Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 29 Nisan 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
Artan petrol fiyatları yeni bir resesyonun habercisi mi?
 
Orhan AKIŞIK /


 
 
 
Son büyük resesyonun izleri daha tam olarak giderilmemişken dünya yeni bir ekonomik krize mi giriyor? Geçtiğimiz hafta sonunda ham petrol varil fiyatının son on ayın en yüksek seviyesi olan 125 dolara dayanmasıyla siyaset ve ekonomik çevrelerinde bu soru gündeme yerleşti. Petrol gibi siyasi ve ekonomik konjonktürdeki gelişmelere son derece duyarlı bir metanın fiyatındaki bu son artışın nedeni olarak Batılı güçler ve İran arasında aylardan beri süregelen gerginlik gösteriliyor.

Fakat bunda Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ekonomilerden kaynaklanan talep artışının etkisini de unutmamak lazım. Eğer iddia edildiği gibi İran'ın nükleer tesislerine İsrail tarafından bir saldırı gerçekleştirilirse, fiyatların nereye varacağını kestirmek güçleşir. İsrail'in, ABD'nin olurunu almadan böyle bir maceraya girişmesi sadece kendi geleceğini değil dünyayı da önemli risklerle karşı karşıya bırakır. Aslında, İsrail'in askeri kapasitesinin böyle bir operasyon için yeterli olup olmadığı da tartışmalı. Bir operasyon olacaksa bunu gerçekleştirecek tek ülke ABD.

Gelelim bunun etkilerine. Fiyatlardaki artıştan en fazla etkilenecek ülkeler bizim gibi petrol ithal etmek zorunda olanlar. Petrol fiyatındaki her 10 dolarlık artışın Türkiye'nin ödemeler dengesine getirdiği yük Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın açıklamalarına göre 4 milyar dolar. Fiyat artışlarının ödemeler dengesi sorunlarını daha da ağırlaştırması ve büyüme hedeflerinin aşağı doğru revize edilmesine yol açması kaçınılmaz. Fakat topun ağzında olan sadece biz değiliz. Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu da bundan fazlasıyla etkilenecekler arasında. Avrupa'nın durumu Amerika'yla kıyaslandığında daha zor. AB'nin en büyük ekonomisi Almanya'da bu yıl beklenen büyüme oranı yüzde 0.6. Oldukça düşük bir hedef olduğunu söylemeye gerek yok. AB ülkeleri ve Amerika petrol fiyatlarındaki artıştan dolayı resesyona girerse, bundan tüm dünya etkilenir.

***

Ham petrol fiyatlarındaki artış, ABD'de yaklaşan seçimler öncesinde Demokrat ve Cumhuriyetçiler arasındaki tansiyonu iyice arttırdı. Cumhuriyetçiler kamusal alanlarda petrol arama çalışmalarına ağırlık vermediği için yönetimi suçlarken, Demokratlar yönetimin petrol fiyatlarındaki artıştan sorumlu tutulamayacağı görüşündeler. Bazılarına göre fiyatlardaki artıştan Obama'yı sorumlu tutmak New York Belediye'sinin eski Başkanı Cumhuriyetçi Rudy Giuliani'yi 11 Eylül saldırısını öngöremediği için suçlamak kadar saçma. ABD Başkanı'nın enerji politikasını eleştiren Cumhuriyetçi aday Newt Gingrich, seçildiği takdirde Kanada'dan ABD'ye petrol taşıyacak Keystone XL petrol nakil hattının yapımının gerçekleştirileceğini ve Amerikan karasularında petrol arama çalışmalarına hız verileceğini açıkladı. 2010'un Nisan ayında Meksika Körfezi'nde BP'ye ait petrol kuyusunda 11 işçinin ölümü ve 780 milyon litre ham petrolün deniz suyuna karışmasıyla sonuçlanan patlamanın yolaçtığı çevre felaketi petrol aramalarını yavaşlatmıştı. Su havzalarını kirleteceği ve doğal yaşama zarar vereceği gerekçesiyle çevrecilerin yoğun protestosuyla karşılaşan Keystone XL projesi bir süre daha ertelense de artan enerji açığı karşısında kaçınılmaz olarak hayata geçirilecek.

***

1970'lere kadar yerinden oynamayan petrol fiyatları 1973-1975 ve 1979-1981 dönemlerinde astronomik düzeylerde arttı. Evvela Petrol İhraç eden Ülkeler Birliği (OPEC) tarafından üretimde kısıntıya gidilmesi ve sonrasında patlak veren İran İslam Devrimi bu artışlarda rol oynadılar. Zaman zaman gerilemeler olsa da, o gün bu gündür fiyatlardaki artış sürüyor. 2000'li yıllardaki artışın arkasında ise Çin, Hindistan ve Brezilya gibi yükselen piyasaların önde gelen ekonomilerinden kaynaklanan talep artışı var. Bu ülkelerin büyümelerini sürdürmeleri beklendiğine, daha doğrusu istendiğine göre fiyatlardaki seyrin ileride de bundan farklı olması beklenmemeli. Bir başka deyişle, ülkeler ekonomik büyümelerini sürdürdükçe petrole olan talep de artacaktır. Petrolün yerine geçecek alternatif enerji kaynakları bulunana kadar ülkelerin, özellikle de petrol ithal edenlerin fiyatlardaki artışın yarattığı olumsuz etkilerden kaçınmalarının yolu yok.

***

Petrol fiyatlarındaki artış genel olarak üretimin azalması ve enflasyonun hızlanmasıyla etkisini gösterir. Şu anda birçok ülkede üretim resesyon öncesi düzeyin altında. Bunu işsizlik rakamlarından da görmek mümkün. Fiyatlar artmaya devam ederse üretim daha da düşer, enflasyon hızlanır, işsizlik artar, reel ücretler geriler, zaten güçsüz olan ekonomilerin yeni bir resesyondan kaçınmaları imkansız hale gelir. Bu senaryo özellikle, gayrisafi yurtiçi hasılası içinde tüketimin payı yüzde 70 olan ABD'de demokrat yönetimi rahatsız ediyor.
 
Geçmişte yaşanan petrol şokları hep istihdamın azalması ve ücretlerin gerilemesiyle kendini göstermişti. İran ile Batı arasında yaşanan gerginlik petrol fiyatlarındaki artış üzerinden işsizliği arttırırsa ekonomideki bütün dengeler alt üst olur. Seçim öncesinde bu Demokratların gerçekleşmesini hiç istemedikleri bir senaryo. İran'a karşı bir askeri operasyon düşünülüp düşünülmediğine ilişkin soruyu Obama, tüm opsiyonlar masada şeklinde yanıtlamıştı. Seçim dönemi demokrat iktidar açısından hem siyasi hem de ekonomik konularda önemli kararları gerektiriyor.
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
03.03.2012
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Artan petrol fiyatları yeni bir resesyonun habercisi mi,Orhan AKIŞIK
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız