Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 05 Mayıs 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

İki hafta önce, bu köşede İstanbul Umum Emlak Komisyoncuları Odası İkinci Başkanı Nizamettin Aşa'nın emlak sektöründe son yaşananlarla ilgili görüş ve önerilerine yer vermiştik. Bu hafta ise kasapların sorunlarını ve sektörde yaşananları ele almak üzere Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ'ın görüş ve önerilerini sizlerle paylaşacağım.

Görüş ve önerilere geçmeden önce önemli bir hususun altını çizmekte fayda görüyorum. Esnaf Odalarının ve bu odaların bağlı bulunduğu federasyonların, esnafların haklarının aranması, sektöre belirli standartların getirilmesi, tüketici ve esnafların korunması, geliştirilmesi için bir takım yasal düzenlemelerin yapılmasına zemin hazırlamak gibi çok önemli işlevleri vardır. Saymaya çalıştığımız görevler, özellikle esnaf federasyonlarının varlığı söz konusu olduğunda hakkıyla yerine getirilebilir. Maalesef ki bir takım sebepler ve kanuni engellerden dolayı farklı mesleki alanlarda faaliyet gösteren her esnaf teşkilatının bir federasyonu yok. Son çıkan yasayla bırakın federasyon oluşturmayı esnaf odası oluşturmak bile zorlaştırıldı. Eski yasaya göre (507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu) bir ilde meslek odası kurulabilmesi için 200 üye, federasyon kurulabilmesi için de 50 ilde meslek odasının bulunması yetiyordu. 07.06.2005'te kabul edilen yasaya göre ise (5362 nolu Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu) bir ilde meslek odasının kurulabilmesi için en az 500 üye, federasyonun kurulması için de 40 ilde meslek odasının bulunması gerekiyor. Bunu niye mi anlatıyorum? Kasaplar, federasyon olamasaydı ve bu meslek yapılanması sadece oda nezdinde faaliyet gösterseydi acaba tüketici ve esnaflar için kritik öneme sahip olan yasalar çıkar mıydı? Muhtemelen çıkmazdı, çıkamazdı.

Haksız rekabet, kasap kapattırıyor

Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, federasyon kurulduktan sonra esnaf ve tüketiciler lehine hızlı sonuçlar almaya başladıklarının altını çizerken şunları söyledi; "Uzun yıllardır halkımızın sağlığını tehdit eden hazır kıyma satışının durdurulması süreci, federasyon kimliğinin bize sağladığı en büyük kazançlardan biridir. Bu kimlikle beraber sistemli, planlı ve kararlı çalışmamızın da etkili olduğunu söyleyebilirim. Elimizde bu mücadele araçları olmasaydı özellikle uluslar arası kökenli dev perakende zincirleriyle nasıl baş edebilirdik. Senelerce halkımızı bu konuda uyarmaya çalıştık. Dökme veya hazır kıymanın zararlarını her fırsatta kamuoyu ile paylaştık. Başlarda pek fazla ilerleyemedik. Ama ilerleyen zamanlarda mücadelemiz meyvesini vermeye başladı. Önce federasyonumuzun kurulması arkasından da kamuoyu desteği ile hazır kıyma satışını engellemeyi başardık. Ayrıca kasaplarımızın ürünlerini yasal anlamda teşir etme hakkı yoktu. Büyük marketler istedikleri gibi ürünlerini teşhir ediyor ve ucuz fiyata et sunuyordu. Bunun da önüne geçmeyi başardık. Gerçekte eti, belirli bir fiyatın altında sunma şansınız pek yok gibidir. Piyasa fiyatı hemen hemen her yerde geçerlidir. Fakat büyük zincirler, ucuza sattıkları ürünleri diğer ürünlerle telafi ettikleri için bu noktada pek fazla sıkıntı yaşamamaktadırlar. Bu durum da haksız rekabete neden olmaktadır. Biz bunun faturasını geçmişte fazlasıyla ödedik bir daha da ödemek istemiyoruz. 10 sene öncesine kadar İstanbul'da 5000'e yakın kasap varken haksız rekabetten dolayı bugün bu sayı 600'ler civarında. Keza Ankara'da da o dönemlerde 1000'den fazla kasap varken bu rakam bugünlerde 300 seviyelerine inmiş durumda. Federasyonumuza bağlı Türkiye genelinde 15 bin'e yakın kasabımız mevcut. Bu rakamı korumaya çalışıyoruz. İşsizlik var deniliyor, nasıl istihdam oluşturulabilir deniliyor diğer taraftan esnafı ayakta tutacak önlemler geciktiriliyor. Bugün işsizliğin nedenlerinden birini, esnafların bir takım sebeplerden dolayı işlerini kaybetmesinde arayabiliriz diye düşünüyorum."

Tüketici 20 TL'nin altında satılan etten şüphelenmeli

Kaçak et konusuna da değinen Yalçındağ, bu konunun çok fazla abartıldığını, kasaplar arasında söylenti biçiminde yayılan oranların gerçeği hiçbir şekilde yansıtmadığını ifade etti. Yalçındağ ayrıca piyasada geçerli olan fiyat seviyesine de değinerek şunları söyledi: " Kilosu 20 TL'nin altında et satılmasını pek mümkün görmüyorum. Kaçak etin olmadığı ithal etin de yasak olduğu bir ortamda fiyat seviyeleri bu düzeydedir. Bu şartlar altında kilosu 15-16 TL'ye satılan etten vatandaşın kesinlikle şüphe etmesi gerekmektedir. Malumunuz bizim ülke genelinde her noktayı denetlememiz mümkün değil. Vatandaşlarımızın da bu gibi durumlarda bize yardımcı olmaları gerekmektedir. Vatandaşlarımızı bu konuda teşvik etmek amacıyla da ALO 174 Gıda Güvenliği Hattı oluşturduk. Bu hat sayesinde tüketicilerimizden gelen her türlü ihbarı sıcağı sıcağına değerlendiriyoruz."

Bir araştırmacı-yazar olarak bu noktada önemli bir hususa değinmeden geçemeyeceğim. Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, yukarıdaki açıklamasında kilosu 20 TL'ye et satılmasının mümkün olmadığının altını çizdi. Peki et fiyatlarının tüketicilerin alım gücü oranında düşürülmesi acaba mümkün değil mi? Bu konuda İstanbul Kasaplar Odası Başkanı Bilgin Şahin'in bizimle paylaştığı önemli bir tespit var. Şahin'e göre bundan 15-20 sene önce 55 milyon insanımız için 80 milyon büyük ve küçükbaş hayvan tedariki söz konusu iken bugün 75-80 milyon insanımız için 28 milyon büyük ve küçükbaş hayvan tedariki söz konusu. Hal böyle olunca da kaçınılmaz olarak fiyatlar belli bir seviyenin altına inemiyor. Fazlı Yalçındağ da fiyatlardaki yüksekliğin sebebini üretim azlığına bağladı ve üretimin arttırılması adına hayvancılığın geliştirilmesi, iyileştirilmesi kapsamında sığırcılık / koyuncuk ile ilgili iki ayrı detay çalışmayı üst kurumlara ilettiğini ifade etti. 

Ticaret odası ile meslek odası arasında "Ustalık Belgesi" kaosu var

Fazlı Yalçındağ son olarak da kendisini ve federasyonu zor durumda bırakan ustalık belgesine ilişkin bir sorunu gündeme getirdi ve ilave etti: "Et satan bir firma dilerse meslek odası yerine ticaret odalarına da kayıt yaptırabiliyor. Bu kayıt sırasında meslek odaları ustalık belgesi ararken ticaret odaları böyle bir belge talep etmiyor. Bu durum, esnaflık kurumunun itibarını zedelerken aynı zamanda kaliteyi düşürüyor ve tüketici memnuniyetine de zarar veriyor.  Bunun böyle olduğunu bizi idare edenlerin hepsi biliyor fakat buna rağmen bu konuda hiçbir şey yapılmıyor. Bir firma, kayıt aşamasında ticaret odasını seçerken belli bir bilinçle davranmıyor. Genelde aidatlardan kaçmak için bu girişimde bulunuluyor. Fakat işletmeler yağmurdan kaçarken doluya yakalanıyorlar. Çünkü ticaret odalarının munzam aidatları pek hesaba katılmıyor. Ayrıca ticaret odalarına bir kere kayıt olduktan sonra çıkış pek de kolay olmamaktadır."

 

 

Ufuk GERGERLİOĞLU

http://www.dunyagazetesi.com.tr/

Ekleme Tarihi
08.02.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız