Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 16 Nisan 2024 Salı
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Tariş Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği, bir yıldan beri üretim yapmayan Tariş İplik Fabrikası'nı kapattı.1 Mart 2010 itibariyle tasfiyesine karar verilen fabrikanın 560 işçisi işten çıkarıldı.

Fabrikanın kapatılması, işçilerin kapıya konulması sürpriz değil, beklenen bir gelişmeydi. Aylardır maaş alamayan işçiler haklarını almak için çeşitli eylemler yapıyor.

İşçilerin eylemi Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri'nde uzun zamandan beri yaşanan sorunları yeniden gündeme getirdi.

Birliklerde yaşanan sorunların kaynağı ne?

Bir çok birlik neden işletmelerini satmak veya kapatmak zorunda bırakıldı?

Tariş işçilerinin eylemini anlamak için öncelikle bu sorulara yanıt bulmak gerekiyor.

Dünya Bankası'nın tarımda "reform" projesi olarak Türkiye'ye dayattığı Tarımda Reform Uygulama Projesi (ARİP) 2000'den itibaren uygulamaya konuldu. Projenin en önemli bileşenlerinden birisi Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri'nin yeniden yapılandırılmasıydı. Bu amaçla 16 Haziran 2000'de 4572 Sayılı Birlikler Yasası kabul edildi. Yasa ile devletin birliklere mali destek sağlaması yasaklandı. Birliklerin yeniden yapılandırılması sürecini yönetmek üzere Dünya Bankası'nın direktiflerini uygulayacak Yeniden Yapılandırma Kurulu oluşturuldu. Yedi kişilik kurulda birliklerin tek temsilcisi vardı.

Dört yıllık yeniden yapılandırma sürecinin sonunda birlikler özerk hale getirilecekti. Süreç 8 yıl sürdü. Yasa yürürlüğe girdiğinde Türkiye'de 17 birlik vardı. Dünya Bankası bu süreçte denetim görevini üstlendi. Öncelikle birliklerin ikincil işletmelerinin anonim şirket statüsünde faaliyet göstermeleri için baskı yaptı. Bunda da başarılı oldu. Böylece işletmeler birliklerden koparıldı. İkinci aşamada bu işletmelerin kapatılması için baskı uygulandı. Bütün bunlar Dünya Bankası raporlarında var.

Hükümet ve Yeniden Yapılandırma Kurulu, Dünya Bankası'nın direktiflerini aynen uyguladı.

Sürecin sonunda Kayısıbirlik tamamen kapandı. Fiskobirlik fındık alamaz duruma geldi. Bir çok gayrimenkulün yanı sıra en büyük işletmelerinden biri olan Ordu Yağ Sanayi A.Ş.'yi satmak zorunda kaldı. Çukobirlik, Antbirlik, Karadenizbirlik ve diğerleri bazı işletmelerini sattı, bazılarını kapattı. Tariş Pamuk Birliği ise, önce Aydın Tekstil'i kapattı sonra bir yıldan beri çalıştıramadığı  iplik fabrikasını kapattı.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ve AKP Milletvekillerine göre birliklerin zor duruma düşmesinin ve işletmelerini kapatmasının tek nedeni yönetim hatası.

Türkiye'deki 17 birliğin hepsinde belli oranda sıkıntı olduğuna göre hepsinde de yönetim hatası olabilir mi?

Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin'in söylediği gibi sınıfın tüm öğrencileri tembelse ve sürekli sınıfta kalıyorsa müfredatın, uygulanan  politikanın hiç mi hatası yok?

Yöneticilerin mi, uygulanan politikaların mı hatalı olduğunu kanıtlayacak somut bir örnek var. AKP Hükümeti Fiskobirlik yönetimine kızdı. Fiskobirlik'i devre dışı bırakarak devletin tüm olanaklarını seferber ederek Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO)'ne üç yıl, 2006-2007 ve 2008'de fındık aldırdı. TMO'ya Fiskobirlik'in yaptığı görev verildi. Üstelik, hazine kaynakları kullanıldı. Borçlanmada hazine garantisi verildi. Görev zararı konusunda sonsuz yetki ile donatıldı. Türkiye'nin dünyada rakipsiz olduğu, tek başına üretimin ve ihracatın yüzde 75'ini gerçekleştirdiği fındıkta TMO'nun bu üç yıllık görev zararı 17 birliğin toplam zararından daha fazla oldu.

Fındık örneği gösteriyor ki, birliklerin içine düştüğü zor durumda birlik yöneticilerinin hatası, TMO yöneticilerinin ve arkasındaki hükümetin hatasından daha fazla değil. Asıl sorun Dünya Bankası'nın dayattığı tarım politikalarını sorgusuz sualsiz uygulamaktır.

Sanayi Bakanı Nihat Ergün ve AKP Milletvekilleri, birlikleri, Tariş yönetimini suçlarken önce karşı çıktıkları sonra iktidara gelirken harfiyen uyguladıkları Dünya Bankası'nın dayattığı tarım politikasını da sorgulamalarında yarar var.

Tariş yöneticilerini yüzde 100 suçlu da olabilir. Fakat rakamlar ortada. AKP Hükümeti göreve geldiğinde Türkiye'nin lif pamuk üretimi 2002-2003 sezonunda 910 bin tondu. 2009-2010 sezonunda üretim 370 bin tona geriledi.

Tariş Pamuk'un faaliyet gösterdiği Ege Bölgesi'nde durum daha da vahim.2002 yılında Ege Bölgesi'nde 721 bin 666 ton kütlü pamuk üretiliyordu. 2009 üretimi 193 bin 79 ton oldu.

Ne oldu da pamuk üretimi bu kadar düştü. Pamuğa olan talep mi azaldı? Türkiye'nin pamuk tüketimi mi düştü? Hayır. Türkiye'nin pamuk tüketimi arttı. Yılda 1 milyon tondan fazla pamuk ithal ediliyor. Büyük bölümü Amerika ve Yunanistan'dan ithal edilen pamuğa  her yıl 1 milyar dolar ödeniyor.

Pamuk ithalatına 1 milyar dolar keş para ödenirken, Tariş Pamuk Birliği'ne kredi verilmiyor. Özel bankalar Tariş Pamuk Birliği borçlarını yeniden yapılandırırken, kamu bankaları siyasi baskı nedeniyle buna yanaşmadı. Birliklere karşı intikam duygusu ile hareket ediliyor. Tariş'te işçi ile çiftçi karşı karşıya getiriliyor.

Bu gelişmeler yaşanırken iki yıldan beri Birlikler Yasası'nda değişiklik öngören tasarı Başbakanlıkta bekletiliyor.

Bu anlayış ve bu tarım politikası işletmeler kapanırken veya el değiştirirken hiç kimse birliklere "özerksiniz, sorumlu sizsiniz" diyemez. Madem özerkler, Sanayi Bakanlığı neden "burayı satın, burayı kapatın" diye talimat üzerine talimat gönderiyor.

Bu nasıl özerklik?

 

Ali Ekber Yıldırım

http://www.dunyagazetesi.com.tr/

Ekleme Tarihi
12.03.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız