Titanik batıyor diye üzülüyoruz Yemek salonundaki balo (şimdilik) devam ediyor.

Avrupa batıyor mu? Yunanistan ile başladık... İrlanda, İspanya, Portekiz, İtalya derken şimdi sırada Fransa var... Sabahtan akşama Avrupa’nın sorunlarını okumaktan, dinlemekten, tartışmaktan yorulduk.

Biz onların haline “üzüm üzüm üzülüyoruz?” Acaba Avrupa halkı ne durumda. Kriz onların yaşamını nasıl değiştirdi?

Benin DPT‘de beraber çalıştığım eski bir arkadaşım var. Dr. Tunay Akoğlu. Birleşmiş Milletler’in değişik teşkilatlarında görev aldı. Şimdilerde uluslararası kuruluşlara ve şirketlere danışmanlık yapıyor. İşi gereği Brüksel’de yaşıyor, Avrupa ülkelerine devamlı seyahat ediyor.

Ona “Sizin oralarda durum nedir?” diyerek sorgu sual eyledim. O ise “Titanik gemisi batıyor... Ama yemek salonundaki balo (şimdilik) devam ediyor” diyerek durumu özetledi.

Sonra anlattı. Dedi ki, “Temmuz ayında ve ağustos başında hız kazanıp gelişen küresel mali ve ekonomik krize rağmen, Avrupa ülkelerinin çoğunda ’sokaktaki adamın’ günlük yaşamında (şimdilik) önemli değişiklik olmadı.

Kriz başka tatil başka

Tatil merkezleri, oteller, havaalanları, uçaklar, tatil ülke ve yörelerine giden paralı otoyollar, trenler, kruz gemileri tıklım tıklım dolu.

2011 yaz dönemi ucuzluk satışları (soldes d’ÈtÈ) hemen hemen bütün Avrupa ülkelerinde olumlu olarak kapandı.

Alarm çanlarının çalmasına rağmen Avrupa ülkelerinin parlamentoları tatilde. Başbakanlar, bakanlar tatilde. Büyük, küçük fabrikalar, işyerleri tatilde. Çoğu başka bir ülkede tatil yörelerinde, plajlarda, villalarda, yatlarda ve özel “exclusif club”lerde yaz tatilini geçiren politikacılar ancak ‘video-conference’ veya ‘conference call’ yoluyla birbiri ile konuşarak küresel ve bölgesel mali krizi görüşebiliyorlar. Örneğin Belçika Maliye Bakanı, Güney Fransa’daki tatil evinden demeç veriyor. Belçika’da bir yılı aşkın zamandan beri süregelen hükümet krizine çözüm arayan siyasal partiler 22 Ağustos’a kadar bir araya gelemeyecekler. Çünkü hepsi tatildeler. Almanya Başbakanı Kuzey İtalya’da Alto Adige’de, İngiltere Başbakanı ise gene İtalya’da Toscana’da tatil yapmayı tercih etti.

Vur patlasın, çal oynasına devam

Krizin en yoğun olduğu söylenen Portekiz, İspanya ve İtalya’da plajlar dolu, otellerde yer yok; Algarve, İbiza, İtalyan Adriyatik sahilleri cıvıl cıvıl. Diskotekler, gece kulüpleri şafaklara kadar kapasite üstünde çalışıyor. Doğu Avrupalı güzel kızlar Batı ve Orta Avrupa’da çekiciliklerini sergileyerek dostu düşmanı (ve de erkekleri) çatlatıyor. Akdeniz yat limanlarında konuk yatlara, feribotlarda araç ve yolculara eylül sonuna kadar tek yer yok.

İtalyanların verdiği bilgiye göre, 6 Ağustos Cumartesi günü 10 milyon İtalyan vatandaşı arabaları ile İtalyan otoyollarında seyir halinde imiş. (Bilgi için: İtalya’nın toplam nüfusu: 60 milyondur ve de İtalya’nın da krizden etkilendiği söyleniyor!)

İstatistiklere bakılırsa; Fransa, Portekiz, İspanya ve İtalya’da ailelerin tatile çıkma oranında geçen yıllara kıyasla herhangi bir gerileme yok.

Arkadaşım Dr. Tunay Akoğlu bunları anlattıktan sonra ekliyor: Anadolu’da bir deyim vardır. “Uzaklara kar yağıyor, üşümedin mi? Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?” derler ya... İşte o biçim. Kriz içindeki Avrupa ülkelerinde halk henüz işin ciddiyetinin farkında değil... Değil ama, yaz ve tatil dönemindeki “vur patlasın, çal oynasın” harcamalarının faturası eylül veya ekim aylarında itibaren önlerine gelince, krizin ne demek olduğunu anlamaya başlayacaklar.

Ben gidip görmedim. Avrupa’da yaşayan ve işi gereği Avrupa ülkelerini dolaşan bir arkadaşımın gördüklerini aktardım.