YAKUP SAYAR / STRATEJİ Belirsizlik ekonomi dışına kayıyor
Ekonomide çarklar düzgün işliyor. Bu konuda çok fazla aksi görüş okumuyoruz. Bildiğiniz gibi Fitch ülke notumuzu "yatırım yapılabilir" seviyeye çıkardı. Ardından herkes Moody's ve S&P'den bu yönde karar almasını bekler duruma geldi. Geride kalan hafta içinde ise İstanbul'daki bir konferansta konuşan Moody's baş analisti Sarah Carlson ekonomimizi övdü, not artışı konusunda ödevler verdi, iyimser sözler sarf etti. Buraya kadar her şey yolunda ve dediğimiz gibi çarklar düzgün işliyor. Bunu farklı bir yönden desteklemesi açısından sizlerle kısaca bir şeyler de paylaşmak istiyorum. Geride kalan iki hafta içinde Almanya'nın sanayi kenti Stuttgart ve K.Irak'ın en güvenli kenti olarak gösterilen Erbil'i görme imkanını yakaladım. İki farklı coğrafyada da ülkemize yönelik olumlu tablolara şahit oldum. Bu iki coğrafyadaki yatırımcılar Türkiye ekonomisi övdüler ve global krizde ayakta duran ender ülkelerden biri olması nedeniyle takdir görmesi gerektiğinin altını çizdiler. Evet ekonomimiz hem bize hem de bizle çalışan ülkelere güven veriyor.
Buraya kadar her şey güzel ama... Gelinen noktada yavaş yavaş da olsa belirsizlik çanlarının farklı noktalar için çalmaya başladığını düşünüyorum. Bu da tabi ki yanı başımızda aylardır devam eden çatışmalar konusunda alınmaya başlayan tedbirlerin biraz kafaları kurcalamaya başlaması. Buna yönelik son olarak NATO'dan patriot füze sistemlerini talep etmemiz ve buna karşılık Rusya'dan uyarı niteliğinde gelen açıklamalar Ortadoğu riskini piyasalarımıza anımsattı. Rusya, Suriye sınırında son günlerde yaşanan yoğun askeri hareketliliğin tüm bölgeyi "tehlikeli yola" sokabileceği uyarısında bulundu. İstihbarat devi Rusya'nın böyle uyarılarda bulunması "hayra alamet bir durum değil" diyerek beni biraz endişelendirdi. Bildiğiniz gibi ekonomi konusundaki kadrolarımızın proaktif davranarak önceden doğru tedbirleri aldığına inandığımı bundan önce birçok kez yazdım. Aynı yöndeki inancımın dışişleri ve silahlı kuvvetler kadroları içinde olduğunu belirtmek isterim. Herhangi bir olumsuzluğun dünya ekonomisinde yıldızı parlayan ülkemizi nerelere götüreceğini herkes mutlak olarak hesaplıyordur diye düşünüyorum.
Farklı bir taraftan bakış yeter diyerek gelelim piyasalarımıza. Fitch sonrasında diğer notçulardan da bir şey gelir beklentisi ile alınan pozisyonlardan çıkışlar gözlüyoruz. Bu normal bir durum. Çünkü beklenti gerçekleşmedi ve biraz ötelendi. Kar realizasyonu olarak nitelenen işlemlerin ardından İMKB'de 70 bin altına gelişler gözledik fakat 70 bin güçlü bir destek oldu gibi ve altını fazla konuşmuyoruz. Yılsonuna yönelik 80 binli seviyeler dile getiriliyor. Döviz cephesinde ise TCMB'nin faiz indirim beklentisi TL'yi baskı altında tutmaya devam ederken, dolar/TL'de 1.80 üstünde yoğun bir talep olmaması, dövize olan inancı istediğimiz gibi düşürdü diyebilirim. Fakat TCMB'nin yılsonuna kadar faiz indireceğini düşünürsek, 1.80-85 bandı zorlanacak gibi. Ama hep ne diyoruz, "dövizle kazanmayan dövizden uzak dursun".
Faiz cephesine gelirsek, Merkez Bankası'nın para politikası kurulu raporunda işaret ettiği reel kurda değerlenme devam ettiği takdirde gecelik borçlanma ve politika faizinin indirilebilecek olması kısa ve orta vadeli kıymetleri destekliyor. Uzun vadeler de emsal gelişmekte olan tahvil piyasalarındaki alıcılı harekete paralel olarak değerlenmeye devam ediyor. Türk lirasındaki stabilite, hala yüksek olan faiz oranları ve kredi notu artışı beklentileri Türkiye hazinesi uzun vadeli kıymetlerini çok cazip kılıyor.
10 yıllık TÜFE'ye endeksli kıymetin nominal kıymetlerdeki ralliyi takip etmemesi sonucu bu kıymette alım fırsatı oluştuğu düşünülüyor. Son olarak geleneksel yatırım araçlarının güvenli limanı altın ise krize odaklı seyrini devam ettiriyor. 1.800 dolar/ons'un konuşulduğu değerli madende uzun vadeli düşünüpte kaybeden var mı merak ediyorum.
İyi haftalar. |