Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 09 Mayıs 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
 
 
ALAATTİN AKTAŞ / EKO ANALİZ
Böyle enflasyon hesaplaması mı olur?


Bu yazıyı okumadan önce kendi kendinize şu soruyu sormanızı istiyorum. Arkadaşlarınızdan, akrabalarınızdan ya da apartman komşularınızdan kaçı son bir ayda, haydi ayı bir kenara bırakalım son bir yılda, bir yılı da geçelim son beş yılda otomobil aldı? Üç beş kişiden ya da haneden biri mi, yoksa on haneden biri mi ya da hiç alan olmadı mı? Otomobili öyle akla estikçe almak, hele hele üç ayda beş ayda bir almak söz konusu olamayacağına göre… Evet, düşünün bakalım, çevrenizden kaç kişi kaç yıl içinde otomobil aldı, alabildi?
Bu sorunun yanıtı çok önemli, çünkü meğerse Türkiye'deki her hane ortalama olarak "aylık gelirinin" düzenli biçimde yüzde 5.7'sini otomobil almaya ayırıyormuş. İfadelerde ve oranda bir yanlışlık yok. Her hane, ortalama olarak "aylık gelirinin" yüzde 5.7'si ile otomobil alıyormuş.
Öyle ki, otomobile ayrılan para, kira giderlerini aşıyormuş; Türk halkının en temel gıdası olan ekmek için yapılan harcamayı da neredeyse ikiye katlayacakmış.
Bunlar resmi oranlar ve Türkiye İstatistik Kurumu tüketici fiyatları endeksini hesaplarken bu ağırlıkları kullanıyor.

Otomobilin ağırlığının "nimeti"!
TÜFE'yi oluşturan mal ve hizmetler içinde toplamdaki ağırlığı yüzde 1'den fazla olan 16 mal ve hizmet bulunuyor. Bunların toplamdaki ağırlığı da tam üçte bir düzeyinde. Toplam içinde benzinli otomobiller yüzde 3.17, dizel otomobiller yüzde 2.51 pay alıyor. Yani otomobillerin toplam TÜFE içindeki ağırlığı yüzde 5.7'yi buluyor.
Vatandaşın bütçesinin her ay yüzde 5.7'sini otomobil alımına ayırdığını varsaymak kadar tuhaf bir yaklaşım olamaz. Bu tercih, enflasyon hesaplama tekniğine olan yaklaşımdan kaynaklanıyor. Bu tercihe daha sonra değineceğiz.
Biz, öncelikle otomobilin ağırlığının böylesine yüksek olmasının yarattığı "nimet" üzerinde durmak istiyoruz.
Otomobil fiyatlarının da TÜFE'ye dahil edildiği tarihi esas alarak en fazla 2008'e kadar geri giderek hesaplama yapabildik. Buna göre, bu yılın 11 ayını da tam yıl kabul edersek son beş yılda 16 mal ve hizmet içinde fiyatı en az artanların başında otomobiller geliyor. Bu dönemde benzinli otomobillerin fiyatı yüzde 31.73, dizel olanların fiyatı yüzde 34.47 artmış. Kira artışı da otomobillere yakın, yüzde 33.23. Diğer 13 mal ve hizmet içinde fiyatı bu beş yıllık dönemde yüzde 40'ın altında artan yok.
2007 sonundan 2012 kasım sonuna kadar geçen yaklaşık beş yılda TÜFE'deki toplam artış yüzde 45.72 oldu. Yani fiyatı yüzde 32 ve 34 artan benzinli ve dizel otomobiller, bu fiyat artışıyla genel artışı aşağı çeken bir etki yapmış oldular.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor olsa gerek otomobillerin TÜFE'de yüzde 6'ya yakın pay alıyor olmalarının kerameti!

Hesaplama mantığı yanlış!
Türkiye'de hanelerin her ay harcamalarında otomobil almaya yüzde 5.7 gibi bir pay ayırmalarının hiçbir şekilde izah edilemeyeceği ortada. Öyleyse otomobil için böylesine bir pay öngörülüyor olması nasıl açıklanabilir?
TÜİK, enflasyon hesabında ağırlıkları, hanehalkı bütçe harcamaları anketi sonuçlarına dayanarak belirliyor. Bu anket sonuçlarına dayalı olarak enflasyon hesaplama mantığı oluşturulurken, "yaklaşık 30 milyon hane geçen ay ne harcamıştı, bu ay ne harcadı" mantığı güdülüyor. Bu hanelerin toplam harcamaları içinde otomobil alımına yüzde 5.7'lik bir kaynak ayrılıyor olabilir. İyi ama, Türkiye'de otomobil almak kaç haneyi ilgilendiriyor ki. Bazı hanelerin yıllarca otomobil almak gibi bir durumları yok; hatta bazı haneler hiçbir zaman otomobil almayacaklar, alamayacaklar. Dolayısıyla 30 milyon hanenin toplam harcamasında otomobil alımı yüzde 5.7'lik bir yer tutabilir; ama ya hanelere tek tek bakıldığında?
Hanehalkı bütçe harcamaları anketinde, hanelerin her birinin yaşam maliyeti esas alınmıyor. Bir başka ifadeyle ortalama bir hanenin harcaması üzerinde durulmuyor. Bu yüzden de ortaya, "sanki her hane, her ay harcamasının yüzde 5.7'siyle otomobil alıyormuş" gibi tuhaf bir görüntü çıkıyor.
Yüzde 5.7, çok önemli bir ağırlık. Otomobil fiyatları da düşük seyredince, TÜFE'deki artış da birden yavaşlayıveriyor.

Ya sürekli tüketilenler?
Türkiye'de her ay binlerce kişi otomobil alıyor; ama milyonlarca kişi de kira ödüyor. Ayrıca, kaçak kullananları saymazsak elektrik ücreti ödemeyen yok, ekmek yemeyen de yok, su kullanmayan var mı, iyi kötü herkes et yiyor, tüp ya da doğalgaz kullanmayana rastlanıyor mu ya da kömür yakmayana? Bu mal ve hizmetlerin her birinin toplamdaki payı otomobili bulmuyor.
Çünkü mantık şöyle işliyor: "Örneğin bir otomobil 30 bin lira, bir ekmek 1 lira; bir kişi bir otomobil alırsa 30 bin lira harcıyor, 30 bin kişi birer ekmek alırsa onlar da 30 bin lira harcıyor, bu durumda demek ki ekmeğin ve otomobilin ağırlığı aynı" deniliyor.

Elektrik yüzde 127 zam gördü
Otomobil, yüzde 32 ve 34 artışla enflasyonu aşağı çekerken, elektrikte beş yıldaki zam yüzde 127'yi buldu. Bu dönemde Tekel 2001 yüzde 81, doğalgaz yüzde 73, dana eti yüzde 70, mazot yüzde 67, tüp yüzde 65, kömür yüzde 63, LPG de yüzde 59 zam gördü.
Bu yıl 11 ayda doğalgaza yüzde 29, elektriğe yüzde 21, LPG'ye yüzde 18, kömüre ve ekmeğe yüzde 13 zam geldi. Ancak, bu mal ve hizmetlerin ağırlığı otomobilin ağırlığından düşük olduğu için, otomobile de yüzde 7-8 düzeyinde daha düşük zam geldiği için yüksek oranlı zamların genel endekse yansıması düşük kaldı. Yani otomobil, diğer zamların toplam TÜFE'ye yansımasını bir anlamda önlemiş oldu.










http://www.dunya.com/

Ekleme Tarihi
24.12.2012
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Böyle enflasyon hesaplaması mı olur,Alaattin Aktaş
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız