23 Nisan 1920 günü Cumhuriyet öncesi açılan Büyük Millet Meclisi daha sonra "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak kabul edilip dünya çocuklarına sunulan ilk bayram oldu. 1927 yılından bu yana 86 yıldır kutlanan Çocuk Bayramı 1979'dan bu yana da 34 yıldır TRT'nin katkılarıyla birçok ulustan çocukların katılımıyla Uluslar arası bir "Barış ve kardeşlik bayramı" olarak kutlanıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Cumhuriyet'ten üç yıl önce 23 Nisan 1920'de açıldı. 1927 yılından başlayarak bu kuruluş günü dünyada ilk kez Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. 1935 yılının 27 Mayıs günü bayramlarla ilgili kanunla resmiyet kazandı. 23 Nisan 1979'da iki TRT elemanı Tekin Özertem ve Canan Arısoy, TRT 23 Nisan Çocuk Şenliğini, uluslar arası bir şenlik olarak birçok ülkeden çocukların katılımıyla kutlanmaya başlamasını sağladılar. O günden bu yana her yıl daha yüksek bir katılımla bu şenlikler sürüyor. Birleşmiş Milletler de aynı yıl Dünya Çocuk Yılını ilan ederek destekte bulundu. Bu ilk yıl şenliğinin hazırlık çalışmalarına Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu üyesi olarak bende başkanımız Aziz Nesin tarafından görevlendirilmiştim. Çok keyifli ve yaratıcı bir çalışma yapıldı. O hazırlık toplantısında Yazarlar Sendikası'ndan geldiğim için bana okunacak bildirinin kaleme alınması görevi verildi. Böyle bir bildirinin "Barış ve kardeşlik" temasını içermesinin önemi üzerinde anlaştık. Ben de "Biz çocuğuz akılız/ güzelliğiz yarınız/ Dünyamızın yarınına/mutluluk müjdemiz var" diye başlayan bir metin kaleme aldım. Bu stadyumda bir çocuk tarafından okunduğu sırada alandaki bir dünya küresinin içinden çıkarılacak güvercinlerin barış adına uçurulmasını da kararlaştırdık. Bugün o ilk şenlik için Ankara'ya gelen çeşitli ülkelerden 5 bin kadar çocuk kendi ülkelerinde 40'lı 50'li yaşlarını yaşarlarken sanırım büyük çoğunluğuyla bu sorunlu dünyada "Barış ve kardeşlik" yolunda çalışmaktadır. Şenlik ondan sonraki yıllarda da aynı "Barış ve kardeşlik" teması üzerinde devam etti/devam ediyor. TÜİK bu yıl 23 Nisan bayramı öncesi "2012 yılında istatistiklerle çocuk" araştırmasının sonuçlarını yayınladı. Arkadaşımız Naki Bakır, bu çalışmanın bir özetini haber olarak kaleme aldı. Bu haberde ilk gözüme çarpan 2012 yılı nüfusumuz olan 75 milyon 627 binlik nüfusumuz içersinde 0-17 yaş çocuk- genç nüfusumuzun 22 milyon 692 bin olduğu. Bu toplam nüfusumuz içersinde yüzde 30 paya sahip olan genç nüfus 1927 yılındaki ilk nüfus sayımındaki 13 milyon 648 binlik toplam nüfusumuzdan yüzde 169 daha fazla. Haberde yıllara göre genç nüfusun toplam nüfus içinde azaldığını belirten rakamlarda var. 1935 yılında yüzde 35 olan çocuk ve genç nüfus oranı yüzde 30'lara gerilemesine karşın, gelişmiş ülkelere göre hala yüksek oranda. Bu nüfusun iyi eğitilmesi ve beceri kazandırılabilmesi sağlanırsa, gelişmemiz ve refahımız, yarınımız için önemli bir imkana sahip olacağımızı gösteriyor. 2023'te genç nüfusun yüzde 25'e 2050 yılında yüzde 19'a gerileneceği hesaplanıyor. Bu açıdan genç nüfusumuzun oranı büyük önem taşıyor. Haberde yer alan TÜİK verileri genç nüfusun eğitilmesi konusunda eksikliklerimiz olduğunu ortaya koyuyor. TÜİK verilerinine göre bir olumsuzluk da son dönemde oran olarak gerilemesine rağmen bebek ölümlerinin hala binde 11.6 seviyesinde olması. Dünya iş dünyası içersindeki en önemli sorunlardan biri çocuk işçi istihdamıdır. TÜİK verilerine göre 6-17 yaş grubundaki çocukların 5.9'unun çalışan nüfus içersinde yer aldığını öğreniyoruz. Bu istihdam edilen çocuk işçilerin çalışma koşulları ve sosyal güvence açısından birçok sorunları olduğunu biliyoruz. Bu alanda da iyileştirmelere ihtiyaç olduğuna tanığız. Dünyada çocukları için ilk kez bayram ihdas eden ülkemizin 23 Nisan gününü bir yandan dünya çocuklarının "Barış ve kardeşlik günü" olarak sürdürürken, bir yandan da ülkemiz çocuklarının durumunu ele alan ve iyileştirilmesi yolunda yapacaklarımızı/yaptıklarımızı ele alan bir gün hatta hafta olarak yaşamalıyız.
