Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 29 Nisan 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
 
 Ahmet ÖZSOY


Buzul çağı teorileri

 

 
 
 
Ülkemizde ortalığı kasıp kavuran soğuklarla boğuşurken içimizi ürperten teoriler de fazla gecikmeden ortaya saçılmaya başladı.
 
Teoriler bilim insanlarından akla mantığa uygun yanıtlar ve kanıtlarla gelince de insan istemese de söylenenleri düşünmek zorunda kalıyor. Oluşacak doğal koşullar nedeniyle yok olacağı düşünülen Avrupa ve bir yerlere kadar ülkemizin toprakları, hepimiz Afrika’da yer edinemeyeceğimize göre bu işin sonu nereye varacak diye düşünmeye başlasak iyi olur gibi geliyor.
 
Bugünlerde haber merkezlerine “Mini Buzul Çağı” ile ilintili haberler yağıyor. Bir İngiliz gazetesinin haberine göre; BM İklim Değişikliği Kurulu Üyesi Prof. Majib ve ekibi okyanustaki su sıcaklıklarını ölçerek bir sunum hazırlamışlar. Soğuma eğilimi yönündeki bu rapor makale olarak yayınlanmış ve Cenevre’de IPCC konferansına sunulmuş.
 
Rapor, Amerikan Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi'nin, Kuzey Kutbu'nun yazın buz yüzölçümünün 2007'den bu yana yüzde 26 arttığı yönündeki bulguları açıklıyormuş. Elbetteki bilim adamları bu değişimin nedenini biz fanilerin fikir yürütemeyeceği bir şekilde açıklayarak hepimizi korkuya boğuyorlar. “Türk Einstein’ı” olarak tanınan fizikçi Sayın Şükran Can da “Güneş'te meydana gelen büyük patlama sebebiyle mutlak soğukluğa (-273) yakın aldığı elektromanyetik darbe sebebiyle çökerek aşağıda bulunan hava katmanlarını soğuttu. Sera etkisi sebebiyle sıcak yer ve hemen üstündeki katmanlardaki sıcak hava buharıyla karşılaşan soğuk kütleler, aşırı soğuk hava olaylarına yol açıyor” sözleriyle bilim adamlarının açıklamalarına katılmış.
 
Çok değil, bundan birkaç yıl önce yine bilim adamları ‘küresel ısınma’dan bahsediyorlardı. Kuzey kutbunda buzların eridiğinden, bunun büyük bir felakete yol açacağından, dünyanın büyük bir bölümünün yağmur ve sel baskınları nedeniyle su altında kalabileceğinden söz ediyorlardı.
 
Sanırım o günlerde bilim adamlarının bu teorilerini görsel medyaya aktaran ve büyük iş yapan 'Yarından Sonra, Kasırga, Kıyamet' isimli filmleri birçoğumuz izlemiştir. Isınmaya neden olarak 1860’lı yıllardan bu yana tutulan kayıtlar gösteriliyordu. Ortalama küresel sıcaklık 0,5 ile 0,8 arası bir değişim gösterdiği açıklanıyordu. Nedenlerin başında bizlerin birçok gereksinimi karşılayan çeşitli cihazlar ve araçlardan çıkan karbondioksit, amonyak, metan gazları gösteriliyordu. Tabii uzaydaki değişimler fazla karışık olduğu için medyada pek yer almıyordu. NASA'nın hesaplamalarına göre de, güvenilir ölçümlerin yapılabildiği 1860'lardan beri 2005 yılı en sıcak yıl olmuştu. Felaket senaryoları birbirini izliyordu.
 
Konu uzadıkça uzuyor ama sonuçta fazla bir ilerleme kaydedilmiyor. Bilime saygımız sonsuz fakat birkaç yıl arayla farklı teorilerle kafamızın karıştırılması insanları artık açıktan şüphelendirmeye başladı. On yıllık bir süre içerisinde bir zaman kuraklık, bir zaman sel ve büyük baskın felaketleri, şimdi de buzul çağı teorileri ile karşı karşıyayız. Tıp biliminde bir anda dünyayı kırıp geçirecek hastalıklardan insanları korumak için sunulan aşılar misali şüpheler kafamızı karıştırmamış olsa söyleyecek pek bir şeyimiz olmazdı ama on yıllık bir süre içerisinde bilim adamlarının yaptığı bu oldukça farklı çağrılar bende farklı düşüncelerin oluşmasına neden oldu.
 
Ama her ne olursa olsun bilimsel verilerde gerçeklik payı, manipüle edilmiş dahi olsa hiçbir zaman göz ardı edilemez. Bu nedenle; yenilenebilinir enerji kaynaklarının kullanılması, çevre ile uyumlu teknolojilerin yaygınlaştırılması, çevreye zararlı teknolojilerden zaman geçirmeden vazgeçilmesi, fosil yakıtların mümkün olduğunca kullanılmaması ve iktidarın da bu konuda acil önlemler ve yaptırım kararları alması gereklidir.
 
Elbette çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmayı düşünüyorsak.
 
Bilim kapitalist sistemin hizmetinde, insanları korkutma, farklı masraflar yapma, farklı çıkarlar için kullanmak amacıyla manipüle edilir oldu; tıpkı medyanın iktidarlar tarafından yönlendirilme çabaları gibi. Artık habercilik de farklı süzgeçlerden geçmeye başladı. Direk baskı olmasa dahi tabu konulara girmek egemenlerin dışındaki kanallardan gelen farklı tepkiler nedeniyle konuşulamaz bir hal aldı.
 
Umarız Fransa’da, Ermeni sorunu üzerine çıkarılan, ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasa tasarısını iptal etmeye uğraşan vekillerin amaçları sadece alkışlanmakla kalmaz, ülkemizdeki basın ve düşünce özgürlüğü bir kez daha enine boyuna düşünülerek gereğinin yapılmasına yol açar.
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
02.02.2012
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız