Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Petrol ve doğalgaz fakiri olan ülkemizde refahı artırıcı çok önemli bir alanın tarım olabileceği üzerinde duranların sayısı her geçen gün artıyor.

Köylüler olarak babadan atadan kalma "Geçimlik" değil, çiftçileşmiş, standart taşıyan, ölçeği uygun, iç ve dış pazarın talebine uygun istikrarlı ve sürdürülebilir üretim modelleri hayata geçirilirse, tarım alanında önümüzde büyük fırsatlar olduğu görülüyor. Özellikle AB ülkelerinde tarım sübvasiyonlarının azalmakta olması ve tarımdan uzaklaşan nüfusun artması, bu alanda bizim için önemli fırsatlar yaratıyor.

Tarımsal alanda yeni yatırımlara girişmiş vakıf yönetiminde bulunan dostum Maliye eski Bakanı Zekeriya Temizel ile Söke'de ovanın bir köşesinde kurulmuş fabrikadaki odasında konuşurken, "Bak bu ülke önümüzdeki dönemde tarım ve enerji sayesinde insanımızın refahını hızla artırabilir. Şu Söke ovasında şu önde gördüğün çakırdikenleri dahil bütün tarımsal varlığıyla bir hazine. Anadolu'da 'Kurbanın nefesi dışında her şeyinden yararlanmak gerekir' sözü vardır. Ben, bunu 'Bitkinin kökünden yaprağına her şeyinden yararlanmak gerekir' diye değiştirdim. Vakıf olarak bizim yaptığımız çalışmalar da bunu ispatlıyor" dedi. Temizel'in ve arkadaşlarının çalışmalarını daha sonraki bir haberde ele alacağız.

Şimdi, Meyve suyu sanayicileriyle yaptığımız toplantılarda onların "sürdürülebilir meyvecilik talepleri" ile denk düştüğü için yazıma Temizel'in sözleriyle girdim. Türkiye'de şimdi birçok insan ülkenin değerlendirilemeyen, daha doğru söyleyişle eksik değerlendirilen tarımsal varlıklarının ele alınıp, geliştirilmesinin yaratacağı katma değer üzerinde duruyor. Bu konuda yapılabilecek çok şey olduğunu belirtiyor. Önceki gün Sakarya İş'le buluşmalar toplantısında da bunun bir başka örneğine Sakarya TSO Başkanı Akgün Altuğ değindi. Aytuğ, "Kentimizdeki belediyeler dahi 5-6 yıl öncesine kadar dış mekan süs bitkisi ithal ediyorlardı. Şimdi Sapanca bölgesinde 400 üreticimiz 14 bin dönümde süs bitkisi yetiştiriyorlar. Bu yılın ilk 5 ayında 3 milyon dolarlık ihracat yaptılar. Bu Pazar ülkemizde 260 milyon dolarlık, Avrupa'da 6 milyar dolarlık. Çok önemli imkan yaratılabilir" diyerek bu alandaki önemli imkanı ortaya koydu.

MEYED yöneticileriyle önce, üreticilere, sonra sanayicilerle, adından da Tarım Bakanlığı temsilcileriyle üç ortak akı toplantısı yaptık. Bunlardan sanayicilerle yaptığımız toplantının haberi bugün gazetemizde yer alıyor.

Meyve suyu sektörü açıkladıklarına göre, her yıl yüzde 20 dolayında büyüyor. 2000 yılında kişi başına 4 litre tüketim varken bugün 11-11.5 litreye yükselmiş durumda. Önümüzdeki 5 yılda iç tüketimin 20 litreyi aşarak iki katına çıkabileceğini düşünüyorlar. Bunun yanı sıra AB'de tarıma sübvansiyonların eskisi gibi olmaması nedeniyle, ortak tarım bütçelerinin gerilemesi Türkiye meyve suyu ihracatının hızla artabileceğini gösteriyor. MEYED Başkanı Alaaddin Güç, bu konuyu değerlendirirken, "Türkiye'nin önüne ihracat potansiyeli çıkıyor. Böyle bakınca hazır lokma. Ama geriye dönüp, kendi içimize, kendi kaynaklarımıza baktığımızda o hazır lokmayı yutacak potansiyeli göremiyoruz. Ama böyle bir talep kesinlikle var, oluşacak. İkisini birleştirdiğimiz vakit, bizim meyvecilik konusunda çok önemli sürdürülebilir bir gelişmeye ihtiyacımız olduğu ortaya çıkıyor" diyor.

Meyve üretimi konusunda yaptığımız toplantılarda görüyoruz ki, meyve bahçeleri yeterli ölçeğin çok altında ve giderek mirasla daha da bölünüyor. Tarımın hemen her alanında olduğu gibi bu alanda da geçimlik üretim yapılıyor. Kümelenme, ortak üretim ve pazarlama için kamu katkısı, doğru ürüne doğru alan seçimi söz konusu olmuyor. Kamu elindeki ölçek ekonomisine dayalı üretim yapılabilecek araziler uzun süreli kiralama ile yatırımcılara tahsis edilemiyor. Bunların sonucunda uygun ölçekli sürdürülebilir meyvecilik üretimi ortaya çıkamadığı için meyve suyu sektöründe hem iç Pazar büyümesi, hem AB'ye ihraç alanında büyük imkan göre kuruluşlar, işleyecek ürün bulma imkanı görmedikleri için önemli yatırımlara girmiyor, frene basıyor, olanla yetiniyorlar.

Türkiye'de kamu- özel sektör işbirliğiyle bu alanda iç ve dış piyasadaki gelişme trenleri saptanarak, sürdürülebilir ve istikrarlı üretim için yeni projeler bir an önce ortaya konulmalıdır. Meyvecilik ve meyve suyundaki bu çalışmanın benzeri bütün tarımsal varlığımız için ele alınmalıdır. AB'de ciddi tarımda gerileme yaşanırken bunun yarattığı imkandan yararlanarak tarımsal katma değerimiz hızla artırılmalıdır.

 

Osman Arolat

http://www.dunyagazetesi.com.tr/

Ekleme Tarihi
15.07.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız