Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 02 Mayıs 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

İnsanoğlu her şeye alışıyor dostlar.  Hele bizim gibi tepkisi az olan toplumlarda “hep öyle olurmuş” gibi davranmaya başlıyor, kanıksıyor, önemsizleştirilmeye çalışılan bir sürü toplumsal değeri yavaş yavaş terk ediyor.  Son bir yılda yaşadıklarımızın sanırım birçoğunu unuttuk veya unutma evresine girdik.  Gelin kolay parayı fazla sevenlerin, kendilerine “CEO” adını yakıştırıp farklılaşmaya, çikolatalı pastadan her ne pahasına olur ise olsun en büyük dilimi yemeğe çalışanların çıkarttığı krizin bir yıl sonrasında olan bitenden küçük bir envanter hazırlamaya çalışalım. 

Geçen yıldan işini kaybetmiş ve bu ara daha da kaybedecek insan sayısı dünyada elli milyonun üstünde hesaplanıyor.  Bunun, hesabı yapılabilmiş bir milyonu aşkın bölümü bizde.  Bunlar kayıtlı olanlardan çıkan bilgi, bir de kayıtsız çalışanları eklediğinizde gerçek rakam kim bilir ne kadar.  İşini kaybetmenin ne demek olduğunu sanırım en iyi anlayanlar işini kaybetmiş olanlar ve aileleri.  Hele yaşı kırkın üstünde ise yeni iş bulma ihtimali bizim ülkemizde yok denecek kadar az.  Büyük bir grup insanın, “krizi çıkartan aynı sinekten beş, beş yetmez on defa yağ çıkartalım diyen bankacılardır ve asılmaları gerekir” görüşü hala geçerliliğini korur iken, devletler paraları basıp kurtarıcı olsunlar diye yine bankalara verdiklerinde, bizim tanımlamamız ile garip gurebaya pek bir şey düşmedi.  Kimine göre yedi, kimine göre dokuz, kimine göre on bir trilyon dolar (artık hangi rakam hoşunuza gider ise ona inanın) basıldı bu dönemde ama henüz derde deva da olamadı.   

Krizden yaşamsal olarak fazla etkilenmeyenler bu yıl da “Davos” denen kasabada toplandılar.  Toplantıyı hazırlayanlara faydası  kesin de insanlık âlemine katkısı nedir tartışılır denir iken, kendinden menkul CEO’lar büyüklük gösterip limuzin kiralama alışkanlıklarından vazgeçip otobüse bindiler.  Böylelikle gaz salıvermeyi azaltıp dünyaya faydaları olduğuna inanıp rahatlamışlar.  Biz dedikodulara kulak tıkayıp kendi derdimize bakalım.  İşsiz sayımız            iş arayan aramayan 6,5 milyona yükseldi.  Hesabı da bir hoş yapılıyor; 72 milyon nüfustan çocukları, yaşlıları, talebeleri, çalışmaz kadınları düşün geriye 23,5 milyon insan kalır deniyor. Bunun 10 milyonu kayıtlı çalışan geriye kaldı on üç buçuk.  Yedi milyonu çiftçi yani işi var, onları da düşün deniyor, kaldı altı buçuk.  Bu altı buçuğun üç milyonu zaten iş filan aramıyor, halinden bezmiş oturuyor,  o zaman gerçek işsiz sayısı 3,5 milyondur deyip bunu da istatistiki veri olarak kabul edip hep birlikte rahatlıyoruz.  Bu arada üniversite eğitimi diye genelde hiçbir şey öğretmeden mezun ettiğimiz gençlerimizin yakın bir gelecekte iş bulma şansları da yok, binlerce iş yeri açılmamak üzere kapandı.  Ekonomimiz, kriz bizi teğet geçmiş iken dünyada en çok daralan ekonomilerden biri oldu.  Son zamanlarda Tekel işçilerinin direnişi milletin gözünü biraz açar bir etki yaptı ise de sonuçlarını bekleyip göreceğiz.   

Yunanistan battı deniyor, biz ise her şeyimizi yok parasına satarak, iflas etmiş Osmanlı paşasına döndük, elde avuçta, iki köprü, birkaç baraj kaldı onları da hayırlısı ile satıp paralarını yandaşlarımız ile yiyeceğiz.  Para birimi olarak Euro’nun geleceğini tartışıyor AB’li dostlar, Yunanistan’ın ardından Portekiz, İspanya, İtalya zorda.  Üç beş sene içinde bu Euro ne olacak, zaten “AB’nin anayasası da kabul edilmedi, bir de dandik başkan seçtiler adı ne bilen yok” söylemleri artıyor.  Biz yaşayabilmek için kendi kişisel paramızı basıyoruz.  Vadeli çek yazıp duruyoruz.  Ama sonuç vahim,  bir yılda iki milyonu karşılıksız çıktı. İlginç bir değerlendirme de bir yılda altı buçuk milyon abonenin parasını ödemediği için elektriğinin kesilmesi.  Ülkenin nüfusu yeni açıklandı 72,5 milyon.  Aile ortalaması ile yaklaşık 15 milyon hane, fazla fazla üç milyon da iş yeri ekle, kaçaklar dahil on sekiz milyon abone eder.  Yani üçte biri kullandığı elektriğin parasını ödeyememiş.  Halimizi iyi anlatıyor değil mi?  Umudumuz yine Obama; Amerika’da yeni işler yapılacak, onların işsizliği azalacak, nasıl olacak bilmiyorum ama biz kurtulacağız.  Borsa yorumunu yapanlar her sabah bunu söyleyip duruyor papağan gibi.  

Küreselleşelim derken, kendi mallarımızın işçisi olduk dostlar.  Belki ders alır çoluk çocuğa nasihat ederiz; “gözünüzü açın bizim yaptığımız abukluklara inanmayın, gaza gelmeyin” deriz. 

Kalın sağlıcakla.  Haftaya “Türkiye’nin Geleceği; Mesleki Eğitim”.

Referans

Ekleme Tarihi
08.02.2010
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız