Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

İSTANBUL - Orta Anadolu'nun kadim topraklarında binlerce yıldır yaşamlarını koruyan, nesillerini sürdüren, mallarına sahip çıkan, inançlarını yaşayan ve imparatorluğun çok uzak topraklarında savaş için insan deposu oluşturanlar kadar "toprağın" değerini kim bilebilir?

Halkın binlerce yıllık birikiminin sesi olan Aşık Veysel'in olağanüstü anlatımında hayatımıza yansıyan "sadık yar toprak" yeniden keşfediliyor.

Sadece ülkemizde değil, bütün dünyada, The New York Times'da Neil Mac Farquhar'ın anlattığı gibi, "… verimli topraklara odaklı yeni bir küresel toprağa hücum süreci" giderek hızlanıyor.

Toprağa yöneliş ve tarımsal yatırım arayışlarındaki hızlanmada anlayış değişikliği ve yatırım yönetimi  farklılığı hakkında ayrıntı bilginiz yoksa, yüzleşeceğimiz sorunları öngörememiş olma nedeniyle aşırı değerlendirilmiş algıların tuzağına düşebiliriz.

Farquhar'ın yazısı dikkatle okunduğunda Afrika köylülerinin derin endişesi, insan eliyle yapılan her işin "olumlu" yönleri kadar "olumsuz" yanları da olabileceğini gösteriyor.

Öteki yatırım alanlarında olduğu gibi, tarımsal yatırımlarda da verimlilik savaşı ön planda. Devletler  sahip oldukları toprakları büyük işletmelere kiralıyor. Bizim gibi çok küçük parçalara ayrılmış arazi yapısına sahip ülkeler de, mülkiyette birleşmeler zorlanmasa da, teşvik mekanizmaları ile hizmette birleşmeleri özendiriliyor. Bu süreç kırsal kesimin kente göçünü önlemeden çok, açığa çıkardığı emek nedeniyle istihdam sorununu daha da artırıcı özellikler taşıyor. O nedenle, sadık yar toprağın yeniden keşfedilişinde, ne yapacağımızı net olarak betimlemek ve belirlemek zorundayız….

Dünya Bankası'nın 2009 yayınladığı bir rapor, 2009 yılı 11 ayında açıklanan çiftlik arazisi anlaşmalarının kapsadığı alan 44,5 milyon hektar. Anlaşmaların yüzde 70'den fazlası Afrika ülkelerinde. Sudan, Mozambik ve Etopya başı çeken ülkeler. Rapora göre 2008 öncesinde yıllık kiralamalar 4 milyon hektardan azdı. Kiralamaların hızlanması, toprağa yönelişin çok ciddi göstergesi…

 

Projelerimizi  küresel rekabet odağından değerlendirelim

Ülkemizde de çok sayıda girişimcinin toprağa yöneldiğini, özellikle de hayvancılık alanında yatırım yapmak istediğini biliyoruz.

Kamu kaynaklarından sağlanan desteklerin artması da hayvancılık yatırımlarını hızlandırıyor.

Israrla ve inatla, tarımın her alanında yatırım yapmanın, fizibilite aşamasında, endüstriden daha fazla titizlik gerektirdiğinin bulunduğumuz her ortamda anlatıyoruz.

 

Binlerce yıldır Anadolu insanının deneyimi, birikimi, önyargıları, yerleşik doğruları ve ezberleri var. Bugün ise toprakların kullanımında "verimlilik ve rekabet edebilirlik ölçüsü" bir numaralı değişken. Bu eğilim, topraklarımızdaki mülkiyet yapısına ters düştüğü gibi, insanlarımızın üretim algısı, yerleşik doğruları ile de çelişiyor…

Size somut bir örnek vermek isterim. Geçtiğimiz hafta Sakarya Irmağı'nın doğduğu Çifteler ilçesinde "yonca yetiştiriciliği" konusunda bilgi toplamaya çalıştım.

Yörede dönüm başına 15-20 balya yonca üretilebiliyor. Üreticiler üretimi kilogram ölçüsü ile değil balya hesabına göre yapıyor. Çok kaba bir hesapla dönüm başına ortalama bin 500 kg ürün sağlanıyor. Yörede yer altı suyu kullanıldığı zaman "şok etkisi" nedeniyle verim düşebiliyor… Nehrin kaynağında 22 derece su çıkıyor… Irmak kıyısında akan sudan yapılan sulamada da suyun taşıdığı yaban otları tarlaya yayılıyor; mücadele için ek maliyetler üreticiyi korkutuyor.

 

Kaba Yem Projesi

 

Diğer birçok üretim alanında olduğu gibi "Kayseri  kaval cinsi"nden tutun da ABD ve İspanya menşeli tohumlar kullanılıyor. Komşu köylerde islah edilmiş tohumla 40 balya verime ulaşıldığı söyleniyor ama, gidip kimse incelememiş, gerçeğin ne olduğunun peşine düşülmemiş.

Yoncanın "değerleri" ve başka  bölge ve ülkelerle "karşılaştırmalar" hakkında üretici bilgilendirilmiş değil.

Konya Ereğli'si ve Karapınar yöresinden sonra önemli yonca üretim merkezi olduğu söylenen Çifteler ve Sakarya Irmağı deltasındaki Balıkdamı yöresind uygun yonca çeşitleri, yonca verimi, yoncada fiyat istikrarı gibi konular üreticinin gündemine yeterince girmemiş… Geçen yıllarda balyası 5-6 TL olan yonca bu yıl 12 TL'ye çıkmış… Fiyatlar böyle giderse üretime yöneliş artacak.

 

Örgütlü hayvancılık geliştikçe silaj ve yonca gibi kaba yem talebinin artması doğal…

Yonca konusunun ülke bazında bir "proje" olarak ela alınarak, ülke koşullarına en uygun olan yol ve yöntemlerin çiftçiye anlatılması gerekiyor.

Toprağa yöneliş alkışlanması gereken bir eğilim… Ama işimizi çağın gereklerine uygun yapma çok daha önemli…

 

 

 

Rüştü Bozkurt

 

http://www.kobiden.com/

Ekleme Tarihi
10.01.2011
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız