Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 17 Mayıs 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Ünlü bir özdeyişimiz “Büyük lokma ye, büyük konuşma” der. Büyük lafın vereceği hasar büyük lokmanın vereceği  hasardan büyük olur şeklinde bir yorum yapılabilir. Bu deyişten “Yemeği bulduğun zaman ye de, lafı ederken dikkatli ol, uçma” şeklinde bir uyarı çıkarmak da mümkündür.

Birey olarak bu deyişe ne kadar uyulur kestirmek zor. Herkesin meşrebi farklı, hesabı kendisine. Kimi lokmayı ufak yer ama lafı ölçüsüzdür.  Kiminin de ağzından lafı kerpetenle almak gerekir.
İş kamuya gelince durum değişiyor. Kamuda konuşanların en önde geleni siyasetcilerdir. Ülkenin yönetimine soyunmuş olan siyasetciler hem çok konuşurlar hem de her daim göz önündedirler. Lokma hesapları bir yana, bunların laf hesabını kendilerine saklayacak durumları yoktur. Ağızlarından çıkan laf hemen kamusal  bilgi haline gelir, toplumsal hafızaya kaydedilir. Belki de “Büyük ye, büyük konuşma” lafı  özellikle siyasetcileri uyarmak maksadıyla söylenmiştir. 

***
Siyasetciler genellikle bu uyarıya  kulak asmazlar. Öteki ülkeleri bilmem ama bizde bu durum oldukca alenileşmiştir. Hem lokmayı hem de lafı büyük kullanma alışkanlığında olan siyasetcimiz çoktur. Küçük olanların büyük lafları çoğu kez dikkatden kaçar. Ama, bizde bile, siyasetin tepesinde durum farklıdır. Ülkeyi yönetme erkini eline almış olanların özellikle laf ölçeğindeki abartılı kullanımları anında dikkati çeker, mimlenir. Siyasetin ve ülke yönetiminin en tepesinde kuşkusuz Başbakan bulunur. Sayın Başbakan’ın lokmayı nasıl yediğini bilmiyorum, ama kimi zaman büyük laf ettiğini biliyorum. Başbakanın büyük laf merakına çok örnek vermek mümkün. Bu sıralarda  daha çok iktisadi krizle ilgili edilen büyük laflar zihinlerde kaldığını düşünüyorum. Krizle ilgili büyük laflardan bir tanesi ünlü ‘teğet geçme’ meselesidir. İkinci kocaman laf ise, IMF ile ilişkilerimiz bağlamında yapılan ‘ümük sıkma’ değerlendirmesidir. Bu lafların büyük sözler olduğu  daha ağızdan çıktığında belliydi. Ama hazır kanıtı olmadığı için lafı edeni ikna etmek mümkün olmadı. Büyük konuşmada israr sürdü gitti. Tabii ekonomi tuhaf bir alan. Büyük konuşmak mümkündür.  Ama ağızdan çıkan fiili gelişmeler tarafından sınanır. Sınav için gerekli olan veri, bilgi yani kanıt olabilecek bulgular olayın epeyce sonrasında gelir. Yapılan değerlendirme ya büyük laf olarak gırtlağınıza takılır; ya da tam yerinde yapılmış büyük bir değerlendirme olarak takdir kazanır. Kısacası, ekonomi alanında önceden büyük konuşup, kanıtlar gelince sınavda çakmak olasıdır.
***
Yeni veriler ve bulgular ışığında Başbakan’ın ekonomiyle ilgili olarak ağzından çıkan
‘teğet geçme’ ve ‘ümük sıkma’ gibi iki büyük lafın sınavı geçemediğini düşünüyorum.
Geçen hafta açıklanan veriler 2008 yılının son çeyreğindeki yüzde 6.2 oranında  gerilemenin ardından bu yılın ilk üç ayında ekonominin yüzde 13.8  küçüldüğünü gösterdi. İktisatçılar Başbakan’ın büyük konuşmasının tersine geçtiğimiz üç aydaki daralmanın yüzde 10-12 arasında olacağını tahmin ediyordu. Fiili durumun en kötümser tahminleri bile aşan bir daralma ölçeğine ulaştığı anlaşıldı. Son altmış yılın en büyük iktisadi çöküntüsü yaşanmıştı. Çöküş ölçeği olarak da dünya sıralamasının ilk sıralarında yer alıyorduk.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. İki soru soralım.
Bu ölçekte bir ekonomik gerileme ‘teğet geçti’diye yorumlanabilir mi? Bir soru bu. Cevabını kendinizi nasıl hissediyorsanız ona göre kendiniz verin.
İkinci soru ümük ile bağlantılı. Ümük sıkılmasından kasıt ekonominin kriz sürecinde fazlasıyla küçülmesi yönünde bir eylem olsa gerek. IMF ile anlaşsaydık “ümüğümüzün sıkılacağı” değerlendirmesi bu bağlamda yapılmıştı. Şimdi ilgili dönemin performansını biliyoruz. Bana kalırsa yüzde 13.8 oranındaki  küçülme ümüğümüzün ciddi şekilde sıkıldığını gösteriyor. Peki, ümüğümüzü sıkacağı korkusuyla kapıda beklettiğimiz IMF bu süreçte devrede olmadığına göre bizim ümüğümüzü kim sıktı?  Meşrebinize göre bu soruya da kendi yanıtınızı verin.
Sonuçta kriz ‘teğet’ geçmediği gibi ‘ümüğümüz’ de fazlasıyla sıkıldı. Bunun nedenlerini ayrıca tartışacağım. Ama çocuklarınıza falan ‘Büyük lokma ye, büyük konuşma’  özdeyişini öğretmeye kalkarsanız en yakın ve güncel örnekleri nerede bulabileceğinize işaret etmek istedim. Hepsi bu.

Taner Berksoy

radikal.com.tr

 

Ekleme Tarihi
04.07.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız