Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 26 Nisan 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 Melis ALPHAN
 [email protected]

 4 Mayıs 2013



‘Bir anda bioterörist olduk’

“GDO’ya sıfır tolerans” politikasının destekçisiyim.


GDO lobisinin tüm ısrarlarına, sıkıştırmalarına, baskılarına rağmen bu politikadan taviz vermememiz gerektiği görüşündeyim.
En son Mersin Limanı’nda el konulan 23 ton pirinçten alınan numunelere İTÜ “GDO’ludur” raporu verdi malum.

*

Peki suçlu kim?
Şirketler art niyetli mi, yoksa kurban mı? Şirketlerin hepsi mi art niyetli, yoksa bazıları mı?
Devlet bu meselede tam olarak nerede duruyor?
Bu kez mikrofonu, haklarında dava açılan şirketlerden birinin yetkilisine uzatıyorum.
Kendisinin ve şirketinin isminin yayımlanmasını istemiyor.
Söz konusu pirinçleri nereden aldınız?
-Dünyanın her tarafından pirinç alıyoruz. Serbest bölgede ihracat pazarımızın istediği normlara uygun hale getiriyoruz, paketleyip geri gönderiyoruz. Bu pirinçleri Rusya’dan aldık, Mersin’e getirdik. Kırık oranı fazlaydı, onları ayırdık. Ayırdığımız 285 ton pirinci yem olarak içeri çekerken bu olay geldi başımıza.
Pirinçleri ithal ettiğiniz firma size GDO’lu pirinç kakalamış olabilir mi?
- Bütün ticaretlerimizde ihracatçımızdan “GDO yoktur” belgesini alıyoruz. Ama burada, yükleyici bizi aldatmış olabilir mi diye de düşündük.
O zaman pirinçlerin GDO’lu olduğunu kabul ediyorsunuz.
- Hayır. Pirinçlerin GDO’lu olmadığından kesinlikle eminiz.
Ama İTÜ’den pirinçlerin GDO’lu olduğuna dair rapor çıktı.
- İTÜ’nün laboratuvarı GDO konusunda akredite bir kuruluş değil. Tutukluluğumuzun kaldırılmasına sebebiyet veren de, akredite olmayan bir laboratuvardan bu sonuçların alınmasıdır. İTÜ’nün uzmanlığı su ve ağır metaller üzerine. Bu konuda İTÜ’ye gitmek, gözünüz ağrıdığında dahiliyeciye gitmek gibi.
Savcılık bilirkişi olarak niye İTÜ’yü atadı öyleyse?
- Biyogüvenlik Kanunu’nun en büyük eksikliği bu. Bu kadar teknik bir konuyu savcıya bırakamazsınız. “Ancak şu laboratuvarlarda bu işlemler yapılabilir” diye belirtmesi lazım. Savcı diyor ki, “Kendi güvendiğim insanlara götürür, oradan bu bilgileri alırım”. Ama güvendiği yer de akredite olmayan bir yer.
İTÜ’yü arayıp, “Bu raporu nasıl verdiniz?” diye sorduğumuzda, “Biz kurum olarak değil, savcılığın başvurusu üzerine, sadece bilirkişi olarak yaptık” diyor. Kurum olarak kendisini doğrudan işin dışına atıyor. İTÜ’ye ayrıca dava açacağız ama o sonraki mesele.
Ürünlerinizin GDO’lu olmadığından nasıl bu kadar eminsiniz?
- İsviçre ve Almanya’da akredite iki laboratuvara gönderdik. Bir tanesi Eurofins. Pirinçler temiz çıktı.
Peki ya akredite bir kuruluştan pirinçlerin GDO’lu olduğuna dair sonuç çıkarsa? Siz iyi niyetliyseniz ve üreticiniz de sizi kandırmadıysa... Bunun sorumlusu kim?
- Bu, hızlı büyümemizden dolayı bize yapılan bir oyun olabilir. Uluslararası şirketlerin Türkiye’de kendilerine yer açma çabası olabilir. İTÜ’ye gönderilen numunelerin içerisine kasten GDO’lu ürün katılmış olma ihtimali de yüksek. Piyasaya girmek isteyen birileri, rakiplerimiz, birçok kişi yapmış olabilir. Şüphelendiğimiz bir-iki firma var ama henüz ispatı mümkün olmadığı için kimseye bir şey söylemiyoruz.
Ama kendilerini de baltalamış olmazlar mı? Sonuçta genel anlamda pirinç tüketimi azaldı ülkede...
- 3 ay sonra unutulur.
Kamuoyunun tepkisinden dolayı –ve iyi ki de öyle- Türkiye’de GDO konusunda esneme olması çok zor. Bu işin ticaretini yapan biri olarak bu konuda ileriki zamanlarda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
- Hiçbir transit işimizi Türkiye’de yapmamayı düşünüyoruz. Fabrikalarımızın bir kısmını yurtdışına taşıyacağız. Bu kadar hassasiyetin olduğu yerde bizim iş yapmamız mümkün değil. Açıkça itiraf etmek de gerekir ki bize sahip çıkması gereken kurumlar yok ortada.
Bakanlar sözleriyle epey sahip çıktı ama.
- Son iki hafta içinde şirketimiz iflas noktasına geldi. Biz sendikasyon kredisine tabiyiz. 285 tonluk bir ürünle ilgili olarak iki yönetim kurulu üyemiz tutuklu yargılanmak üzere sevk edildi. Krediler kesildi. Şirket bir ayda yüzde 25 küçüldü. Bu konuda mağduruz ama bir anda bioterörist olduk.










http://www.hurriyet.com.tr/

Ekleme Tarihi
04.05.2013
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Melis ALPHAN ,bioterörist ,GDO,GMO
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız