Ekonomi yönetimi ve Başbakan bir yandan yeterli önlemleri aldıklarını açıklıyorlar, bir yandan da IMF anlaşmasının gecikmesine "Kabul edilmez bazı isteklerin" neden olduğunu söylüyorlar. İş dünyamızın ve IMF'nin açıklamalarında ise yeterli önlem alınmadığı konusu sık sık tekrarlanıyor. IMF anlaşmasında ise anlaşmayı geciktiren unsurların net ortaya konulması isteniyor. Ya hükümetin önemleri gerçekten yeterli değil, ya da alınan önlemler, getirdiği sonuçlarla, hayata geçen yanlarıyla anlatılamıyor…
Başbakan ve ekonomiden sorumlu bakanların açıklamaları "Türkiye'nin kriz döneminde yeterli önlem almadığı, talebi canlandıracak, ekonomiyi destekleyecek unsurlar yok" yolundaki yerli işadamları ve yabancılardan gelen eleştirileri haksız bularak, önemli önlemler aldıklarını açıklıyorlar. Ayrıca, IMF ile anlaşma yapılamamasını da IMF'den gelen bazı önerilerin "Kabul edilemez" olmasına bağlıyorlar.
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek de dün YASED'in "Fırsatlar ülkesi Türkiye-Yatırımlar için güvenli liman " toplantısında aldıkları önlemlerden ve IMF anlaşmasının gecikme sebebinden bahsetti.
Şimşek, "Türkiye tedbir almadı yaklaşımı gerçekten büyük haksızlık olur. Biz, bankacılık sektörümüze destek olalım, onlar reel sektöre destek olsunlar, şeklinde inisiyatif aldık adım attık.(...) 2009'un önemli birtakım sendikasyon ve seküritizasyon gibi yükümlülüklerini dikkate alarak bankalara, Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinden 10.8 milyar dolarlık bir imkanı sağladıklarını bunun maliyetini aşağıya çektiklerini ve vadelerini uzattıklarını" söyledi. Ayrıca, "Gerek Eximbank sermayesinin artırılması gerekse Hazine garantileri ile ek imkanların yaratılması gibi birçok adım attık" dedi.
IMF konusuna değinirken ise "Yarardan çok zarar verecek bir takım adımlar atmak, taahhütler vermek istemiyoruz" dedikten sonra, IMF'nin Macaristan''dan kurumlar vergisinde 4 puan artırma ve kurumlar vergisinin artırılması istekleriyle anlaşmaya gittiğini açıkladı. Fakat bizden talebin ne olduğu konusuna açıklık getirmedi. Şimşek, bir süre önce de G-20 ülkelerinden hiç birinin IMF ile anlaşma talebinde bulunmadığını belirtmişti.
Dün gazetemiz manşetinde de yer aldığı gibi Türk iş dünyasının temsilcileri alınmasını bekledikleri birçok önlemi ortaya koyuyorlar ve kapsamlı bir paketin uygulanmasını istiyorlar. Yani ekonomi yönetiminin açıklamalarının aksine krize karşı yeterli önlem alınmadığı yolunda düşüncelerini ortaya koyuyorlar. Yer yer de 5084 sayılı Teşvik Yasası'nda süre uzatılsın, enerji fiyatlarında indim sürsün, İşsizlik Fonu'ndaki para kullandırılsın, iç talep kamu eliyle canlandırılsın, iç talep canlanması için KDV oranları indirilsin, IMF anlaşması bir an önce sonuca bağlansın gibi taleplerini ortaya koyup Güven ortamının bir an önce sağlanmasını istiyorlar.
IMF ise son yaptığı açıklamada G-20 konusuna farklı bir yerden bakıyor. Ve G-20'nin 19 üyesinin aldığı önlemleri açıklarken Türkiye'nin önlem almadığı bilgisine yer veriyor.
Bu da gösteriyor ki, ya Türk iş dünyasının ve IMF'nin söylediği gibi Türkiye yeterli önlemleri alamadı. Ya da aldığı önlemleri hayata geçirip, sonuçlarını ortaya çıkarmadığı için aldığı önlemleri anlatamıyor.
Ayrıca, IMF konusunda anlaşmanın sürüncemede kalması ve seçim sonrasına hükümetçe bırakılmak istendiği düşüncesini ortadan kaldırmak için Macaristan örneğini vermek yerine, yada başbakanın gizemli bir şekilde söylediği gibi "Son dakika kabul edilmez istekler oldu" açıklamasındaki isteklerin net bir şekilde topluma açıklıkla duyurulması gerekir.
Osman Arolat
dunyagazetesi.com.tr |