Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 14 Mayıs 2024 Salı
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
 
 
Tüketim ekonomisi
 
 Orhan AKIŞIK /
 
 
 
 
 
 
 
 
Temel ekonomik sorunlarımızın çözümü tasarrufların artmasına bağlıdır. Bireysel kredilerdeki artış, iç talebi canlı tutmak suretiyle büyümeyi teşvik ederken, tasarruf oranını aşağıya çekerek cari işlemler açığının artmasında etkili olmuştur.
 
Geride bıraktığımız yılın son günlerinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2011 yılında
 
Türkiye ve dünyadaki ekonomik gelişmeleri değerlendirdiği AK Parti Genişletilmiş İl Danışma Kurulu Toplantısı'nda tasarruf oranının yüzde 12'ye gerilediğini, bunun tarihsel olarak en düşük seviye olduğunu belirttikten sonra şöyle devam ediyordu: "Tamam güven memlekette çok iyi, herkes geleceğe güvenle bakıyor ama şu anda da maalesef hanehalkımızın yüzde 45'i aylık gelirinden daha fazla harcıyor ve insanlarımızın bankalara olan borcu çoğalıyor.Geçen yıl bireysel krediler 43 milyar lira artmıştı, bu yıl onun üzerine bir 50 milyar daha artıyor. Buna da dikkat etmemiz lazım. Herkesin ayağını yorganına göre uzatması gerekiyor… Önce kazanacağız sonra harcayacağız."
 
Uzun vadede büyüme tasarrufların artışına bağlı
 
Ali Babacan uyarısında yüzde yüz haklı. Türkiye, üretmeden tüketen bir toplum haline dönüşmüş. Dünya Bankası istatistikleri de bunu doğruluyor. 2010 yılında nihai tüketim harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) içindeki oranı Türkiye'de yüzde 86'iken, Çin'de yüzde 48, Hindistan ve Güney Kore'de yüzde 68, Endonezya'da yüzde 66 olarak gerçekleşmiş.
 
Aşırı tüketim GSYİH'nin yüzde 10'una yaklaşan cari işlemler açığının en önemli nedenlerinden biri. Bu yüksek açık, ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümü aslında yüksek oranda kesintisiz büyümeyi gerektiren Türkiye için bir ayak bağı. Tahminlere göre, ekonomimiz 2012'de ancak yüzde 2-4 arasında bir oranda büyüyecek. Bu düşük büyüme oranları ne işsizliği kontrol altına almaya ne de kişi başına geliri arttırmaya yeterli. Ülkemizde tasarruf açığı kapatılmadan cari işlemler açığının azaltılması ve büyümenin sürekliliğini sağlamak mümkün görünmüyor.
 
Gayrisafi iç tasarruf oranı, cari işlemler dengesi, nihai tüketim harcaması ve kısa vadeli borçlar (Türkiye)
 
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
Tasarruf Oranı (% GSYİH) 18 19 19 17 17 16 17 16 17 14 14
Cari İşlemler Dengesi (%GSYİH) -4 2 0 -2 -4 -5 -6 -6 -6 -2 -6
Nihai Tüketim Harcaması (%GSYİH) 82 81 81 83 83 84 83 84 83 86 86
Kısa Vadeli Borçlar (% Toplam Rezervler) 123 82 58 65 83 73 67 56 72 66 91
Kaynak: World Development Indicators
 
Tabloda tasarruf oranının en yüksek olduğu yıllar 2001 ve 2002. 2003 ve 2008 yılları arasında yüzde 16-17 arasında değerler alan tasarruf oranı, 2009 ve 2010'da yüzde 14 olarak gerçekleşmiş. 2011 için öngörülen oran ise yüzde 12. Bizimle birlikte yükselen piyasa ekonomileri grubu içinde yer alan uzakdoğu ülkelerinde ise tasarruflar milli gelirin yüzde 30'u civarında.
 
Düşük tasarruf oranları yüksek cari işlem açıklarının nedeni. 2001 ve 2002 yılları hariç cari işlemler dengemiz sürekli açık vermiş, 2003 yılından itibaren açıklar artarak 2006'da GSYİH'nin yüzde 6'sına ulaşmıştır. 2009 yılında ekonomide yüzde 5'e ulaşan daralmadan dolayı gerileyen cari işlemler açığı 2010'da tekrar yüzde 6'ya yükselmiştir. 2011 için tahminler cari işlemler açığının yüzde 10 dolaylarında gerçekleşeceğini gösteriyor. Açıkların finansmanında kısa vadeli dış borçların kullanılması endişeleri arttıran bir diğer husus. 2009'da yüzde 66 iken, 2010'da yüzde 91'e yükselen kısa vadeli borçların toplam rezervlere oranı, geçtiğimiz yılın eylül ayında yüzde 100 oranını aşmıştır.
***
Genç nüfus tasarruf artışı için önemli, ama …
 
Ülkelerin gelecekteki refah seviyelerinin en önemli belirleyicisi tasarruf oranı, harcanabilir gelirin bir fonksiyonudur. Gelirin harcanmayan kısmı olarak tanımlanan tasarrufların artması, artan gelirin daha az bir kısmının tüketime harcanmasına bağlıdır. Gelir dışında demografik yapı, vergi oranları ve finans sektörünün gelişmişliği de tasarrufların oluşmasında belirleyici faktörler arasındadır. Bu bağlamda, yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüksek olduğu toplumlarda tasarruf oranının daha düşük olması beklenebilir. Genç nüfusun oranının yüksek olduğu Türkiye bu açıdan şanslı sayılabilir. Ancak, bu olumlu nüfus yapısının tasarruflarda beklenen artışa yol açması için istihdamın, bir başka ifadeyle üretimin artması gerekmektedir.
***
Bireysel kredilerdeki artış tüketimi kamçılıyor
Evet, tasarruflar açısından bir diğer önemli faktör finans sektörünün gelişmişlik düzeyidir. Ülke içindeki tasarrufların yatırımlara dönüştürülmesinde kilit rol oynayan finans sektörünün ekonomik büyüme üzerindeki etkisi tartışılmaz. Son yıllarda büyük bir gelişme gösteren fınans sektörümüz büyümenin hızlanmasında önemli bir rol oynayabilir. Oynayabilir diyoruz. Zira bu, tüketimden ziyade yatırımları teşvik eden bir kredi politikasının uygulamaya konulmasına bağlıdır. Öte yandan, tüketici kredilerine ağırlık veren bir kredi politikası sadece tasarrufları olumsuz yönde etkilemeyecek, aynı zamanda yatırımların finansmanını zorlaştırarak büyümenin sürekliliğini de zora sokacaktır. Asli görevi, tasarrufları yatırımlara dönüştürme olan finans sektörü, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede, adeta tüketimi kamçılayan bir yapı haline dönüşmüştür.
 
Türkiye Bankalar Birliği'nin tüketici ve konut kredilerine ilişkin raporları kredi hacminin 2009 yılından bu yana sürekli artarak, geçtiğimiz yılın temmuz-eylül döneminde 154.5 milyar TL'ye ulaştığını ortaya koymaktadır. Kredilerin dağılımı açısından ihtiyaç kredileri yüzde 64 oranıyla en yüksek paya sahiptir. Konut ve taşıt kredilerinin payları ise sırasıyla yüzde 23 ve yüzde 7'dir. Başbakan Yardımcısı'nın ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız derken işaret ettiği de ihtiyaç kredilerindeki bu yüksek artıştır. Bireysel kredilerdeki artış, iç talebi canlı tutmak suretiyle büyümeyi teşvik ederken, tasarrufları azaltarak cari işlemler açığının genişlemesine katkıda bulunmaktadır.
 
Bundan dolayı, kredilerde tüketimden ziyade yatırımlara, bu bağlamda özellikle kalkınma açısından önemli olan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) finansman ihtiyaçlarına ağırlık verilmesi şarttır. Tasarruf sorununun bugünden yarına çözülmesini beklemeyelim. Öncelikle alışkanlıklarımızı değiştirmemiz şart. Bu konuda bütün kesimlere görev düşüyor. Özellikle de, hanehalklarına ve fınans sektörüne.
 
 
 

Ekleme Tarihi
15.01.2012
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız