Davos'ta dünya kapitalizminin ve ülke liderlerinin yıllık toplantılarda buluştuğu, yeniliklerden söz edildiği, yaratıcılıkların ortaya konduğu, gelecek trendlerinin çizildiği toplantılar yapılırdı. Küresel krizin ardından bu yıl yapılan toplantı ile ilgili ilk haberler karamsarlık ve özeleştirinin hakim olduğu bir Davos yılının başladığını gösteriyor.

İsviçre'nin şirin dağ kasabası Davos'ta yıllardır düzenlenen Dünya Ekonomik Formu dünyanın önde gelen siyasi ve ekonomi liderlerinin katılmasıyla, yeniliklerin, yaratıcılıkların ortaya konduğu, açıklandığı toplantılar olma özelliğini taşırdı. Son yıllarda buna kültür, sanat, bilim, sağlık ve çevre alanlarının yaratıcıları da katılmaya başlamıştı. Davos bu haliyle yeniliklerin gelişmenin trendlerinin ortaya konduğu bir forumdu. Ancak, dün başlayan toplantı ile ilgili haberler, bu yıl Davos'a hakim olan havanın karamsarlık ve özeleştiri olduğunu gösteriyor. 41 devlet başkanının ve binlerce işadamının katıldığı bu yılki toplantıya hakim olan hava bu…

Buna karşılık 9 yıl önce Brezilya'da Porto Alegre'de ilki gerçekleştirilen ve bu yıl Brezilya'nın Belem şehrinde 50 bin kişinin katılımı beklenen 6 gün sürecek "alternatif Davos" diye de nitelenen "Dünya Sosyal Forumu" ise "Başka bir dünya mümkün" sloganıyla adeta bir festival havasında gerçekleşeceğe benziyor.

Bilindiği gibi Porto Alegre forumu sosyalistlerin, çevrecilerin, anarşistlerin, aktivistlerin, sendikacıların ve bazı Latin Amerikalı liderlerin katılımıyla adeta bir "dünyanın vicdanı" olarak yola çıkmış ve çevre sorunlarına ağırlık veren, temiz enerjiyi savunan, sınırlandırılmış sürdürülebilirliği öneren, daha çok kazanç ve daha çok büyüme yönündeki hırsın sınırlandırılmasını isteyen, dünya nimetlerinin bölüşümünde mümkün olduğunca adalet talep eden bir özellik taşıyordu. O nedenle bu yılki toplantılar küresel kriz nedeniyle kendilerini haklı gördükleri bir ortam içersinde yapılıyor.

Davos toplantısını "özeleştiri" ağırlıklı gösteren çalışmalardan biri PricewaterhouseCoopers'ın 2003 yılından bu yana yaptığı CEO araştırmasının bu yılki sonuçlarında ortaya çıkıyor.

Geçen yılki araştırmada CEO'ların yüzde 50'si bir yıl içinde firmaları açısından gelir artışı beklerlerken, bu yıl bu oran yüzde 21'e gerilemiş durumda. Araştırmaya katılanlardan sadece 5'te 1'i yaşanan yıldan umut beslerlerken, 3 tanesinden 1'i üç yıl içerisinde büyüme konusunda emin gözüküyor.

CEO'ların yüzde 85'i gelişmiş ekonomilerdeki durgunluktan kaygı duyduklarını belirtmekten geri durmuyor. Yüzde 70'i kendi firmalarının kredi krizinden olumsuz etkilendiğini kabulleniyor. Yüzde 70'i yatırım planlarını ertelediklerini belirtiyor. CEO'lar krizden en çok bankacılık, altyapı, inşaat, eğlence ve otomotiv sektörlerinin olumsuz etkileneceğini düşündüklerini açıklıyorlar.

Bütün bu olumsuz değerlendirmelere karşın CEO'lar sorunların çözümü için öneriler ortaya koyarlarken hükümetlerle işbirliğinin gerekliğini, böylece mevzuat engelinin aşılmasının yollarının açılacağını, nitelikli işgücü oluşumunun sağlanabileceğini düşünüyorlar. Kendilerinin de verimlilik için enerji maliyetlerinin azaltılması çalışması yapılmasına yardımcı olmalarının gerekliliği üzerinde dururken bu alanda yeni kaynak arayışının önemini vurguluyorlar. Gençler için kariyer planlarının öneminin altını çiziyorlar. CEO'ların yüzde 75'i yeni ürün ve hizmet geliştirerek, faaliyetlerinde değişiklik yaparak ileriye dönük hazırlık içinde olduklarını söylüyor. Yüzde 50'si ise bu değişikliklerin bir yıl içinde kâr getireceğine inandıklarını beyan ediyor.

Davos, dün açılırken gelen haberlere göre bizim gördüğümüz manzara karamsarlık ve özeleştiri ağırlıklıydı.

Osman Arolat

dunyagazetesi.com.tr