Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 06 Mayıs 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Çiğ sütün litresi bazı bölgelerde 1 liraya ulaşınca deyim yerindeyse kıyamet koptu. Süt sanayicileri, tüketici örgütleri bir yana bazı süt üreticileri bile fiyat artışından endişeli olduğunu açıkladı.

Artan çiğ süt fiyatının kontrol altına alınmasını, müdahale edilerek düşürülmesini isteyen çiftçi örgütleri, kooperatifler oldu. Sanki fiyatlar aşağı çekilse sorun hemen çözülecek. Fiyat artışının arkasındaki gerçekleri kimse görmek istemiyor.

Yaklaşık 5 yıl bir iki iniş çıkışın dışında adeta sabit kalan çiğ sütün fiyatı durup dururken mi arttı?

Fiyatı artıran etkenler nedir?

1- İki yıl üst üste (2007-2008) yaşanan kuraklığın da etkisi ile yem fiyatları yüzde 100 civarında arttı. Üretici bırakın para kazanmayı, süt parası ile yem alamaz duruma geldi. Aynı dönemde dışarıdan yasal veya kaçak yollardan giren süt tozunun etkisi ile piyasa çöktü. Çiğ sütün litresi bir dönem 40 kuruşa kadar düştü. Bunun sonucunda üretici ineğini satmak ve kesime göndermek zorunda kaldı. Biraz daha gücü olanlar, dayanabilenler hayvanını kesmedi. Fakat, hayvan varlığında ciddi bir azalma oldu.

2- Sektörün büyük sıkıntı içerisinde olduğu bu dönemde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı hayvancılık destekleme politikasında köklü bir değişiklik yaptı. Pek çok desteği kaldırdı. Kalan desteklerin miktarını azalttı. Hayvan başına ödeme sistemine geçti. 2008 desteklerinin ödendiği 2009 bütçesinde yüzde 10 kesinti yapıldı. Süt teşvik primi tamamen kaldırıldı. Tepkiler üzerine önce 4 kuruş olarak açıklandı sonra 3.6 kuruşa düşürüldü. Ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde desteklerin azaltılması süt üreticilerini daha da zora soktu. Hayvan kesimi hızlandı. Sadece süt inekleri değil, besicilik yapanlar da hayvanları kesime gönderdi. Pek çok besi işletmesi bu dönemde kapandı.

3- Geçen yıl Irak ve Ortadoğu pazarına yönelik canlı hayvan ve et ihracatının başlaması kırmızı et fiyatını artırdı. Et fiyatı artınca hayvanın değeri yükseldi. Daha önce ineğini 3 bin liraya satan üretici et fiyatının yükselmesi ile 5-6 bin liraya satmaya başladı. Sütten para kazanamayacağına inanan çiftçi "bir daha ineğimi bu fiyata satamam" diye düşünerek bulduğu cazip fiyatla inekleri satmaya, kesime göndermeye devam etti. Yani süt fiyatı düştü hayvanlar kesime gitti. Bu yetmedi, et fiyatı yükselince yine süt inekleri kesime gitti. Son verilere göre, 2007'nin ikinci yarısından bu yana kesilen süt ineğinin sayısı 300 binden fazla.

4- Bu kadar çok hayvan kesilince doğal olarak süt üretimi düştü. Süt üretimi düşünce fiyatı yükseldi. Sanayici yaptığı ihracat bağlantısını ve iç pazarda pazarını kaybetmemek amacıyla azalan sütü almak için rekabete girdi. Çiğ süt fiyatı geçen yıl Ocak'ta 60-65 kuruş iken bu yıl Ocak'ta 85 kuruşa bazı yerlerde 1 liranın üzerine çıktı.

Süt fiyatının yükselmesi yaşanan bu gelişmelerin sadece sonucudur. Nedenleri bir yana bırakarak ve sadece sonuca bakarak "süt fiyatı çok yükseldi düşürülmesi gerekir"  demek sorunu çözmez, daha da derinleştirir.

Bu aşamada süt fiyatına müdahale edilirse ve fiyat aşağı çekilirse ne olur?

Her şeyden önce geçen iki yıllık dönemde, tüm zorluklara göğüs gererek, zararına süt satarak ayakta kalmayı başaran pek çok işletme sahibi ineğini kesime göndermek zorunda kalır. Çiğ süt üretimi daha da düşer. Uzmanların yaptığı değerlendirmeye göre 2012 yılına kadar çiğ süt üretimi artırılamazsa Türkiye süt ithal etmek zorunda kalabilir.

Bu dönemde yapılacak en büyük hata, süt tozu ithalatına veya hayvan ithalatına kapıları açmak olur. Böyle bir girişim işletmelerin kapanmasını hızlandırır. Türkiye, süt ve süt ürünlerinde tamamen dışa bağımlı hale gelir.

O zaman ne yapılmalı?

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2002'den 2007'ye kadar olan dönemde hayvancılıkta önemli adımlar attı. Destekleri istikrarlı bir şekilde artırdı. Bunun sonucunda pek çok yeni yatırım yapıldı. Mevcut işletmeler büyüdü. Bakanlık verilerine göre süt üretimi 8 milyon tondan 12 milyon tona çıktı. Her şey yolunda giderken bakanlığın politika değişikliği, hayvan başına destek sistemi bu istikrarı bozdu. Bakanlık acil olarak bu yanlıştan dönmeli.

Süt teşvik primini, yem desteklerini ve diğer hayvancılık desteklerini artırmalı. Hem üreticiyi hem de sanayiciyi koruyan bu sistemi en az 5 yıl süreyle uygulayacağını ilan etmeli.

Böyle bir istikrarı sağlayabilirse, çiğ süt fiyatını 1 lira seviyesinde tutulabilirse işletmeler kredi borçlarını öder ve bir iki yıl içinde yeni yatırım yaparak süt üretimini artırabilir. Çözüm üretim artışında ve üretimin sürdürülebilir olmasındadır. İthalatın çözüm olmadığı binlerce kez denendi ve görüldü.

Bütün bu gelişmeler yaşanırken, süt fonundan yoksun, piyasa düzenleme yetkisi olmayan Ulusal Süt Konseyi'nin bu haliyle sektöre bir yarar sağlamadığı bir kez daha kanıtlanmış oldu.

 

Ali Ekber YILDIRIM

http://www.dunyagazetesi.com.tr/

Ekleme Tarihi
12.01.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız