Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 02 Mayıs 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Lipton Çay Enstitüsü'nde Teamaster olarak görev yapan çay tadımcısı Nick Bunston, Türklerin çayı çok fazla kaynatmasından şikayetçi ve kıvamında bir demleme için nelere dikkat edilmesi gerektiğini bakın nasıl anlatıyor.

Dünyanın en çok çay tüketen toplumuyuz. Her gün içilen üç bardak çayın zihin faaliyetlerini desteklediğini ve odaklanmayı geliştirdiğini duymuş muydunuz?

Çayın damar fonksiyonlarını iyileştirerek kalp hastalıkları riskini yüzde 11, felci yüzde 20 azalttığından haberdar mıydınız peki?

Her gün büyük bir keyifle yudumladığımız, sofralarımız ve muhabbetlerimizden eksik etmediğimiz çay, birçoğumuz için de ilham kaynağı. Çay ile seksen yıllık bir tanışıklığımız olmasına rağmen onunla o kadar bütünleşen bir milletiz ki bu konuda kimse elimize su, bardağımıza çay dökemiyor. Üzülünce de bir bardak çay içiyoruz, sevinince de; cenaze evinde de çay ikram ediyoruz, düğün evinde de. Haliyle şu an dünyada en çok çay tüketen milletiz. Fakat yine de bu noktada demlenen sorular çoğalıyor. Kahve içen bir toplumken neden birden çay içmeye başladık? Ve neden bir sürü çay çeşidi varken sadece siyah çay tüketiyoruz? Bu soruların cevabını sosyal bilimcilere bırakarak Londra'da bulunan LIOT (Lipton Institute of Tea) yani Lipton Çay Enstitüsü'ne doğru bir yolculuk yapalım.

Türkiye'ye 1986 yılında ilk özel çay şirketi olarak giren Lipton'un tarihi 1889 yılına kadar uzanıyor. Çayı ilk kez paketler halinde satarak ilk çay reklamını yapan şirket, 1938 yılında Unilever tarafından tamamının satın alınmasıyla birlikte dünya çay pazarının en büyük şirketi oldu.

2-3 fincan çay zihni açıyor

Çaya bu denli büyük yatırım yapan ve 150 ülkede faaliyet gösteren markanın uzmanlığını pekiştiren Unilever destekli Lipton Çay Enstitüsü ise sadece çay araştırmaları yapan Londra'da bir araştırma merkezi. Çayın fiziksel ve zihinsel sağlık üzerindeki etkilerini ortaya çıkarmak ve bunları paylaşmak amacıyla düzenli olarak akademik makaleler yayımlayan bu önemli merkez Çay Bilimi Dergisi ile de içtiğimiz bir bardak çayın bilimsel arka planını irdeliyor. 50'nin üstünde uzman çalıştıran ve büyük bir çay serasında dünyanın her yerinden yağmur suyu ile çay örneklerinin de yetiştirildiği merkezde içmeye hazır çay teknolojileri yanında özel harmanların oluşturulması ve tadımı gerçekleştiriliyor. Çayın tarladan bardağa kadar olan yolculuğunun tüm aşamaları ile ilgili araştırmalar yapan laboratuvarlara sahip enstitünün beslenme müdürü Jane Rycroft, "Çayın içeriğindeki teanin maddesi beyindeki alfa aktivitesini önemli ölçüde artırır. Günde içilen 2-3 fincan çay odaklanma yeteneğini ve zihnin uyarılara açık durumunu destekler. Ayrıca damar fonksiyonlarını iyileştirerek kalp hastalıkları riskini % 11, felci % 20 azaltır." diyor. Çayın ilham verici özelliğini yeni reklam kampanyasında Mirkelam'ın 'Her Gece' şarkısı ile buluşturduklarını belirten Ürün Müdürü Leyal Eskin Yılmaz, yeni reklam filmlerinin 'Bir Yudum İlham' sloganı eşliğinde bu hafta başlayacağını belirtiyor. Kim bilir, çay gerçekten de hepimizin her gün yudumladığı bir ilham iksiri. İnce belli bardakta nelerin saklı olduğunu sadece içenin bilebileceği bir iksir...

***

Türkler çayı çok fazla kaynatıyor

Lipton Çay Enstitüsü'nde Teamaster olarak görev yapan çay tadımcısı Nick Bunston, 50 yıldır burada çalışıyor ve 38 yıldır da çay tadıyor. Her hafta 10 bin farklı çay tattıklarını belirten Bunston, keyif için ise günde 6 fincan çay içiyor. İşte Bunston'un çay önerileri:

Kaynatılınca dibe çökmeyip, yüzeyde kalan çay kalitesizdir.

Su kaynar kaynamaz çayı çaydanlığa atmanız gerekiyor.

Çayın altını sürekli kaynatmayın, bu çayın etkisini öldürür.

Taze su kullanın.

Türkler çayı çok fazla kaynatıyor. İngilizler ise 4-5 dakika kaynatıyorlar. Çayın doğal tadı için çok kaynatmamak ve bekletmemek lazım.

Poşet çaylar tamamen doğaldır. Çay çok parçaya ayrıldığı için rengini hemen verir. Asla boya kullanılmaz.

Demlenmiş çay yaprağı bakır renkli ise yüksek kalitededir.

***

Dünyada en çok çay Türkiye'de içiliyor

Unilever Türkiye Gıda Pazarlama Direktörü Özgür Kölükfakı, Türkiye'nin % 83,2 dökme çay, % 4,1 bitki-meyve çayı, % 1,5 yeşil çay, % 5,2 bardak poşet çay ve % 6,1 oranında da demlik poşet çay tercih ettiğini belirtirken Unilever Türkiye Gıdadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Seçkin ise Türklerin % 31'inin kendi çayını harmanlayarak içme eğiliminde olduğunu söyleyerek, "Nüfusumuzun % 96'sı çay içiyor. Dünyada en çok çay tüketen milletiz. Dünyada çok çeşitli çaylar tüketilirken biz nedense sadece tek tip çay içiyoruz. Biz sadece Türkiye'ye özel olarak demlik poşet çay ürettik." diyor.

 

http://www.haber7.com/

Ekleme Tarihi
17.04.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız