Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 27 Nisan 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
 
 
ALAATTİN AKTAŞ / EKO ANALİZ
Sanki moralimiz birden bozuluverdi!




İlk değerlendirmemiz TÜİK için… TÜİK, geçtiğimiz aylarda bir dizi şanssızlık yaşadı. Aslında şanssızlık tanımlaması ne kadar doğrudur, tartışılır. Belki, özensizlik demek daha uygun düşer. Neleri kastettiğimiz tahmin edilecektir. Enflasyon ve istihdam verileri erken, sanayi üretimi verisi ise geç açıklandı. Bunlar, TÜİK tarihinde pek rastlanılan bir durum değildi. TÜİK, herhangi bir veriyi daha önce ilan ettiği saatte açıklamasıyla bilinen bir kurumdu çünkü. Ama oldu, iki veri erken, bir veri de geç açıklandı.

Söz konusu saat sapmaları, TÜİK'in ürettiği verilere de bir anda kuşkuyla bakılmasına yol açtı. Hatta bu sapmaların altında özel amaçlar arayanlar, özellikle böyle yapılarak birilerine çıkar sağlanmaya çalışıldığını ileri sürenler bile oldu.
Bunlar geride kaldı kuşkusuz. Peki biz bunları şimdi neden yeniden hatırlatma gereği duyuyoruz?

Önceki gün açıklanan 2012'nin son çeyreğine ve tümüne ilişkin GSYH verilerinin bizim için değilse bile çoğunluk için sürpriz sayılabilecek ölçüde düşük çıkması, TÜİK'i bir anlamda "kurtardı". Düşünsenize, çoğunluk örneğin yüzde 2.5 düzeyinde bir yıllık büyüme beklerken, TÜİK'ten yüzde 3 gibi bir oran gelse neler olurdu neler…
Tabii bu arada TÜİK'ten açıklama yapılmadan önce bilgi alabilecek konumda olan bazı siyasetçilerin bu bilginin kendilerinde kalması gerektiğini öğrenmesi gerektiğinin altını kalın çizgilerle çizmekte yarar var.

TÜİK eleştirilmez bir kurum değildir elbette, biz de zaman zaman eleştiriyoruz. Özellikle TÜFE'nin bu yapısıyla ve ağırlıklarıyla sıradan vatandaşın geçinmesine ilişkin sağlıklı bir ölçüm yapmaktan uzak olduğunu kaç kez yazdık. Ama şunu hiçbir zaman söylemedik, söyleme hakkını kendimizde görmedik: "Mevcut endeksle hesaplama doğru yapılmamaktadır" demedik, diyemeyiz. Nasrettin Hoca'nın "Dünyanın merkezi ayağımı bastığım yerdir, inanmayan ölçsün" demesi gibi, TÜİK'in hesaplamasını doğru kabul etmeyenlerin de ortaya yeni bir oran koyması gerekir.

Bir kez daha altını çizelim; herhangi bir hesaplamada yöntemin yanlış olduğunu söylemek başka şeydir, mevcut yöntemle doğru hesaplama yapılmadığını söylemek başka şey.

Kafalar karıştı

2012 büyümesi "sürpriz" yaptı ve çok düşük geldi. "Gidişat iyi değil" diyenler birden çoğalıverdi. Moraller bozuldu. Ekonominin 2013'te de hızlı bir büyüme kaydetmeyebileceği tahminleri daha ağır basar oldu. Her ne kadar hedef yüzde 4 ve bu oranın kolaylıkla yakalanabileceğini söyleyenler varsa da, sanki bunu dile getirenler de mezarlıktan geçerken ıslık çalar durumdalar.
Büyümeyle eşzamanlı açıklanan Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin mart ayı ihracat rakamı da yerinde sayarak morallerin daha da bozulmasına etki yapıverdi.
Sanayi üretiminde 2013 ile ilgili kayda değer bir hesaplama yapmaya olanak verecek veri henüz yok. Dolayısıyla daha şimdiden 2013 için tahmin yapmak pek kolay değil. Ama dedik ya, moraller bir anda bozuluvermiş gibi görünüyor.
Erken; moral bozukluğu içine girmek için erken! Kaldı ki, 2012'deki büyümenin görece düşük olması bu yıl avantaj oluşturacak. Baz etkisi sayesinde bu yıl büyüme daha hızlı görünebilir, bunu unutmamak gerek.
Büyümeyi hızlandırabilecek en büyük etken de henüz devreye girmiş değil üstelik. Hep vurguladık, bir kez daha dikkat çekmek gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimine gidiyor. 2014'teki sıradan bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olmayacak. En azından şu gerçeği unutmamak gerek, seçimi halk yapacak.
Şu iki soruya verilecek cevaplar, ekonomide canlanma olup olmayacağının ipuçlarını da taşıyacak:
Bir; seçime başbakan olarak girip yine başbakanlığı kazanacağı kesin olan biri seçim ekonomisi uygular ve bir anlamda ayağına kurşun sıkar mı?

İki; seçime başbakan olarak girip cumhurbaşkanı olarak çıkmayı amaçlayan biri seçim ekonomisi uygulamaktan ısrarla kaçınır ve "Benden sonra tufan olacağına, ben seçimi kaybetmeye razıyım" der mi?

İhracat biraz tıknefes olmuşa benziyor, doğru. Ancak yılın ikinci yarısından ya da son çeyreğinden itibaren piyasanın iç talep kaynaklı olarak canlandırılmasını sağlayacak adımlar gelmesi hiç de şaşırtıcı olmayacak.










http://www.dunya.com/

Ekleme Tarihi
03.04.2013
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Alaattin Aktaş,ekonomi
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız