Bankalarda 2008 yılı sonunda halkımızın 89 milyar dolarlık döviz mevduatı vardı.
Şubat ayının sonuna doğru bankalardaki döviz mevduatı 82 milyar dolara indi. Mart ayı ortalarında da 82 milyar dolar dolayında iken, nisan ayında 88 milyar dolara yükseldi. 3 Nisan’dan 10 Nisan’a bir haftada halkımız bankalardaki döviz hesaplarına önemli miktarda dolar yatırdı. Bankalardaki döviz mevduatının tamamı dolar cinsi döviz değil. Yaklaşık 56 milyarı dolar,30 milyar dolar karşılığı euro ve yaklaşık 2 milyar dolar karşılığı diğer yabancı paradan oluşuyor.
Euro alan da var Dövizlerin dolar veya euro cinsi olması önemli. Çünkü euro’nun dolar karşısında değeri değişince dolar olarak izlenen toplam mevduat rakamı da büyüyor veya küçülüyor. Yaklaşık olarak 30 milyar dolar değerindeki euro hesaplarında çapraz kurun (euro/dolar eşitliğinin) 1.28’den 1.26’ya inmesi, sonra 1.29’ya ve 1.36’ya çıktıktan sonra 1.31’e gerilemesinin döviz mevduat hesapları toplamını yaklaşık olarak +/- 200 milyon dolar dolayında etkilediği hesaplanıyor. Açık anlatımıyla, toplamın 3 milyar dolar veya 5 milyar dolar artıp eksilmesinde euro’nun değer kazanıp kaybetmesinin etkisi sınırlı oluyor. - Halkımız krize rağmen dolarlarını harcamıyor. Dolarlarına dokunmuyor. Dolar fiyatının artmasına rağmen halkımız dolarlarını bozdurmuyor. - Krize rağmen halkımız bir yerlerden para bularak dolar satın alıyor. Banka hesabına koyuyor. Veya Türk Lirası mevduatından para çekerek döviz mevduatına yatırıyor.
Döviz talebi artabilir
Şimdi de gelelim en önemli noktaya: - Krizi önleme arayışında birçok ülkede faizler aşağıya çekildi. Türkiye’de de aşağıya çekiliyor. Türk Lirası mevduatına ödenen reel faiz (enflasyondan arındırılmış faiz) sıfıra yaklaştı. - Başka ülkelerde tek para birimi var. Türkiye’de Türk Lirası yanında dolar ve euro kullanılıyor. Bu nedenle halkımızın Türk Lirası’ndan dövize, dövizden Türk Lirası’na geçme alışkanlığı oluştu. - Yurtdışında dolar ve euro’nun faizi sıfır dolayında ama bizde bankalarımız dolar ve euro’ya yüzde 5’e kadar varan net faiz ödüyorlar. Çünkü bankalar yurtdışı piyasalardan ülke riski eklendiğinde dövizi daha yüksek maliyetle borçlanabiliyor. - Bu tabloda halkımız (1) Tasarruflarını hem enflasyona karşı korumak (2) Hem de reel faiz almak arayışında Türk Lirası mevduatlarını çözerek döviz mevduatına yönelebilir. Bu da dövize talebi artırır. Halbuki biz önümüzdeki dönemde dövize talebi frenleyecek tedbirler almaya mecburuz.
Güngör Uras
milliyet.com.tr |