Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 09 Mayıs 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

PEKİ KİME GÜVENELİM ?

 
 
Güngör Uras Olayların içinden
[email protected]

 
 
 
 
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı “Ekonominin kaptanı” havasında “2013 yılında ekonomiyi nasıl şekillendireceğini” anlattı. Halkımıza “Buna göre hesabınızı yapın” dedi.
TCMB Başkanı 2013 yılında Türk ekonomisini şöyle şekillendirmeyi (biçime-hizaya sokmayı) uygun görmüş:
(1) Büyüme yüzde 4’te kalacak. Bunun için iç talepteki baskı devam edecek. Kredi artışı yüzde 15’te dizginlenerek tüketicinin, üreticinin, yatırımcının harcamalarını artırması önlenecek. (2) Dışarıdan kaynak girişi devam edecek ama, bu kaynağın üretime ve tüketime gitmemesi, büyümeye yol açmaması için TCMB gelen dövizi değişik araçlar kullanarak emecek. Rezerve ekleyecek.
(3) Bol dövizin döviz fiyatını düşürmesi önlenecek. Döviz fiyatı ne düşürülecek, ne artırılacak. Emir ve kumanda altında tutulacak. Dolar 1.80-1.85 bandında dolanıp duracak. (4) TCMB negatif faiz uygulamasını sürdürecek. Banka kredilerinin faizi ucuzlamasa bile mevduat faizi aşağıya inmeye devam edecek. Parasını mevduatta tutan faiz getirisini unutacak. Net faizin üzerinde seyreden enflasyon birikimi eritecek.
(5) Enflasyon yüzde 5 dolayında seyredecek. (6) Ekonomi büyümeyeceği için (Ne kadar köfte, o kadar ekmek misali) gelirler artmayacak, istihdam artmayacak. (7) Bütün bunlara rağmen cari açık milli gelirin yüzde 7’sinden aşağıya çekilemeyeceğinden yabancılar “Türk ekonomisinin kırılganlığı devam ediyor” diyecek. (Çünkü efendim, biz cari açığı ithalata bağlı hale gelen üretim yapısını değiştirerek değil, tüketimi kısarak küçültme arayışındayız. Büyümeyi aşağıya daha fazla çeksek de cari açık sorununu çözemiyoruz.)
Bunları söyledikten sonra TCMB Başkanı ekliyor “Bize güvenerek riski büyütmeyin!” (Anadolu’da “İşin sevabı bana ait, günahı sana ait” derler ya... İşte o biçim.)

İşadamı Veli Bey fabrikasını ne yapsın?
İşadamı Veli Bey Amcam, 2013 yılında piyasanın açılmasını bekliyordu. TCMB Başkanı piyasayı 2013’te de, ondan sonraki yıllarda da beklenen ölçüde açmayacağını söyledi. Açık anlatım ile iç talep artışı sınırlı ölçüde olacak. İşadamı Veli Bey Amcam’ın zaten fazla kapasitesi var. Bu durumda yeni yatırım yapmaya, üretimini artırmaya, yeni işçi almaya niyetlenmemesi normaldir.
İşadamı Veli Bey Amcam üretimde ithal girdiye bağlı. Uzun süre önce ucuz döviz nedeniyle ithal girdiye döndü. Piyasa dar iken, üretim artışı yavaşlamışken ve de TCMB Başkanı ucuz ve bol döviz sözü vermişken, üretiminin yapısını değiştirmeye ne niyeti ne de gücü var.
İşadamı Veli Bey Amcam’ın bugünlerde aklı karışık. “Acaba ben de fabrikayı kapatsam. Makineleri hurdacıya satsam. Fabrika binasını yıksam.
Arsasına alış veriş merkezi veya rezidans mı yapsam? Demeye başladı. Görüyor ki, üretenler, gayrimenkul rantı peşine düşmüş durumda. Gayrimenkul balonunu şişiren para kazanıyor.

Türkiye’de esas olan üretim ve büyüme
Bütün bunlar dert ama, başkalarının haline bakarak şükretmek gerekir. Baksanıza başka ülkelerde çalışanların, emeklilerin maaşlarını kesiyorlar. Hastane, ilaç paralarını ödemiyorlar. İşsizlik oranları bizimkinden yüksek.
Ben bunları yazınca Ayşe Hanım Teyzem ile İşadamı Veli Bey Amcam sual eyleyecekler. Diyecekler ki, “Evet... Büyüklerimiz frene bastı. Fedakarlık edeceğiz. Büyüme yavaş gidecek... Başkalarının durumuna bakarak halimize şükredeceğiz... Ama ve lakin, halkın bir bölümünün durumu (geri gidiyor, halk sıkıntılı demeyelim de) “değişmiyor” iken, halkın bir bölümü lükse para harcamaktan perişan... Bu nasıl oluyor? Sadece o kadar mı? Piyasanın durgunluğu nedeniyle KOBİ’ler ve esnaf ağlaşırken, büyük işletmeler 2012 yılında cirolarını yüzde 20-30 artırdıklarını, kârlarını yüzde 15-25 yükselttiklerini ilan ediyorlar. Ekonomi yüzde 3-4 büyürken, borsa endeksi yüzde 70-80 artış gösteriyor. Acep bu ne durumdur?”
Ben de onlara diyeceğim ki, “Unutmayınız Türkiye’de alt gelir grupları ile üst gelir grupları arasında ve de iş dünyamızda büyük sermaye grupları ile küçük sermaye sahipleri arasında uçurum vardır.
Bu iki uçurumun kapanması, ülke ekonomisinin hızlı büyümesine, hızlı büyüme ise üretim artışına bağlıdır.
Düşük büyümede çarpıklıklar azaltılamaz. Artar. Çarpıklık, üretimin ithalat bağımlılığından kurtarılarak, katma değer (döviz) yaratan bir yapıya dönüştürülmesi ile düzeltilir. Teşvik tedbirleriyle eskisine benzer çarpık sanayileşmenin sürdürülmesi yanlıştır.
Tüketimi kısarak, döviz açığını küçültmeye dönük politikalar geçici iyileşmelere imkan verir. Aspirin ile ameliyatı geciktirmeye yarar.
Bunları diyeceğim ama... Dediğim zaman da ”Sen Büyük Türk Büyükleri’ni eleştiriyorsun” diyerek bana kızıyorlar.

Ayşe Teyzem dertli

TCMB Başkanı’nın konuşmasını TV’de izleyen, neler söylediğini gazetelerde okuyan Ayşe Hanım Teyzem ile işadamı Veli Bey Amcam ne yapacak?
Öyle ya... TCMB Başkanı’nın 2013 yılında ekonomide yapacaklarına bakarak, onlar da 2013 yılında ne yapacaklarına karar vermek durumundalar.
Ayşe Hanım Teyzem‘in 2013 torbasında neler var? “Benim emekli maaşım artar mı? Damadıma zam yapmazlar ama ya işten çıkarırlarsa? Torun iş bulabilecek mi? Bankadaki 3 kuruş tasarrufum ne olacak? Kızım biraz para biriktirmiş, kredi çekerek ev veya otomobil alma hayali kuruyor. Borca girerek güç duruma düşer mi?”
Ayşe Hanım Teyzem, TCMB Başkanı ile aynı günde konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan öğrendi ki, yılbaşında emekli maaşlarına 50 ila 350 TL arasında bir zam gelecek.
Damadının durumu tehlikeli. 2012 yılında bazı şirketlerin durgunluktan satışları ve kârları azaldı. Çalışanlara zam yapamayacaklar. Daha kötüsü çalışan sayısını azaltacaklar.
2013 yılında ekonomi sınırlı ölçüde büyüyeceğinden torununun iş bulması güç. Kızı öncelikle ev veya otomobil alma hayali ile bir yana koyduğu parasına sahip çıkmalı. Harcamamalı. Bir yatırım aracına bağlayacak ise dikkatli olmalı. Kredi faizleri ucuz görünüyor ama, otomobil fiyatlarında da konut fiyatlarında da balon var. Bu balon kısa sürede sönmez ama... Gene de, bile bile de otomobili ve evi pahalıya almanın gereği yok. İlla da bir şey alınacak ise ve de oturmak için satın alınıyor ise konut alınabilir. Bitmişini satın almak ve işletme giderine dikkat etmek şartı ile.

Paranın adresi...
Gelelim Ayşe Hanım Teyzem’in üç kuruşluk ölüm kalım parasına... Eskiler “Paran var mı? Derdin var” derlerdi. Ayşe Hanım Teyzem’in parası çok değil ama onun için kıymetli. Önce durduğu yerde erimemesi, yok olmaması gerekir. Sonra bir getirisinin olması gerekir. Ayşe Hanım Teyzem eski günleri unuttu. Eskiden faiz geliri maaşına ek olurdu. Şimdilerde enflasyon kadar net faiz getirisi alamıyor. Ama yapacak bir şeyi yok. Çaresiz. Parasını bankada tutmaya devam edecek. Çünkü altının ve doların ne olacağı belli değil. Borsada hisse senedi alıp satamaz.
Birikimi biraz büyük olsa. Ayşe Hanım Teyzem’e (“konut al” hiç demezdim). “Türkiye’nin neresinde olur ise olsun, büyük olsun, küçük olsun, tapulu bir arsa al. Değeri artacak en sağlam yatırım budur” derdim..











http://ekonomi.milliyet.com.tr/

Ekleme Tarihi
27.12.2012
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Peki Kime Güvenelim,Güngör Uras
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız