Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Yarın Ramazan bayramı başlıyor. Müslümanlar 30 gün süren oruçtan sonra yeme-içme rahatlığını bayram yaparak yaşayacak.

Bayramlardan önce sayın okuyucularıma bilgi vermeye çalışırım. Din bilgileri değişmez.Daha önce yazılmış,okunmuş olsa da, hatırlatmakta yazar vardır.

Din bilgileri için temel kaynak Kuran-ı Kerim'dir.Kuran-ı Kerim'de

Ramazan Bayramı ile ilgili olarak bir açıklama yoktur.

Kuran-ı Kerim'de "bayram" ifadesi sadece bir surenin bir ayetinde bir kelime olarak yer alır. "Maide" suresinin 114 numaralı ayetinde: "Meryem oğlu İsa, 'Allahım! Rabbimiz! Bize ve bizden sonra geleceklere bayram ve Sen'den bir delil olarak bir sofra indir. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın' dedi" ifadesi vardır.

Din bilginleri bu anlatımın "İsa'nın son yemek sofrasıyla ilgili bir anlatım" olduğu şeklinde yorum yaparlar.

Ramazan ve Kurban bayramlarıyla ilgili düzenlemeler "hadisler"e dayanır. Hadislerde nakledildiğine göre, Hazreti Muhammed, Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde Medine'de yaşayan İran asıllıların "Nevruz" ve "Mihrican" kutlamalarından etkilenmiştir. Bu folklorik kutlamaların İslam cemaatinde "ümmetin tevhidi"ne ters düşeceğini görerek, Ramazan ve Kurban kutlamalarının bu kutlamaların yerini almasını buyurmuştur.

Osmanlı döneminde bayram merasim ve şenliklerinin bir kanun ile tanzimi Fatih Sultan Mehmet Han'ın eseridir.

Osmanlı dönemindeki bayramları nakleden belgelerde, sadece saraydaki kutlamalarla saraya bağlı askeri ve mülki erkânın ve de saray çevresindeki zengin sınıfın merasim ve şenlikleri anlatılır. Halkın bayramından genelde söz edilmez.

Açık anlatımıyla Osmanlı döneminde bayramlar belli bir çizginin üzerinde yaşayanların, varlıklıların bayramı olarak benimsenmiş, bu üst ve üstün grubun, fakirleri, güçsüzleri hatırlama, onlara gıda ve para yardımı yapma vesilesi olarak değerlendirilmiştir.

Zamanla sarayın, varlıklı askeri ve mülki çevre ile saraya bağlı zengin çevrenin dağılması, bayram kutlamalarının halka yayılmasını sağlamıştır.

Günümüzde, en fakir evlere kadar dini bayramlar bir anlam ifade eder.

Ramazan ayından sonraki üç bayram gününün "Şeker Bayramı" olarak adlandırılması da Osmanlı döneminde "âdet" olmuştur.

Sarayın, ramazanın on beşinden sonra askerlere tepsi tepsi baklava göndermesi, oruç sonunda insanların tatlı yemesi, oruç dönemi tamamlandıktan sonraki kutlamalarda insanlara şeker ikram edilmesi, çocukların bayram harçlığını alır almaz şekercilere koşması nedeniyle bu bayram "Şeker Bayramı" olarak anılmaya başlanmıştır.

Bayramın coşkusunu hissedebilmek için bayramın "vecibeleri"ni unutmayınız.

-Önce kinden, nefretten arınınız. Dargınlıklara, kırılganlıklara son vermek için bu bayram vesile olsun.

- Hayatdaki büyüklerinizi ve ölmüşlerinizi hatırlayınız. Büyüklerinizin gönlünü ve duasını alınız.

- Çevrenizde sizden ilgi bekleyenleri maddi ve manevi ilginizle sevindiriniz. Güçsüzlere yardım ediniz.

- Bütün bunları gösteriş için değil, duyarak, hissederek yaparsanız, işte o zaman "bayramı yaşamış olursunuz".

- Müslümanların fitre ve zekat mükellefiyeti vardır. Fitre ramazan ayında verilir. Zekatın da bu ayda dağıtılması gelenek olmuştur. İmkanlarınız ölçüsünde fitre ve zekatınızı yüksek tutunuz.

Sayın okuyucularımın bayramlarını kutlarım

 

Tevfik Güngör

http://www.dunyagazetesi.com.tr/

Ekleme Tarihi
08.09.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız