Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 28 Nisan 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

ŞUBAT ayı ortalarıydı... Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ile CEO’su Ahmet Dördüncü, bilgilendirme toplantısı yapmış, sonra birlikte öğlen yemeğine oturmuştuk.

Yemekte Güler Sabancı’nın dayısı Orhan Türker’le Şarköy’de ortaklaşa kurduğu Gülor Şarapçılık’ın ürettiği G serisi şaraplar servis edilince Cabernet Sauvignon-Merlot karışımı kırmızı şaraptan bir kadeh aldım. Sabancı’ya takıldım:

- Şarabınızda epey gelişme olmuş...

Gazeteye döndüğümde Orhan Türker aradı:

- Şarköy’de neler yaptığımızı görmenizi isterim.

Sabancı, olumlu yorumlarımızı, ilerleyen yaşına rağmen bağın bakımından şarap üretimine kadar her konuyla yakından ilgilenen dayısına aktarmıştı.

Aradan 5 ay geçti, Sabancı Holding Kurumsal İlişkiler Direktörü Suat Özyaprak’tan bilgi geldi. Güler Sabancı’yla Şarköy’deki Gülor tesislerine gidecektik. Fransız şarap uzmanı Prof. Nicholas Vivas, asistanı Natalie Vivas ile Türker de orada olacaktı.

İstanbul’dan helikopterle 40 dakikalık uçuş sonrası Şarköy-Mürefte arasındaki Gülor Şarapçılık tesislerine indik. Sabancı’nın 16-17 yıl önceki anıları canlandı:

- Dayımın Marmara Ereğlisi’ndeki evinde bir akşam rakı içip sohbet ederken Trakya Bölgesi’ndeki bağları, şarap üretimini konuştuk. Hobi amaçlı olarak şarap işine girmeye karar verdik.

İlk işleri, Güven Nil’in Saroz’daki bağını ziyaret etmek oldu. Araştırmaları Trakya Bölgesi’nde öne çıkabilecek şaraplık üzüm olmadığını göstermişti. Güven Nil de Cabernet Sauvignon, Merlot çubukları ithal etmişti...

Sabancı ve Türker, Doluca’yla işbirliği yapıp Sarafin’in üretimini gerçekleştiren Nil’den aldıkları cesaretle Şarköy’de bağ oluşturup, şarap işine girmek üzere kolları sıvadı:

- Gülor’u kuralı 15 yıl olmuş. İlk bağımız da 15 yaşına gelmiş...

- Bağınızın büyüklüğü ne kadar?

- Burada tarlalar parçalı haldeydi. 15 yılda 120 dönüme ulaştık.

Gülor Şarapçılık, 1993’te Fransa’dan Cabernet Sauvignon, Merlot, Sauvignon Blanc, İtalya’dan Sangiovese ve Motepulciano çubukları ithal etti. Bir yandan kendi bağını oluştururken, diğer taraftan da bölgedeki bağcılara “çubuk desteği” verdi.

İlk ürünleri sofra şarapları Şayeste ve Berces’te oldu. O günlerde işler iyi gidiyordu. Orhan Türker, Şarköy’de şarap işinin gelişmesine katkı yapmaktan memnundu.

AK Parti hükümeti alkollü içkilere vergi darbesi indirince Türker’in morali bozuldu. Şarap şişesinin içi vergiyle dolmuş, fiyatlar yükselmişti.

Maliye bir süre önce sofra şarabında vergiyi hafifletse de, üst sınıfta yük korunmuştu. Gülor’un G serisi de aynı yükün altındaydı. Türker dertliydi:

- Şarap işini sevmesem yapılacak iş değil.

Güler Sabancı, dayısını yatıştırmaya çalışırken ana mesajı verdi:

- Bağcı da, şarapçı da tünelin ucunda ışık görse, dayanır...

Tünelin ucunda ışık var mı acaba?

 

Bulgarlar gümbür gümbür geliyor 

 

GÜLER Sabancı, konuyu özellikle açtı:

- Nicholas, yakın zamanda Bulgaristan’a gittin değil mi?

- Evet, Şarköy’e gelmeden önce Bulgaristan’a da gittim.

- Bulgaristan’daki şarap projeleri nasıl?

- Çok büyük projeler başlatmış durumdalar. Bulgaristan ve Romanya, yakında Avrupa’nın şarap üretim merkezine dönüşebilir.

Güler Sabancı iç geçirdi... Chateau Lafite-Rothschild ve Chateau Mouton-Rothscild’in sahibi ailenin işlerini yöneten Benjamin Rothschild’i İstanbul’da ağırlayıp, Şarköy’e de götürdüğünü anımsadı. O gün Rothschild’i yoklamıştı:

- Türkiye’de şarap üretmeyi düşünmez misiniz? Ortak da yapabiliriz...

Rothschild, Türkiye’de şaraptaki ağır vergi yükünü duyunca, “Bu vergilerle çok zor”yanıtı vermiş, Bulgaristan’ın yolunu tutmuştu...

 

Kâr, üretimin hediyesi gibidir

 

ORHAN Türker, Gülor Şarapçılık’taki ortağı olan yeğeni Güler Sabancı’ya sık sık dert yanar oldu:

- Bugüne kadar girdiğim işlerde hiç zarar etmemiştim. Yüksek vergi yüzünden şarap işinde belimizi doğrulmuyor.

- Dayıcığım üzülme. Biz bu işe hobi olsun diye girmedik mi?

Güler Sabancı, dayısını yatıştırmak için böyle konuşsa da, amcası Sakıp Sabancı’nın bir sözünü anımsatmayı da ihmal etmedi:

- Rahmetli Sakıp Amcam, “Kâr, üretimin hediyesi gibidir” derdi...

Türker’in hazırladığı notlara bakılırsa, Türkiye’de 40 dolayında şarap üreticisi, 70-80 milyon litrelik kapasitelere sahip.

Bunların Tütün ve Alkollü İçkiler Düzenleme Kurulu’na (TAPDK) bildirdiği 2008 üretimi de 39.3 milyon litre düzeyinde olmuş.

40 şarap tesisinden kurallara harfiyen uyanlardan kaçı “üretimin hediyesi”ne ulaşabiliyor?

 

Mürekkep renkli Cot’n şişeye  girdi, yılbaşına yetişecek

 

GÜLER Sabancı, Gülor’daki ortağı olan dayısı Orhan Türker’e sordu:

- Dayıcığım, gazeteci arkadaşları Şarköy’e çağırdın ama sunacağın yenilik var mı?

Yeniliğin ipuçlarını Gülor’un 4 yaşındaki en yeni bağına doğru yürürken Prof. Nicholas Vivasverdi:

- Buradaki üzüm, Fransa’da Cabernet Sauvignon ve Merlot’dan da önceye uzanan bir tür. Biz bunun adını “Cot’n” koyduk.

- Beklidiğiniz verimi alıyor musunuz?

Araya Güler Sabancı girdi:

- Şu salkımlara bakın ne kadar dolu...

Vivas da onayladı:

- “Cot’n” burada toprağı, havayı, tüm şartları sevdi...

Daha sonra tadıma geçtik. Tadımın finalini Gülor’un yeni ürünü “Cot’n”le yaptık. Orhan Türker, bardaklara servisi yaparken, Nicholas Vivas, heyecanla dikkatimizi çekti:

- “Cot’n”in mürekkep gibi rengi var. Yalnız henüz taze. Biraz zamana ihtiyacı var.

- Ne kadar?

Orhan Türker yanıtladı:

- Bu şarabı yılbaşında piyasaya sürmeyi planlıyoruz...

Gülor da Kavaklıdere’den Doluca’ya, Sevilen’den Yazgan’a, Pamukkale’den İdol’e, Kayra’ya kadar, sektörün tüm temsilcileri gibi vergi yükü altında eziliyor ama yeni ürün heyecanını yitirmiyor...

 

Fasona yasak geldi bir şirkete üretilen şaraplar elde kaldı

 

TANINMIŞ işadamlarından biri, Orhan Türker’in kapısını çaldı:

- Bağımda yetişen üzümlerden şarap yaptırmak istiyorum.

O sırada mevzuat uygundu, Türker bu talebi kabul etti. Şarap üretildi, şişelendi, o işadamının istediği etiket yapıştırıldı. Ancak, fason üretimi yaptıran şirket, ödemeyi geciktirdi. Türker, parayı alıp, şarapları işadamına teslim etmeyi planlarken, mevzuat değişiverdi:

- Artık birileri için fason şarap üretimi yapmak yasak?

- Neden?

- TAPDK öyle karar verdi?

- Peki, yaptığınız üretim faturalı, belgeli değil mi? TAPDK neden yasakladı?

- Kendi adına şarap ürettirenlerin, o ürünleri sadece kendi ihtiyaçları için kullanması, en fazla eşe dosta dağıtması gerekiyor. Ancak, fason ürettirip, pazarlayanlar da oluyordu sanırım.

- Fason üretilen şarabı pazarlamanın ne sakıncası var?

- Bu iş için TAPDK’dan lisans almak gerekir. Lisansı olmayan yapamaz.

- Şimdi ne olacak?

- Kurallar çerçevesinde bu şaraplara bir çözüm bulacağız. Ancak, fason üretimin tümüyle yasaklanması, küçük küçük şarap imalathanelerinin kurulması sonucunu doğuracak. Bu da ekonomik açıdan çok mantıklı değil...

İyi denetlenirse, ciddi şirketlerin, yine ciddi müşteriye fason üretim yapmasının ne zararı var?

 

 

Hurriyet.com.tr

Ekleme Tarihi
09.08.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız