorum ki kimseye iyi gelmiyor.  Ağustos ayında da yaz yazılarına devam edeceğiz.  Yüzünüzdeki küçük bir gülümseme hepimizi mutlu edecek.

 

Fuarcılık mesleğinde ne yapar iseniz yapın tanıtım konusunda özellikle fuar içindeki ilişkilerde rakiplerden geri kalmış katılımcı firmaları asla mutlu edemezsiniz.  Uğraşılır didinilir, planlar programlar yapılır, hedefler doğru saptanır, gerçekten önemli miktarlarda harcama yapılır, ancak söylev hep aynıdır, “tanıtım yetersiz.”  Genelde, fuar komşusu başarılı oldukça eksiğini kapatmak için gayret göstermek, olan bitenden ders almak yerine suçu başkasına yükleyerek rahatlamaya çalışır.  Bazı dostlar da zaman zaman parlak fikirlerini paylaşmak isterler.  Bu yazıda fuar tanıtımı konusunda iki etkili öneriyi paylaşacağız.

 

İlki bir deri fuarından.  Deri fuarına ilk başladığımız yıllar, olanlar ile ekonomi basını pek ilgilenmiyor ama işin içinde defileler, mankenler var.  Magazin basını fuardan hiç ayrılmıyor, çekimler yapılıyor, ileriki programlarda kullanılabilir yedek görüntüler depolanıyor, bir koşturmacadır gidiyor.  Erken ölümünden sonra adı İstanbul Beyoğlu’nda filmcilerin meşhur sokağı Yeşilçam’ın yanındaki sokağa verilen dost insan, zamanın magazincilerinin duayeni sayılan rahmetli Erol Dernek dedi; “Abi, sen bu tanıtım işini iyi bilmiyorsun, yürü Darülaceze’ye gidiyoruz”.  Şaşırtıcı ama aynı zamanda düşündürücü bir öneri idi.  Benim sevdiğim bir huyum var.  Yaparım, yapmam ayrı bir şey ama her öneriyi dikkatle dinlerim.  Konu ile ilgili herkesin öyle böyle bir düşüncesi olsun isterim.

 

Erol’un söylediği ilginç bir yaklaşım idi ama fuarla ilişkisini kurmakta gerçekten zorlandım.  “Ne yapacağız” dedim, “Darülaceze’de”.  “Yok abi” dedi, “anladığın gibi değil.  Darülaceze’nin yanındaki koyun pazarına gidip bir kara koyun bulacağız”.  O yıllarda sevaptı, hayır yapmak isteyenler Darülaceze’ye gider, yanındaki koyun pazarından canlı hayvan alır, kestirir ve kimsesizler için bağışlardı.  Ama rahmetlinin niyeti koyun almak değil, kara koyun resmi çekmek.  “Peki” dedim, “sonra ne yapacağız?”  “Önce” dedi, “resmi çekeceğiz, kara koyun postu gibi bir şey bulup bikini, mayo yaptıracağım, defilenin en güzel, en etkileyici mankenine bu mayoyu giydireceğim.  Kara koyun ile kara koyundan yapılma bikini giymiş mankenin fotoğrafını yan yana basacağım, başlıkta şöyle ‘Koyun İdi, Böyle Oldu’, bak ne ses getirir.”  Nur içinde yatsın.

 

İkinci hikaye de sevimli; “Memleketten geldiğimde ithalat ile ihracatı ayırt etmem bir ay sürdü, hangisi hangisi idi hep karıştı” diye masum itirafta bulunan iş adamı dostum da şikayetçi idi; “Tanıtım yetersiz, sen bu işi bilmiyorsun.”  “Peki,” dedim “gel sen yap.” “Yaparım ama,” dedi “işime karışmayacaksın.”  Karışmamak tamam da ne yapacağını bilmem gerek.  Aslında konu endüstri, bir makine fuarı, yapılacaklar belli, öyle amaçsız sağa sola ilan vermek yerine hedef ziyaretçiye doğrudan ulaşmak işi şansa bırakmamak gerek.

 

Dostumuzun fikri çarpıcı idi.  “Sen,” dedi “hiçbir şekilde sorumlu olmayacaksın, her şey bizden olacak, gazeteciler dahil her şeyi ben ayarlayacağım, evet de yeterli.”  Sonra projesini anlattı; kendi hemşerisi, söz dinler iki adam buluyor, adamlardan biri fuar içinde, sözde bir rekabet tartışması çıkartıp ikinci adamı ayağından vuruyor, vuran da vurulan da ondan, benim başım ağrımayacak.  Ertesi gün gazetelerde manşet “Fuarda Cinayet.”  “Bak abi,” dedi “sen o zaman gör ziyaretçiyi.

referansgazetesi.com

Ekleme Tarihi
17.08.2010
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız