Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 03 Mayıs 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Yasakçılar açık açık "İçki yasak" diyemeyince reklamlarına yasak koydular.

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) alkollü içki reklamlarına yönelik mevzuatta yaptığı düzenlemeyle bazı yeni kurallar getirdi. Aslında kurallar değil, yasaklar getirdi demek daha doğru.

TV ekranlarında gazete sayfalarında rakı, balık, peynir ve kavun beraberce resmedilemeyecek.

Ekranlarda kadehleri tokuşturup, "şerefine mirim, yarasın" denilemeyecek.

Bu cümledeki "yarasın" temennisi "yaramayacağı" anlamında "yanıltıcı vurgu" olarak algılanacak.

Rakıya, "aslan sütü" türünde özendirici sıfatlar verilemeyecek.

Boğaz sefalarında elde rakı kadehi ile nihaventten "İnleyen nağmeler" söylenemeyecek.

Bir taraftan rakının milli içkimiz olduğu konusunda Avrupa Birliği ikna edilmeye çalışılır, diğer taraftan reklamlarda, tarihi, coğrafi, kültürel ortak değerler tanıtılırken rakıdan "milli içki" şeklinde bahsedilemeyecek.

Bira reklamlarında artık çıtır, çerez yasak.

Biranın susuzluğu giderir yanı vurgulanamayacak.

Yani, buz gibi birayı içip "oohhhhh!" çekilemeyecek.

Sporda, sponsor olan veya firmaları içki üreten spor kulüplerinin başı derde girecek.

Coğrafi isimler marka olarak kullanılamayacağından, coğrafi bölgelerin isimleriyle markalı birçok rakıcı, şarapçı ve biracı dertlenecek.

18 yaş üzeri izleyicilerin izlemesine izin verilen filmlerde, film bittikten sonra içki reklamlarına müsaade edilecek. Salondan herkes çıkacak, meraklısı içki reklamlarını seyrederek, kafayı bulacak!

Yazlık içki reklamlarında cinsel içerik ve seks hep ön plandadır. Bu tür reklamlar da yasak artık.

Anlayacağınız, bu reklamlarda seksi kızlara, adaleli oğlanlara "haşa huzurdan" muamelesi çekilecek.  

Örnek olan kişiler bu tür reklamlarda yer alamayacaklar.

Mesela, Atatürk'ü bir kap leblebi ve bir duble rakı ile göstermeye çalışanlar artık bunu yapamayacaklar.

Başbakan, içki reklamlarında rol alamayacak!

Aslında reklam yasaklarının öncesi var.

Önce, belediye baskısıyla belediyeye ait mekânlarda içki içme yasağı getirildiği malumunuzdur.

Sonra, tutucu mahallelerde açılan içkili yerlere mahalle baskısı yaratılarak açılan mekânın kırılıp döküldüğü ve bu fiile göz yumulduğu hatırlarınızdadır. İçkili mekânlara şehrin dışında tenha köşelerde yer gösterilmesini unutmamışsınızdır. Siyasilerimiz Formula 1 yarışlarına kupa vermek için koşarak gidiyorlar, iş şampanya patlatarak kutlamaya geldiğinde "haramdır" düşüncesiyle uçarak kaçıyorlar!

Şimdi sıra içki reklamlarına yasaklara geldi.

Bir başka bakış açısıyla yandaş medyanın içki reklamlarıyla işi olmadığından bu yasaklar onları ırgalamıyor. Ama yasakların yandaş olmayan yazılı ve görsel medyayı ırgalayan yanı var.

Dolayısıyla onlara da reklam şirketlerine de yasak var.

Böylece reklam alan, reklam veren bazında ciddi bir ticari aktiviteye de tavır konulmuş oluyor.  

Gariptir, Tekel'i özelleştirir, milyon dolarları cukkalarken yasak yoktu.

Şimdilik, üretime de yasak yok. Yok çünkü iyi-kötü vergi veren, istihdam yaratan bir yanı var.

Hayli yüksek oranda Gümrük Vergisi hayrına, ithalatına da bir şey diyen yok. 

Vergi gelince, istihdam yaratılınca, "haram" görünen, bir anda "helal" oluveriyor.

Bu nasıl bir takiyyedir, vallahi "Helal olsun size!"

Bırakın kendi insanımızı, bu yıl 26 milyon turist bekleniyor.

Ülkemize gelecekler, gezecekler, tozacaklar, eğlenecekler ve içecekler.

Barlara gidip, rakı, bira, votka, viski, kokteyl velhasıl canları ne çekerse içip demlenecekler.

Reklamını yapamıyorsak, içkilerimizi tanımıyorlarsa ne yapacaklar?

Hemen söyleyeyim.

Ya, otellerimizdeki "Her şey dahil" içeriğindeki dandik şaraplar onları kesmeyecek, içkilerini yanlarında getirecekler ya da bir daha gelmeyecekler.

Peki yasakçıların içki ile alıp veremediği nedir?

Hani, 24 saat içen alkolik bir toplum olsak, "yerinde bir tedbir" diyebilirim.

Gelin görün ki, içki tüketiminde dünya liginde oldukça aşağılardayız. Hani biraz "Akşamdaaaaan, akşamacılar" olsa da içki tüketimimiz hayli düşük.

İtalya'da yılda kişi başı 60, Fransa'da 75 litre alkol tüketilirken bizde sadece 2 litre tüketiliyor. Rusların, İrlandalıların alayı alkol ayarlı, ayık gezen yok. Çinli Wang bir şişe bira ile dut gibi olup gece mesaisine küfeyle gidiyor ve ürettiği üründe kalite düşüyor. Koreli Kim, Kore rakısı Suju'dan bir tek atıp sabahlara kadar TV başında "Kareoke" geyiğinde yerlerde sürünüyor.

Kısaca, başkalarına kıyasla, içen millet değiliz. 

O zaman, reklam bahane, yasak şahanedir!

Yasakçıların beyinlerinin bir yerlerinde gizlenmiş düşünceler sırası geldiğinde tek tek test edilmektedir.

Geçmişte türban, anayasa değişikliği test edilmiş, tepki alınca derin dondurucuya konulmuştur.

Bugün, içki reklamlarına yasak konularak, toplumdan gelen tepkiye bakılacaktır.

Tepkiye göre belki yarın içkiye ve içenlere yasaklar ve ağır cezalar gelecektir veya ileride tekrar denenmek üzere o da derin dondurucuya konulacaktır.

Sonra gelsin, sıradaki yasaklar ve cezalar...

Testtir bu test.

 

Şevket Sürek

referansgazetesi.com

Ekleme Tarihi
02.07.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız