Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 23 Nisan 2024 Salı
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Feleğin çemberinden geçmiş, enerji uzmanı dostum “Atom santralını bize yaptırmazlar abicim” dedi. Sonra da anlattı:

“Boşuna uğraşıp vakit kaybediyoruz. Türkiye Müslüman ülke. Dünyada atom santralı kuran ilk Müslüman ülke Pakistan, santraldan sonra hemen atom bombası yaptı. İkinci bir Müslüman ülke olarak İran atom santralı kurarken atom bombası işine girdi. Ortadoğu’nun kilit ülkesi Türkiye’ye atom santralı kurdururlarsa, Türkiye’nin de atom bombası yapmaya kalkmayacağı ne malum? İran ve Pakistan ile uğraşırlarken, hiç kimse bunlara ek olarak bir Türkiye sorunu yaratmayı istemez.”
Acaba dostumun değerlemesi ne ölçüde gerçekçi idi?
Rakamlara baktım. Dünyada 31 ülkede 439 adet atom santralı/nükleer enerji tesisi (NPP) var. Bu 31 ülkenin sadece ikisinin nüfus çoğunluğu Müslüman. Onlar da NPP kurar kurmaz atom bombası yapmaya kalkmış. Dünyada toplam elektrik üretiminin yüzde 17’si NPP’lerden elde ediliyor. Fransa ve Japonya’da NPP’lerden üretilen elektriğin toplamdaki payı yüzde 75’i aşmış. ABD’de 103 NPP var.
Biz 1968 yılından bu yana NPP (atom santralı) konusunu tartışıyoruz. Önceki hükümetler 4 defa NPP yatırımı için yola çıktı. Değişik nedenlerle yatırım yapılamadı.

Bir şey yapamadık
(1) 1968-1969 yıllarında ABD - İspanyol firmaları “yapılabilirlik” (fizibilite) çalışması yaptı. 400 MW’lik (fakir - doğal uranyum kullanımlı) santral önerdi.
(2) 1975-1976 yıllarında, Ecevit - Erbakan döneminde nükleer santral konusu gündeme geldi. Dış baskılarla konu rafa kaldırıldı.
(3) 1982-1985 yıllarında, Özal döneminde, yap - işlet - devret modeliyle nükleer santral yapılacaktı. Gene dış baskılarla vazgeçildi.
(4) 1998-2000 yıllarında, Ecevit - Yılmaz döneminde nükleer santral işi gündeme geldi. Almanların baskıları, 90 milyon dolarlık rüşvet iddialarıyla dosya kapatıldı.
AKP hükümetinin 24 Mart 2008’de açtığı ihalede 13 grup şartname aldı. 24 Eylül 2008 tarihinde tek bir grup teklif verdi. Teklif incelendi, pazarlık yapıldı. Kilovatsaat başına 21.16 cent’lik fiyat 15.35 cent’e indirildi. 20 Kasım 2009 tarihinde teklif beğenilmediğinden değil, ihale esastan iptal edildiğinden dosya kapandı.
AKP Hükümetinin “sil baştan” Akkuyu ve Sinop‘ta 2 NPP için ihale açmak için hazırlıklara başlayacağı belirtiliyor. Ama tekrarda yarar var “Boş yere ümitlenmeye gerek yok!”

Yapılacağı da yok
Fizik Mühendisleri Odası’ndan nükleer enerji uzmanı Adil Bünyan diyor ki; “Artan elektrik enerjisi talebinin, hidrolik (baraj) ve termik (kömür, doğalgaz, petrol) santrallarla karşılanmasının imkânsız olduğu görüldü.
Özellikle termik santralların hem pahalı, hem de çevreyi kirleten tesisler olduğu ortaya çıktı. Bu nedenle sanayileşmiş ülkeler 1950 yılından sonra nükleer enerjiye geçti. Nükleer teknoloji ve enerji alanında tekel oluşturuldu. 1960 yılından sonra bu tekel, nükleer teknolojinin Müslüman ülkelere verilmemesi için ciddi kararlar aldı.
Batılı ülkeler çevre kirliliği yapan kömür santrallarının yerine nükleer santrallar kurarken Doğu ülkelerinde termik santrallarının kurulmasını teşvik etti. Hidrolik santralları bile engelledi. Türkiye’nin hidrolik santrallarının yapımına değişik engeller çıkaran, kredi vermeyen Batı ülkeleri, termik santralları teşvik ediyor, kolaylıkla kredi sağlıyor.

 

 

Güngör Uras

http://www.milliyet.com.tr/

Ekleme Tarihi
23.11.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız