Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 31 Mayıs 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Enflasyon mu dediniz; o da ne!

En az yirmi yıl öncesi… O dönem Anka Haber Ajansı'nın Ekonomi Servisi'nde çalışıyorum.

Gece yarısına yakın bir saatte bir haber geliyor, petrol ürünlerine zam yapılmış. Ajansa gidip detaylı haber geçmek gerekiyor. Biniyorum bir taksiye, yola koyuluyorum. Taksi şoförüyle sohbet ediyoruz; konu akaryakıt zammı olduğu için durumdan haberdar ediyorum kendisini. Şoför birden patlıyor adeta; "Biz boş yere çalışıyoruz, aldığımız para benzine gidiyor, bunlar bizi perişan ediyor" diye buraya aktaramayacağım bir üslupla hükümete veryansın ediyor, söylenip duruyor. Hani sanki zammı ben yapmışım, neredeyse bana da saldıracak. O zaman da akaryakıt zamları öyle yüzde 1'lik, 2'lik oranlarda yapılmıyor doğrusu, can acıtacak oranlar söz konusu oluyor. Uzun aralıklarla ve yüksek oranlarda zam geliyor.


Örneğin bu yıl eylül itibariyle son bir yılda motorine yüzde 24.1, LPG'ye yüzde 21, benzine ise yüzde 19.7 zam yapıldı. Tüm yıla yayılan bu zamlar, iki ya da üç seferde yapılmış olsaydı, nasıl tepki toplardı değil mi…


Şimdi akaryakıta ne zaman zam yapıldığını izlemek bile neredeyse mümkün değil. Kimi zaman, günaşırı zamlar, arada indirimler yapılıyor; adeta kimse farkına varmıyor. Zamlar ve indirimler gazetelerde neredeyse haber bile olmuyor. Bir de Temel'in, "Ben hep 50 liralık benzin alıyorum, zamlar beni etkilemiyor" demesi gibi depolar pek doldurulmadığı için her seferinde daha az akaryakıt alındığının farkına pek varılmıyor. 


 ***


Kanıksadık; bazı kararlar otomatiğe bağlanınca ve oranlar çok çok küçülünce zamları kanıksadık. Hem ayrıca artık sabit  döviz kuru uygulamıyoruz ve kurların değişmesi hükümetin iki dudağı arasında değil. Şimdi biliyoruz ki, kur yükseliyorsa ya da petrol fiyatları artış içindeyse, akaryakıta da zam gelecek, geliyor da nitekim; bundan kaçış yok…


Bizde akaryakıt fiyatları üzerinde çok büyük bir vergi yükü olduğu söylenebilir; bu görüş elbette doğru. Benzin pompaları otomatiğe bağlanmış vergi dairesi gibi çalışıyor. Ama şunu da kabul etmek durumundayız; vergi yükü azaltılsa bile, ki öyle bir düşünce gündemde yok, kur ve petrol fiyatlarındaki artışına bağlı olarak akaryakıta zam gelmeye devam edecektir. Vergi yükünü birden sıfıra çekseniz bile ilk kur ve petrol artışı yine pompaya zam olarak yansıyacaktır.


 ***


Kanıksadığımız yalnızca akaryakıt zamları da değil. Şimdiki yıllık oranlara yakın aylık enflasyon gerçekleşmeleri yaşanan o yıllarda, bu durum da elbette çok daha fazla ön plana çıkıyordu. Oysa şimdi…


Enflasyon, en azından şimdilik, en önemli ekonomik sorunumuz olmaktan çıktı; bunu kabul edelim. En büyük sorun, işsizlik ve buna yol açan durgunluk. Enflasyon mu, işsizlik mi, dense, herhalde hemen herkes öncelik verilmesi gereken sorunun işsizlik olacağı konusunda görüş belirtir.


Her ne kadar daha yılbaşında ekonominin çok ısındığını ve daha da ısınacağını düşünüp ona göre önlem almaya çalışıyorduysak da, hükümet yetkilileri de, ekonomi bürokrasisi de zaten aylardır bu konuya dikkat çekip ekonomideki durgunluk olasılığına karşı gereken tüm önlemlerin alınacağına vurgu yapmıyor mu…


Bankaların kredi artışına sınır getirmek için az mı uğraştık, aba altından az mı sopa gösterdik, şimdi ise bu konuda hiçbir sınır olmadığını ilan etmekten adeta yorulduk…


Enflasyon normal seyrinde…


Dönelim TÜİK'in dün açıkladığı eylül verilerine… Yazacaklarımızın özeti ara başlığımızda; eylül enflasyonunda sürpriz yok ve normal bir seyir söz konusu…


Eylülde geçen yılki yüzde 1.23'ten daha düşük, yüzde 0.75'lik bir artış var. İlk dokuz ayda geçen yılla neredeyse eşit artışlar oluşmuş; yüzde 4.77 ve yüzde 4.53. Yıllık bazda ise 2010 eylülünde yüzde 9.24 olan oran bu yıl yüzde 6.15 düzeyinde kalmış.


Merkez Bankası'nın 2011 tahmininin yüzde 6.9 olduğunu ve yılın bu dolaylarda kapatılmasının beklenmesi gerektiğini bir kez daha belirtelim.

 
 
 
Alaattin Aktaş 
 
 

Ekleme Tarihi
05.10.2011
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız