Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 29 Nisan 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
ALAATTİN AKTAŞ / EKO ANALİZ
ÜFE ile TÜFE'yi kıyaslamak, elma ile armudu kıyaslamaktan farksız!



ÜFE ile TÜFE artışı arasında kimi dönemler belirgin farklar oluşabiliyor. 2011 yılındaki birbirine yakın artışlardan sonra geçen yıl tablo değişti, fark da açıldı. 2011'de ÜFE yüzde 13.33, TÜFE yüzde 10.45 artmıştı. Geçen yıl oranlar yer değiştirdi; ÜFE artışı yüzde 2.45'te kalırken, TÜFE yüzde 6.16 artış gösterdi.
ÜFE'deki yıllık artış, bu yılın şubat ayı itibariyle yüzde 1.84'e kadar düştü. TÜFE'deki yıllık artış ise yüzde 7.03 düzeyinde gerçekleşti.
ÜFE artışının, TÜFE artışına göre daha yüksek seyrettiği dönemlerde özet olarak, "Üretici fiyatları artıyor, ancak ekonomide talep canlı olmadığı için bu artış tüketici fiyatlarına yansıtılamıyor, bu yansıma er geç olur ve tüketici fiyatları çok hızla artmaya başlar" görüşü dile getirilirdi.
Şimdi tablo tam tersi; yıllık bazda TÜFE artışı ÜFE artışının çok üstünde. Söylem de değişti; "Üretici, piyasa durgun olduğu için maliyetlerindeki artışı fiyatlara aynı ölçüde yansıtamıyor" deniliyor.
Aslında bu iki görüşten biri yanlış sayılmaz mı? Baksanıza iki oran arasında ister ÜFE, ister TÜFE lehine bir fark ortaya çıksın, suçlu hep "piyasadaki durgunluk" oluyor.
Demek ki iki endeksteki artış birbirine çok yakın olduğunda piyasadaki durgunluğun sona erdiğini anlayacağız!

ÜFE başka, TÜFE başka

ÜFE ile TÜFE arasında mutlaka bir geçiş olacağını beklemek doğru değil. Çünkü bu iki endeksin neredeyse yalnızca adları benziyor, o kadar.

İki endeks arasındaki temel farklılık, kapsamdan kaynaklanıyor. Bir kere ÜFE'de hizmetler sektörü yok. Oysa biliniyor ki TÜFE'de hizmetler sektörü önemli bir yer tutuyor.
TÜFE'de 437 maddenin 1.083 çeşidi için 27 bin 500 işyerinden 375 bin fiyat derleniyor. Ayrıca her ay 4 bin 252 kira izleniyor.
ÜFE'de 788 madde için 2 bin 629 işyerinden 11 bin 407 fiyat alınıyor.
ÜFE, yüzde 83.66'sı imalat sanayi, yüzde 16.34'ü tarım olmak üzere iki ana sektörden oluşuyor.
TÜFE on iki ana sektörden meydana geliyor. En fazla ağırlığa sahip ilk üç sektör yüzde 24.09 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 17.99 ile ulaştırma ve yüzde 16.68 ile konut.
İki endeksin farklı değişim oranı vermesinde madde sayısı, işyeri sayısı ya da fiyat derlemeye ilişkin sayının farklı olması sınırlı bir etki yaratıyor. Asıl etki, içerik farklılığından doğuyor. ÜFE ve TÜFE, temelde farklı farklı maddelerle oluşturulduğu için değişim oranlarının aynı olmaması çok normal.

ÜFE dış etkenlere daha bağlı
Şubat itibariyle üretici fiyatlarının tüketici fiyatlarına kıyasla daha az artmasının altında yatan en büyük etken maliyet artışının düşük oranda gerçekleşiyor olması. ÜFE'nin dış etkenlere daha açık bir yapısı olduğu ortada.
ÜFE'de ağırlığı yüzde 72'nin üstünde bulunan imalat sanayi kapsamındaki çoğu ürünün üretimi ithalata, dolayısıyla döviz kurlarına bağlı. Bu durum, kur değişimlerinin fiyatlar üzerinde önemli ölçüde belirleyici olması sonucunu doğuruyor. Maliyet enflasyonu olgusu ÜFE açısından çok büyük önem taşıyor.
Döviz kurlarında yaşanan değişimin ÜFE için önemine değindik. Aylık ortalama kur itibariyle şubattan şubata son bir yıldaki değişim, ÜFE'nin bu dönemdeki artışının yüzde 1.84'te kalmasını büyük ölçüde açıklıyor. Bu yılın şubat ayı ortalamasındaki dolar kuru, geçen yılın şubat ortalamasına göre yüzde 1.1 arttı. Eurodaki artış yüzde 2.3 oldu. Sepetteki değişimin oranı ise yüzde 1.5 düzeyinde bulunuyor.
Maliyetler üzerinde çok büyük etkisi olan kur artışı böylesine düşük kalınca üretici fiyatları da benzer şekilde düşük bir artış gösteriyor.

Artış oranı mı, endeks mi?
ÜFE ve TÜFE'deki artış oranlarını eşitlemenin bir formülü elbette yok; aslında bu iki endeksteki artışların eşit olması da gerekmiyor. Belli etkenlerle kimi dönemler ÜFE, kimi dönemler de TÜFE daha yüksek oranda artış gösterebiliyor. Artışın yıldan yıla çok dalgalanma gösterdiği endeks ÜFE. Bunun nedeni de biraz önce belirttik; ÜFE'nin dış etkenlere çok duyarlı olması.
Aslında uzun dönemli bakıldığında iki endeksteki artış arasında öyle çok büyük farklar da yok. İki endeksin de baz yılı 2003. Söz konusu yıl ortalamasında 100 olan endeksler, bu yılın şubat ayında tüketici fiyatlarında 217.39'a, üretici fiyatlarında 208.63'e çıkmış. Yani iki endeksin son düzeyi arasında TÜFE lehine yalnızca yüzde 4'lük bir fark var. Bir başka ifadeyle iki endeks arasında 9 yıllık dönemde yalnızca yüzde 4'lük bir fark oluşmuş.
Biz daha çok özellikle son bir yıla bakıyor ve arada belirgin bir fark varsa buna dayanarak yorum yapıyoruz. Oysa işte tablo ortada! 2003'ten bu yana olan dönemde makas öyle çok fazla da açılmış değil.
Ancak yine de şunu kabul etmek gerekiyor. İki endeks arasında aralık-aralık kıyaslamalarına ve bu yılın şubat sonundaki yıllık duruma bakıldığında en büyük fark şubat itibariyle oluşmuş durumda.










http://www.dunya.com/

Ekleme Tarihi
11.03.2013
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Alaattin Aktaş,ÜFE,TÜFE
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız