Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 19 Nisan 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Rusya, 15 Ağustos itibariyle buğday ihracatını yasakladı. Buğday üretiminde ve ihracatında söz sahibi olan Rusya'nın kararı hububat piyasasında endişe ve korku yarattı. Bu kararın piyasaları olumsuz etkileyeceği, buğday fiyatının daha da artıracağı endişesi var.

Ziraat Mühendisleri Odası Genel başkanı Doç. Dr. Gökhan Günaydın bu konuda çok çarpıcı bir açıklama yaptı. Medyada yeterince yer almayan bu önemli açıklamanın önemli bölümleri şöyle:

"Dünyada buğday üretiminde ve stok miktarında son 8 yılın en iyi 3. yılı yaşanmasına karşın, borsalarda petrol krizinden bu yana görülen en hızlı fiyat tırmanışı kaydediliyor.

Rusya'da yaşanan kuraklık ve orman yangınları sonrasında yıl sonuna kadar getirilen buğday ihracat yasağını bahane eden "küresel oyuncular", azgelişmiş dünyanın yoksul insanlarının en temel besini olan buğday fiyatı üzerinde spekülasyon yapmakta tereddüt etmediler. Bu durum, buğday ekim alanı ve üretim miktarı azalan Türkiye'nin bir taraftan ithalat faturasını yükseltecek, diğer taraftan üreticinin elinden çıktıktan sonra iç piyasada da buğday fiyatlarının speküle edilebileceği bir ortam doğacaktır.

Uluslararası Hububat Konseyi'nin verilerine bakıldığında, dünya buğday fiyatlarında bir ayda yüzde 47'lik bir artışı açıklayabilecek bir durumun olmadığını göstermektedir. Avrupa Birliği (27 ülke)'nin üretimi 138 milyon ton, Çin'in 114 milyon ton ve Hindistan'ın 81 milyon ton üretimi var. ABD ile birlikte 60 milyon tonlar düzeyinde buğday üreten Rusya'da ekili tahıl alanlarının yüzde 25'inin yanmış olması, dünya tahıl piyasasını arz eksikliği konumuna çekmekten çok uzaktır.

Ancak, 2009 yılı Türkiye buğday ithalatının yüzde 58'inin Rusya'dan yapılmış olması, Türkiye'yi tedarik ve ithalat faturası anlamında olumsuz etkileyecektir.

Türkiye, ekili alanlarının yaklaşık yüzde 70'i tahılla kaplı bir ülke olarak, dünya buğday üretiminde ilk onun içindedir. Ancak kalabalık ve dinamik nüfus yapısı yanında buğday üretiminin yapısal sorunlarına yönelik hiçbir ilerlemenin kaydedilememesi, Türkiye'yi buğdayda net ithalatçı bir konuma sürüklemektedir.

Buğday ekim alanlarında 10 yılda 1,2 milyon hektar (12 milyon dönüm) azalışın kaydedildiği, buna karşılık gerek çeşit geliştirme ve sertifikalı tohumluk kullanımı, gerekse sulama yatırımlarında kayda değer bir gelişmenin olmadığı değerlendirildiğinde, Türkiye'nin buğday üretiminin gerilemesinin yanlış ya da kasıtlı istatistiklerle gizlendiği gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Türkiye'nin 2000 - 2009 döneminde nüfusunun 67,4 milyondan 72,5 milyona yükseldiği, dolayısıyla kişi başına 200 kilogram buğday talebi üzerinden 1 milyon ton ilave buğday talebinin oluştuğu düşünüldüğünde, üretim açığının giderek yükselen ithalat ile kapatılmaya çalışıldığı açıktır.

Türkiye son on yılda 14,3 milyon ton buğday ithalatı yapmış ve karşılığında 3,9 milyar dolar ithalat parası ödemiştir. Türkiye'nin en güvendiği buğday ürünündeki bu ithalat faturası ürkütücüdür.

Kimi çevreler, yükselen buğday ithalatını Türkiye'nin un ihracatı ile açıklama gayreti içine girmektedirler.

Türkiye 2000 - 2009 döneminde 10,2 milyon ton buğday unu ihraç etmiştir. Yüzde 70'lik randıman değeri üzerinden, un ihracatı, 7 milyon ton'luk buğday satışını açıklayabilmektedir. Kaldı ki, aynı dönemde un ihracatından kazanılan paranın 2,1 milyar dolar, buğday ithalatı için ödenen paranın 3.8 milyar dolar olması, Dâhilde İşleme Rejimi ile buğday ithal edip un ihraç etme uygulamasının Türkiye için katma değer üretmediğini ortaya koymaktadır. Bu durum, sözü edilen ticaret uygulamasının titizlikle ve etkinlikle denetlenmesi gereğini de göstermektedir.

2009/2010 sezonunda kaydedilen iklimsel koşullar, aşırı yağış ve yüksek nemden kaynaklanan özellikle Pas, Septorya, Kök ve Kökboğazı Çürüklüğü gibi hastalıklar ve süne zararlısı, bunların yanında don - dolu - sel doğal afetleri, Türkiye genelinde buğday verimi ve üretimini yüzde 20 düzeyinde azaltmıştır.

Üreticinin pas nedeniyle zamanında uyarılmaması ve gerekli mücadelenin yapıl(a)maması nedeniyle ortaya çıkan ekonomik zararın 200 milyon lira düzeyinde olduğu hesap edilmektedir. En az 2 milyon ton buğday ithaline gidilmesi beklenirken, yükselen fiyatlar da Türkiye'nin ithalat faturasını yüzde 50 oranında artıracaktır.

Ziraat Mühendisleri Odası 4 Temmuz 2010'da yaptığı basın toplantısında, buğdayda yaşanan hastalık ve olası kayıplarla ilgili olarak Bakanlığı uyarmış ve hasat sonrası meydana gelebilecek fiyat artışları ve spekülatif hareketlere karşı önlem almaya çağırmıştı. Rusya olayıyla birlikte geldiğimiz noktada konu yaşamsal bir önem kazanmıştır. Bakanlığın, "Kriz Türkiye'yi etkilemez" yönünde açıklamalar yapmak yerine, ülkemiz, tarım sektörü, üreticilerimiz ve tüketicilerimizin zarar görmemesi için acil olarak harekete geçmesi gerekmektedir. "

Ziraat Mühendisleri Odası'nın uyarıları dikkate alınmazsa buğday krizinden en büyük zararı Türkiye'nin göreceği çok açık. Başka söze gerek var mı?

 

Ali Ekber Yıldırım

http://www.dunyagazetesi.com.tr/

Ekleme Tarihi
17.08.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız