Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 02 Mayıs 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Balık neden azaldı dersiniz?


Ahmet Yazıcıoğlu 
 
 
 
Avrupa Birliği ülkelerine satılan tek hayvansal ürünümüz çipura, levrek ve orkinos imiş. Kültür balıkçıları da, orkinosçular da bununla övünüyorlar. Ama denizlere saçtıkları dışkı miktarı konusunda ağızlarını bıçak açmıyor.
 
Ya yemlerin fazlaları ne oluyor? Kafes dışındaki balıklar yiyorlarmış. Sizin anlayacağınız, kültür balıkçıları çevreyi de, denizleri de kirletmiyorlar. Kafeslerin altları da tertemiz!
 
"Balık yeminin içinde neler var?" diye soracak olursanız; hamsi unu, balık yağı ve vitaminlerden oluşuyor. Ama et kombinalarının rendering tesislerinde elde edilen hayvan artıkları ve kemik unları ile yağlarının da yemlere eklendiği iddiaları yaygın. Orasını bilmem. Bildiğim, balık yemi üreten bazı yem fabrikalarının etrafa feci kokular yaydıklarıdır.
Orkinoslar ise kokuşmaya yüz tutmuş sardalye, hamsi, tirsi, ringa gibi ucuz balıklarla besleniyorlar. Bu balıklar kafeslere kasa kasa dökülüyor.
Şimdi hep birlikte düşünelim, kültür balığına yem sağlayabilmek için, koskoca teknelerle denizde adeta balık katliamı yapılırken, "Denizlerimizde artık ne yazık ki balık kalmadı" edebiyatı çok komik kaçmıyor mu?
Orkinos ve kültür balıkçılığı için yapılan bu katliama "Dur" denilmezse, denizlerimizde ne yazık ki hiç balık kalmayacağı kesindir. Orkinos besiciliği ve kültür balıkları ihracatıyla övünenler acaba bundan habersizler mi?
Hani katır yüküyle para ödediğiniz balık restoranlardaki barbun ve mercanlar var ya, çoğu Yeni Gine ve Mısır'dan ithal ediliyor. Garson "Bu lagos da, dil balığı da ağzınıza layık" dedi mi, bilin ki ikisi de Senegal'den gelmiştir.
Geçenlerde Güngör Uras da Milliyet'teki köşesinde açık açık yazdı. Jumbo karidesler; Endonezya, Tayland, Vietnam ve Çin'den, istakozlar stratejik ortağımız Amerika'dan. Uskumru, mezgit, somon ise donmuş halde Norveç'ten. Kalkan var ya kalkan, Bulgaristan ya da Romanya'dan. Metro mağazaları da Norveç ve İspanya'daki çiftliklerden kalkan getiriyor.
Trança, granyöz, sinarit çok değişik ülkelerden, tanga ise Vietnam'dan ithal ediliyor.
"Çipura ve levrek gibi kültür balıklarımız da olmasa millet balık yiyemeyecek" lafı işte bu nedenle ağızlarda sakız.
Ya güzelim hamsi ve sardalyanın azlığı neden? Kültür balıklarına yem olsun diye yapılan katliamlardan. Sözün kısası, çiftlik balıkları da deniz balıklarıyla besleniyor. Bilmem anlatabiliyor muyum?

"Sultaniye" her derde deva
 
Ege'nin "Sultani" ya da "Sultaniye" diye bilinen kehribardan farksız çekirdeksiz üzümünün, tansiyon hastaları için bire bir yararlı olduğu kanıtlandı. Amerika Kentucky eyaletindeki Louisville Üniversitesi Metabolizma ve Damar Hastalıkları Araştırma Merkezi, Sultaniye kuru üzümün, hücreleri koruyan antioksidanlar dışında, içerdiği "tannin"(tanen) ve "polifenol" maddeleriyle de tansiyon düşürücü özelliklere sahip olduğunu ortaya koydu.
 
12 hafta süreyle bir avuç Sultani üzüm yiyen tansiyon hastalarının büyük tansiyonunun 10, küçük tansiyonunun da 5 dereceye kadar düştüğü saptandı. Sultaniye üzümümüzde hayat var hayat. Ege'nin bu nadide ürününün kıymetini bilmeliyiz.

KILÇIK
Her söylediği, etrafındaki insanlar tarafından onaylanan bir lider, sıradan şeyler söylüyor demektir. 
 
 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
05.08.2012
Ekleyen Kişi
şahin yaylacı

Etiketler: Balık neden azaldı dersiniz, Ahmet Yazıcıoğlu
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız