Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 14 Mayıs 2024 Salı
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
 
Sukuk
 
Tevfik GÜNGÖR / OLAYLARIN İÇİNDEN
[email protected]

 
 
Sukuk konusu iki yıl önce gündeme geldi. 2010 yılı Mart ayında Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı, "sukuk" (faizsiz bono) ile Körfez ülkelerindeki paraları Türkiye'ye çekmek için düzenlemeler yapılacağını açıkladı.

"Sukuk", basit anlatımıyla "faizsiz bono". Bono sahibine faiz yerine başka isimler altında ödeme yapılıyor. "Şeriat" kaidelerine göre, farklı borçlanma yolları var. "İcara" (icarah), icar karşılığı borçlanma yolu. Ürün karşılığı borçlanma "Muzara", sulama karşılığı borçlanma "Musaga", ağaçlandırma karşılığı "Mugarasa" diye adlandırılan borçlanma yolları var. Salam, İstisna, Musharaka (Sharika), Mudaraba, Vakala, Murabaha gibi farklı uygulamalar da mevcut.

Sukuk, Müslümanların faizsiz bonosu. Yahudilerin de faizsiz bonosu var. Onun adı da "gemach".

Standart&Poors'un Körfez ülkeleri finans kuruluşlarında yaptığı araştırmaya göre, Körfez ülkelerindeki fonların yüzde 80'i faizli olarak değerlendiriliyor. Yüzde 20'si ise faizsiz yatırım araçlarına bağlanıyor.

Körfez ülkelerinde faizsiz yatırım araçlarına bağlanan paranın toplamının 1.2 trilyon dolar dolayında olduğu belirtiliyor. Gene tahminlere göre son 10 yılda 150 milyar dolar değerinde sukuk ihracı gerçekleştirilmiş. Son yıllarda yıllık toplam sukuk talebinin 20 milyar dolar

olduğu anlaşılıyor. Türkiye sukuk ihracı ile bu yıllık pazardan pay alma arayışına girecek.

Bizde arada sırada "sukuk" aşkı depreşir. Hükümet 2003 yılında da sukuk ile borçlanmaya niyetlenmişti.

Dokuz yıl önce Milliyet Ekonomi'de Nedim Şener, kamuya (halka) ait malların, mülklerin bir varlık şirketine devredileceğini, bu mallar mülkler karşılığı "İslam bonosu" bastırılacağını, bu bonoların Araplara satılacağını yazdı. Kamu (halk), mülkiyetini devrettiği mala ve mülke kira ödeyecek, bu kira bedeli de faiz yerine İslam Bonosu satın alan Araplara gidecekti... Araplara ödenecek kiranın belli bir faiz gelirinin altına düşmeyeceğinin garantisi de, sukuk'un faiz ile bağını teşkil edecekti.

Sermaye piyasası denilince hisse senedinden başka aracı düşünemez olduk. Özel sektör kuruluşlarının yararlanabileceği çok sayıda araç var. Bono, tahvil, hisse senediyle değiştirilebilir tahvil, varlığa dayalı menkul kıymet, katılma intifa senetleri, kâra iştirakli tahvil, ipotekli borç ve irat senetleri, finansman bonosu, banka bonosu ve banka garantili bono, daha önceleri sermaye piyasasında kullanılan ama sonra unutulan araçlar.

Bunlara "sukuk"un eklenmesinin zararı yok ama "sukuk"u kurtarıcı görmek yanlış olur. Çünkü zaten iyi işleyen faizsiz bankacılık yapan katılım bankaları sistemine sahibiz. Banka sistemi ve özel sektör kuruluşları istedikleri zaman istedikleri miktarda dış kredi bulabiliyor.

Daha fazla borçlanmaya çalışacak yerde kendi kendimize yeter olmaya bakalım.

Bizim tek derdimiz "borçlanmak" olmamalı. Körfez sermayesini nasıl çekeriz?" diye dertleneceğimize, borçlanmadan yaşamaya bakalım.

Biz hep "el parası" ile mi yaşayacağız? Fırsat bu fırsat... Kriz sonu döviz açığımızı küçük tutmanın yollarını arasak daha iyi olmaz mı? Daha az ithalat, daha çok ihracat yaparak, üretimi coşturarak döviz açığımızı küçültsek, "Körfez ülkelerinden daha fazla nasıl borçlanırız?" diyerek formüller aramaya gerek kalmaz.
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
03.02.2012
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız