Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 16 Mayıs 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Türkiye nüfusu 50 milyonken küçük, büyükbaş hayvan varlığı bugünün iki misliydi. İnek sayısı 12 milyondan iki milyona düştü. Geliştik, küreselleştik derken inekler, koyunlar yok oldu.
 
Ülkemiz, hep anlatılırdı ki beslenmede dünyada kendine yeten yedi ülkeden biridir. Diğer altısını söyleyen hiç olmadı. Kim bilir belki de değildi ama hep aynı şeyleri tekrar ederek bizleri şartlandırdılar. Bugün Arjantin'den, Amerika'dan gelen kurufasulyeler olmasa milli yemeği zor yer hale geldik. Eskinin Anadolu'da gezen fasulye ağalarının artık esamesi okunmuyor. Öyle bir düzen ki fasulye kahvesinde aynı anda en fazla sandalyeye oturan en ağa idi. "Bu ne demek" derseniz tarife çalışayım; aynı anda en az üç sandalye işgal etmelisiniz ki itibarınız artsın. Birine oturuyorsun, bir diğerine ayağını dayıyor, üçüncüsüne şöyle bir sağ kolun ile yaslanıyorsun. Fasulye ithalatı başladı, ağalık da kalmadı fasulye de. Darısı ineklerin başına.
 
Yem bitkileri yetiştirilemiyor
Fasulyeden başladık ama esas yazı konusu süt ve kırmızı et. Bu et işi öyle bir iş ki sizin kursağınıza girmeden yetiştiricisi, cambazı, celebi, komisyoncusu, kesicisi, toptancısı, perakendecisi hepsi rızkını alıyor. Türkiye nüfusu 50 milyonken küçük, büyükbaş hayvan varlığı bugünün iki misliydi. İnek sayısı 12 milyondan iki milyona düştü, olmayan koyunlardan hiç söz eden yok. Akıllarına gelince bir gün koyunlar için de ağlarlar. Geliştik, küreselleştik derken inekler, koyunlar yok oldu. Terör de cabası, Doğu'da, Güneydoğu'da hayvancılığı bitirdi.
Aslında bizim mevcut iktidarın hazırladığı 2013 yılını da içine alan hayvancılık politikamız var. Hedefler koymuş hayvancılığımızı yönetenler. Süt ne kadar olacak, kırmızı et ne kadar üretilecek, kişi başına süt, et tüketimi ne olacak bir güzel alt alta yazmışız, güzel plan olmuş ama bugün halimiz ortada.
Topraklar boş ama inek besleyecek yem bitkilerini yetiştiremiyoruz. Bitkilerden vazgeçtim, hayvanların ot ihtiyacını karşılayamıyor, fahiş yem fiyatları ile baş edemeyip süt veren inekleri, süt danalarını, düvelerini kesip yiyoruz. Bugün kızdığımız, gazete haberlerine göre de toplumca sevmediğimiz ama turist olup gelsinler diye peşinden koştuğumuz Batı'da bir kilo genç hayvan eti 5-6 euro iken, biz 560 lira asgari ücret ile kilosu otuz liradan et yeme gayreti içindeyiz. Hayvan yetiştirmek, sayılarını çoğaltmak, bir ülkenin insanlarının doğru beslenmesini sağlamak gerçekten çözümü bu kadar güç bir problem midir?
Beş yıl önce 11 milyon ton olduğu ifade edilen çiğ süt üretiminin bu yıl 8-9 milyon ton arasında olacağı söyleniyor ise bu nasıl bir gelişmedir? 2013 yılı için konmuş olan 23 milyon ton süt üretimi hedefi nasıl gerçekleştirilecek, kırmızı et tüketiminin kişi başına % 60 oranında artırılacağı söylenerek hedefe bu fiyatlarla varmak mümkün olacak mı?
Ülke nüfusu devamlı artıyor, süt, et üretimi devamlı geriliyor, Anadolu'da şaka yollu gerçeği anlatıyorlar: Çocuklara gösterilecek eşek kalmadı.
 
Kurumlaşma güçlendirilmeli
Hayvancılıkta kooperatifleşmeyi destekleyerek, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da piyasayı düzenleyecek, üreticiye güvence olacak kurumlaşmanın yeniden güçlendirilmesi şart, ancak geçmişin hatalarını yapmadan. İyi hatırlarım, bir dönemde kapatılan, malları, arazileri yok pahasına satılan Et ve Balık Kurumu ‘Sütlü İnegöl Köfte' yaparak gazetelere ilanlar vermişti. Köfteyi, sütlü, sütsüz, insanlarımız istediği gibi yapabilir ama toplumun çok önemli besini et ve süt için ülkeyi yönetenlerin gerçekçi politikalarının olması ve bunların da içine siyaset karıştırılmadan uygulanması gerek. "Ben halkıma otuz liradan et yedirtmem arkadaş" deyip aynı halka dünyanın en pahalı benzinini satmak pek gerçekçi olmuyor.
Türkiye'nin ihtiyacı; kişilere bağlı olmayan, tutarlı planlar ve politikalarla hayvancılığımızı geliştirmek. Yoksa onun bunun sütten kesilmiş kilosu iki buçuk dolara, kedi köpek maması yapmak için satılan kart ineklerini ithal edelim mi, etmeyelim mi tartışmalarıyla bir yere varmak biliyorum ki mümkün değil.

 

Bülent Ünal

http://www.referansgazetesi.com/

Ekleme Tarihi
08.05.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız