Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 18 Mayıs 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Kırklı yaşlar ve sonrasında hastalanma ihtimali artıyor. Nedeni hücrelerin yaşlanması, iç ve dış etkenlerle yıpranıp yorulmasıdır.

Yaşlı ve yorgun hücreler iç ve dış zararlılara eskisi kadar direnemiyor, diklenemiyor. Yaşlandıkça daha sık grip, nezle olmanız, ağrıdan sızıdan daha çok yakınmanız bundandır. Ne iyi ki bunların çoğu önemsiz şeylerdir. Basit tedaviler ve kısa istirahatlarla düzelirler. Ayrıca, “inanç dünyanızı zenginleştirip manevi yanlarınızı güçlendirmenin” üzerinde ısrarla durmanızı öneriyorum. Çünkü bu konu her gün biraz daha önemli hale geliyor.


SAĞLIK alanında kalenize girebilecek iki gol var ki onların izi kalıcı olabiliyor. Hatta bazen bu iki golü kalenizden çıkarmanız mümkün olamıyor, kırmızı kartı görüp sahayı terk ediyorsunuz. Bu goller, “kalp damar hastalıkları”  nedeniyle ortaya çıkan sorunlar ve çeşitli doku ve organlarda gelişen “kanserler”dir. Neredeyse her ülkede, hayatı sonlandıran nedenlerin ilk sırasını bu iki sağlık sorununun alması da bundandır.

Sağlık sorunlarından uzak, güzel ve huzurlu bir yaşlanma süreci için özellikle bu iki soruna karşı uyanık olmalısınız. Bu iki golü yememek, mümkünse daha ceza sahalarına girmeden engellemek zorundasınız. Onları önlemek de, erken teşhisle tedavi etmek de, başınıza geldiği zaman ağırlıklarını hafifletip sahayı terk etmemek de elinizdedir. Yani her iki sorunun da çaresi var. Çare koruyucu önlemleri almanızda, kendinize iyi bakmanızdadır.

Ne yapacaksınız

Araştırmalar sadece yaşam tarzınızda yapacağınız bazı değişikliklerle bile kalp damar hastalıkları ve kanserleri yüzde 70-80 oranında önleyebileceğinizi gösteriyor. Uzmanlar bu değişiklikleri ne kadar erken yaparsanız sonuç alma ihtimalinizin o kadar yüksek olduğunu söylüyor.  Yapacağınız değişimlerin çoğunu siz zaten biliyorsunuz: Yemenize içmenize dikkat edecek, kilo kontrolünüze önem vereceksiniz. Aktif bir hayat sürüp, uykunuzdan taviz vermeyeceksiniz. Mümkün olduğu kadar az sinirlenip üzülecek, olayları iyimser bir bakışla izleyip yöneteceksiniz. Temiz bir çevrede yaşamaya çalışacak, yıllık sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyeceksiniz. Doktorlarınızın önerilerine dikkatle uyacaksınız. Ve tabiî ki inanç zenginliğinizi koruyup geliştirecek ve tevekkül etmeyi bileceksiniz.

Maneviyat önemli


Özellikle son noktanın yani “inanç dünyanızı zenginleştirip manevi yanlarınızı güçlendirmenin” üzerinde ısrarla durmanızı öneriyorum. Çünkü bu konu her gün biraz daha önemli hale geliyor.

Söylemek istediğim şey şu: Hastalıkları önlemek, hastalıkları tedavi etmekten daha kolaydır. Hastalıkları önlemenin en etkili yolu ise sağlıklı ve doğru seçimler yapmaktır. Zaman zaman bazı yanlışlar yapsanız bile bunları uzatmamak, tekrarlamamaktır. Hastalıkları önlemenin sadece bedene odaklanmakla mümkün olmadığını bilmek, ruh dünyasının da en az beden kadar temiz, bakımlı, dingin ve sağlıklı olması gerektiğini unutmamaktır. Son zamanlarda çok sık yapılmaya başlanan bir hatayı siz de yapmayın: Sadece bedeninize odaklanmayı bırakın. Ruh sağlığı ve zenginliğini ıskalamayın. Kalp damar hastalıklarını ve kanserleri önlemek elinizdedir. Gelin bugün, bu sabah hayatınızla ilgili önemli bir karar verin. Bu iki tehlikeli golü yememek için yanlışlarınızdan vazgeçin…

 

İnanç en güçlü Koruyucudur

 

Araştırmalar sadece faydalı şeyler yemenin de, her gün ısrarla yürümenin de kanser ve kalp damar hastalıklarından korunmaya yetmediğini, iç dünyanızı da besleyip büyütmenizin şart olduğunu gösteriyor. Öfkeli, sinirli, kıskanç, gergin, kızgın kişilerde de, depresyon ve benzeri sağlık problemi olanlarda da kalp krizlerine beklenenden daha sık rastlanıyor. Ağır üzüntüler, uzamış hüzünler ve iç sıkıntılarıyla geçen günleri takiben kansere yakalanma şanssızlığı artıyor. Yine işin uzmanları (Örneğin, ünlü Harvard’lı hoca Dr. Herbert Benson) inanç dünyası zengin, manevi bağları güçlü, kendisi, ailesi ve sosyal çevresiyle barışık insanların her iki sorunla da daha az karşılaştıklarını söylüyor. Bu sorunlarla karşılaştıkları takdirde de bu insanlar problemlerini en hafif düzeyde yaşıyor, hastalıklarını daha kolay, daha az yara bereyle atlatabiliyor.

 

Dr. Özgen Doğan  neler yazmıştı?

 

NEW YORK’ta görev yapan Türk kardiyologu Dr. Özgen Doğan’a göre:

Kalp hastalığından ölen kadınların sayısı, meme kanserinden ölen kadınların sayısının on katıdır.

Menopoz sonrası alınan hormon desteklerinin kalp krizi riskini azaltma etkisi yoktur.

Kalp hastalığı bir erkek hastalığı değildir, kadın ve erkeklerde kalp hastalığı görülme sıklığı eşittir.

Kalp krizlerinin yüzde 25’inde hiçbir belirti görülmemektedir. Özellikle kadınların yüzde 64’ünde kalp krizi öncesi hiçbir belirti görülmez.

Sigara içenlerin yüzde  40’ı emekli olmadan ölürler. Sigarayı bırakanların kalp krizi riski yüzde 60 düşer.

Kalp krizi geçirenlerin yüzde 50’sinde kriz öncesi depresyon görülür. Gülmek, stresi azaltmak için en iyi ilaçlardan biridir.

Saldırganlık veya kızgınlık kalbiniz için- kolesterol ve sigaradan daha tehlikeli bir risk faktörüdür.

Diş sağlığı ile kalp sağlığı doğrudan ilişkilidir.

Müzik ile tedavi edilen hastaların taburcu olma süreleri daha kısadır.

Çay ve nar kalp sağlığı için yararlıdır.

 

Osman Müftüoğlu

hurriyet.com.tr

Ekleme Tarihi
03.08.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız