Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 27 Nisan 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

VAN -Yazının başlığındaki "tarih bilinci" kavramı, çoğu insana yaşanan siyasi olayları çağrıştırmış olmalı. Bizim ilgi alanımızdaki soorunların siyasetle doğrudan ilişkisi çok sınırlı. Özünde "zenginlik üretmenin" ve "insan yaşamını kolaylaştırmanın" yol ve yordamlarıyla ilgileniyoruz.

İŞ'TE BULUŞMALAR toplantılarının 20'ıncısı Van'da yapıldı.

Toplantıda, bir ilke, bir kural, iki başarısız örnek bir de başarıya aday bir projeden söz ettim.

İlke şu: Bir toplum elinin menzili altındaki toprağı,suyu, insanı, iklimi, havayı, kurdu,kuşu,velhasıl erişilebilir kaynak ne varsa onları "etkin ve verimli" değerlendiremiyorsa, dışardan gelecek kaynakları iyi kullanmasının olanağı yok.

Kuralımız da yalın:Cisimler düşerken hızları giderek artar.Zemine dik tutulan bir kalem yere düşerden doksan derecelik yay çizer.Bu yayı eşit parçalara bölerseniz, ilk parçadaki hız, izleyen parçalarda geometrik diziler biçiminde artar.Düşen cismin ağırlığını artınca, hızdı da artar.Bu doğal yasa, bizi "başlangıç noktasına hassas bağlılık" ilkesine götürür.Yatırım yapanlar, ön-araştırma aşamasına gereken emeği, parayı ve aklı harcarlarsa, işletme döneminde başarılarını güven altına alır.

İki örnek

Örneklerinin biri Orta Kardeniz Bölgesi'nden Amasya'dan, diğeri ise toplantı için bulunduğum Van'dan.

Amasya'daki örnek FERSU…Bu örneği çok yazdık, çok anlattık.

Van'a gitmişken asıl örneğimiz olan Vat Et fabrikası öyküsü üzerinde durmalıyız.

Van Et olayını ilk kez 1980'lı yılların sonlarına doğru incelemiş, o zamanki yönetici Recai Çoşkun'dan ilk bilgileri derlemiştim.

Van Et, canlı hayvan satma yerine işleyerek satarak "değer katma" amacı ile kurulmuştu. Zaman zaman "…en çok kazandıran" işyerleri arasına da girdi. Ülkemizin 500 büyük firması arasında yerini de aldı. Bugün, başlangıçta "…yaratılmak istenen sonuç" ile " ulaşılan sonuç" arasındaki farkın hangi nedenlerden kaynaklandığını net bir biçimde ortaya çıkaramazsak, korkarım ki, geçmişten ders alarak daha sağlıklı gelecekler inşa edilmesine katkımız olmaz.

Anlatacaklarımda eksiklikler de olabilir,yanlışlar da. Eksik ya da yanlış bir anlatımım varsa bilenlerin düzeltmesini isterim. Bütün içtenliğimle, geçmişi sorgularsak, gelecekteki yanlışlarımızın azalacağına inanlardanım. O nedenle, tek bir sözcüğü bile "tek doğru" mantığı ile yazmam. Düşüncelerimizin her zaman sorgulamaya açık olmasının gereğine inanır ve ince ayarlar yapılmaya muhtaç olduklarını bilirim.

Van ve yöresinde çevre ülkelere yapılan küçük baş hayvan sevkindeki hızlanma, yöredeki birkaç girişimciye "taze et ihraç etme" fikri uyandırıyor.

Birkaç girişimcinin bu fikrini hayata taşımak için Bankalar da ortaklığa katılıyor.

Teknik olarak, sadece küçük baş hayvan kesimi ve değerlendirilmesine yönelik, ama ileri teknolojilerle donanın bir yatırım yapılıyor.

Ülkemizde "koyun ekonomisi mantığı" ne yazık ki hakim…Van'de girişim yatırım aşamasında iken çevre illerde bu fikri hayata taşıyan girişimciler oluyor.

"Aç gözlülük ve sorumsuzluk", ekonomideki son dünya krizinin temel nedenlerinden biri… Bizim girişimcilerimiz de, kısa zamanda çok para kazanma sevdasına kapılıyor… Bir iddiaya göre, içine su şırınga edilmiş et dondurmaya ve satmaya başlayanlar oluyor.

Et tağşişi

Sonuç, önce çok hızlı gelişen pazar "et tağşişi" nedeniyle yitiriliyor.

Van Et tesisi, hatır-gönülle çok sayıda, işin ehli olmayan insan istihdam edilerek çıkmaza sokuluyor.

Bankalar sermaye artırımlarında farklı bir politika izliyor...

Özel İdare sahip çıkmak istiyor ama, imkanları yok..

Tesis bir türlü yeterli ve düzenli "işletme sermayesi" bulamıyor.

Ve yörede yaratılan "beklenti" bir türlü gerçekleşemiyor…

Serinkanlı bir değerlendirme yapıldığında Van Et'de başlangıçtakı amaçlara ulaşılamamasının nedenlerini birkaç noktada toparlayabiliriz. Birincisi, ön-araştırmanın yeterince yapılmamış olması.. Ortayı çıkan talebin sürdürülebilirliği üzerinde değerlendirmelerin eksikliği… İkincisi, yatırım zamanlamasının uzaması, geri ödeme süresinin kısaltılamaması... Çevredeki yatırımcıların "gözetim ve denetim eksikliği" nedeniyle ortaya çıkan pazardaki ülke imajını yok etmeleri…Beşincisi; projeyi geliştiren ve katılanların projenin gerekleri üzerinde gerektiği kadar odaklanmamaları ve ellerini taşın altına koymamaları… Altıncısı da hepimizdeki bir ezber: "… küçükbaş hayvan üretiminin azalmasını güvenlik sorunu ile ilgisi olduğu ezberi."

Van Et gibi projelerin fizibilite çalışmalarını, işletme döneminde sermaye ihtiyaçlarını, kadro oluşumlarını, yönetime dışardan karışmaları, sermayedarların katılımlarını, işletme sermaye ihtiyaçlarını vb. ne kadar bağlı ve bağımsız değişken varsa, alabildiğine tartışmalıyız ki, gerekli dersler çıkabilsin…

Votaş'a sahip çıkalım

Şimdi Van Ticaret Borsası'nın Organize Tarım İşletmeleri geçmişten ders alarak,daha sağlıklı gelecek yaratma algılaması üzerine kuruluyor.

Yaklaşık 10 bin dönümlük bir toprağın mülkiyeti üzerine kurulu bir proje…Tam ortasından DSİ sulama kanalı geçiyor…Yörenin ikliminin hayvancılıkla ilgili bütün özellikleri analiz edilmiş, 'çok uygun' yargısının altı çiziliyor…Ahırlar incelenmiş, modern tekniklere uygun yapılmış…Nihai hedefi 2 bin sağılır büyükbaş hayvan,bu nedenle ölçek sorunu olmayacak. Entegre tesis olduğu için kendi sütünü değerlendirecek ve yöre pazarında avantaj yaratmak istiyor. Sağım tesisleri, soğutma ileri teknoloji makine-donanımla kurulmuş…Veteriner lisesi gibi insan kaynağına sahip…Modern sulama ile kaba yemde maliyet avantajı yaratma peşinde…

Hepsinden önemlisi, atadan deden kalma hayvancılık anlayışını aşan bir "kavramlaştırma" var… Van Et'den deneyimli Munir Karam ve Meslekten elen Ali Kasapoğlu dışa ve dünyaya açık iki yönetici.

İşin başındaki insan Feridun Irak'ın da dünyaya açık duran biri olduğunu biliyoruz.

Benim algılamam şöyle: Van'da bir müsibet bir nasihatten evla olmuş… Hayvancılığın geçmişinden ders alınmış. Şimdi "örnek proje" ile yöre yetiştiricilerine önder olmak isteniyor…

Hep birlikte doğru kavram üzerine oturtulmuş bu projenin arkasında durmalıyız… Umutları boşa çıkaran yeni bir örnek yaratılmasına fırsat vermemeliyiz…

 

 

Rüştü Bozkurt

http://www.kobiden.com/

Ekleme Tarihi
02.10.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız