Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 26 Nisan 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  HABERLER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler
PROF. DR. HALİL KUMBUR 

- GELECEKTE DÜNYAYI BÜYÜK SU SIKINTISI BEKLİYOR

- MEÜ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. HALİL KUMBUR:

- "DÜNYA NÜFUSU 3 KAT, SU TÜKETİMİ İSE 6 KAT ARTTI"

- "BM'NİN RAPORUNA GÖRE, 15 SANİYEDE BİR ÇOCUK SU YETERSİZLİĞİNİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLARDAN ÖLMEKTEDİR"

- "SU SIKINTISI AÇLIK SIKINTISINA DÖNÜŞMEYE BAŞLAMIŞTIR"

- "2050 YILINDA NÜFUSUN YÜZDE 60'I YETERLİ SUYA SAHİP OLMADAN YAŞAMINI SÜRDÜRECEK"

- "ÜLKEMİZ SU ZENGİNİ BİR ÜLKE DEĞİLDİR"

 

 

MERSİN (İHA) - Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Halil Kumbur, 20. yüzyılda dünya nüfusunun 3 katına çıktığını, su tüketiminin ise 6 kat arttığına dikkat çekerek, "Dünya nüfusuna bu yüzyılın sonunda 3 milyar nüfus daha eklenecektir. Su kaynaklarımızın plansız-programsız kullanımı nedeniyle gelecekte büyük bir su sıkıntısı bizi bekliyor" dedi.

Kumbur, '22 Mart Dünya Su Günü' nedeniyle yaptığı açıklamada, suyun, canlı hayatı için önemli bir unsur olduğuna dikkat çekerek, beynin yüzde 70'inin, kanın ise yüzde 80'inin sudan oluştuğunu belirtti. Suyun, sanılanın aksine sınırlı bir kaynak olduğunu ifade eden Kumbur, su ve toprağın, kalkınma çabalarında ilk başvurulan doğal kaynaklar olma özelliklerini günümüzde de koruduğuna dikkat çekti. Su kaynaklarının plansız-programsız kullanımı nedeniyle gelecekte dünyayı büyük bir su sıkıntısının beklediğini vurgulayan Kumbur, "20. yüzyılda dünya nüfusu 3 katına çıktı, su tüketimi ise 6 kat artmıştır. Dünya nüfusuna bu yüzyılın sonunda 3 milyar nüfus daha eklenecektir. Bir çok bebek su sıkıntısı çeken ülkelerde dünyaya gözünü açacaktır. Amerika, Çin, Rusya'da bazı merkezler önümüzdeki 5 yıl içerisinde ciddi su sorunu yaşayacaklardır. Birleşmiş Milletlerin raporuna göre; 15 saniyede bir çocuk su yetersizliğinin neden olduğu hastalıklardan ölmektedir. Ayrıca susuzluk nedeniyle kuraklık, yiyecek sıkıntısı ve yiyeceklerin aşırı pahalanması sorunları önümüzdeki yıllarda artarak yaşanacaktır. Çin, Hindistan ve Mısır'da ciddi tahıl ihtiyacı krizleri yaşanmaya başlamıştır. Bu durumda su sıkıntısı yavaş yavaş açlık sıkıntısına dönüşmeye başlamıştır. Tatlı su kaynaklarımızın yüzde 50'si kullanılmış durumda. Bu oranın 2025 yılında yüzde 75'e çıkacağı tahmin edilmektedir. Günümüzde su, ulusal ve uluslar arası politikalar belirlenmesinde önemli bir unsur haline gelmiştir. Bu politikaların tartışılması esasında su; ekonomi, hidroloji, siyaset, hukuk ve biyoloji gibi her çeşit bilim dalında ele alınmaktadır" diye konuştu.

Dünyadaki su kaynaklarının yaklaşık yüzde 97'sinin okyanuslarda, yüzde 2.5'inin de karalarda bulunduğunu belirten Kumbur, su kaynaklarının sadece yüzde 0.12 'sinin insan ve diğer canlılar tarafından kullanılabildiğini kaydederek, "İnsanoğlunun ekonomik olarak kullanımına hazır olan tatlı su varlığı, toplam su varlığının yaklaşık yüzde 0,5'inden azdır. Bir ülkenin su varlıklı olabilmesi için yılda kişi başına 10 bin metreküp, su yoksulu olabilmesi için de bin metreküpün altında suyu olması gerekir. ABD, Kanada, Kuzey Avrupa ülkeleri, İzlanda yılda kişi başına düşen su miktarı 10 bin metreküpün üzerinde su varlıkları ile dünyanın en çok su varlıklı ülkesidir. Dünyanın en az suya sahip ülkeleri ise Cubiti, Bahreyn ve Kuveyt'dır. Dünyada yaklaşık 300 milyon nüfusa sahip olan 26-30 ülke su yoksulu sınıfına dahildir. Bu ülkeler yüksek nüfus artışına sahiptir ve büyük bir kısmı Afrika Kıtası ve Ortadoğu bölgesinde yer almaktadır. Afrika'da 11 ülke, yaklaşık 300 milyon nüfus ortalama su sınırının altındadır. Yapılan tahminlere göre; 30 yıl içinde 52 ülke, 2050 yılında ise 65 ülke daha su kıtlığı çeken ülkeler sınıfına dahil olacaktır. Bu tablo ise dünyada, her 3 insandan birini yeterli tatlı suya sahip olmadan yaşamsı demektir" şeklinde konuştu.

Bugün dünyada 15 insandan birisinin yeterli suya sahip olmadan yaşamını sürdürdüğünü, dünya nüfusunun 7 milyara ulaşacağı 2050 yılında ise nüfusun yüzde 60'ınnın yeterli suya sahip olmadan yaşayacağını ifade eden Kumbur, şöyle devam etti; "Günümüzde, dünyanın gelişen bölgelerinde yaklaşık 180-200 milyon kentli ve yine yaklaşık 850-900 milyon köylü nüfus; içme, kullanma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek temiz sudan yoksun olarak yaşamaktadırlar. Dünyada her gün sağlıksız sulardan 25-30 bin kişi ölmektedir. Dünya nüfusuna her gün 250 bin, yılda 93 milyon kişi eklenmektedir. Bu nedenle su talebi hızla artmaktadır."

ORTADOĞU'NUN SU SORUNU

Ortadoğu'nun dünyada etnik, dinsel, toplumsal, kültürel ve politik açıdan çeşitlilik ve zenginlik gösteren önemli bir bölgesi olduğunu söyleyen Halil Kumbur, yıllarca dinsel farklılıklar, petrol gibi unsurlardan kaynaklanan ve savaşa kadar varan sorunlarla gündeme gelen bölgenin, günümüzde su yoksulluğu ile de dünya gündemini meşgul etmeye başladığını belirterek, şu bilgileri verdi; "Günümüzde Ortadoğu ülkelerinin büyük bir kısmı hem petrol hem de su yoksulu ülkeleridir. Ayrıca su kaynaklarının çoğu ülke sınırları dışından kaynaklanıp ülke sınırları içine girmektedir. Ortadoğu'da son yıllarda ortaya çıkan önemli anlaşmazlık konusu sudur. Bölgenin su yoksulu olması, suyun bölge ülkeleri için çok değerli ve üzerinde büyük çekişmelerin olduğu bir doğal kaynak olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu durum Türkiye'yi de yakından ilgilendirmektedir. Özellikle son 20-30 yıldır Güneydoğu sınırlarımızdaki yaşamakta olduğumuz sorunlar ve AB uyum süreci içerinde sınır aşan ve ülkemizin su potansiyelinin yüzde 30'nu oluşturan Dicle ve Fırat nehirlerimizin yönetimi ve bu nehirlerin suyuna dayalı yapılacak her türlü yatırımların (GAP projesi ve barajlar)yönetiminin Türkiye'den alınarak uluslararası bir komisyona veya sudan yararlanan komşu ülkelerle beraber yönetilmesi dayatması yapılmaktadır."

TÜRKİYE'NİN SU POTANSİYELİ

Türkiye'nin su kaynaklarınca zengin görünmesine rağmen yer ve zaman içinde ihtiyaçlarla uyuşmadığına dikkat çeken Kumbur, "Su kaynakları potansiyelimiz Doğu bölgelerimizde ağırlıkta iken, ihtiyaçlar Batı bölgelerimizde yoğunlaşmıştır. Suyun yüzde 76'sı sulama, yüzde 14'ü belediyeler, yüzde 10 kadarı da endüstriyel amaçlar için kullanılmaktadır. Yerel olarak su kıtlıkları ve bazı bölgelerde tahsis problemleri görülmekte ise de suyun içme ve tarımsal alanda daha ekonomik kullanımı açısından önemli bir potansiyeli vardır. Türkiye'de yerüstü ve yer altı su potansiyeli toplamı 197 milyar metreküptür. Bunun tamamından faydalanmak mümkün değildir. Günümüz teknolojisi ile değerlendirilebilecek 110 milyar metreküplük miktarın ancak 29 milyar metreküpü tüketime yönlendirmektedir. Geride kalan 81 milyar metreküpü halen kullanılmamaktadır. 11 milyar metreküplük yeraltı su potansiyelimizin 5,5 milyar metreküpü kullanılabilmekte, geriye kalan kısım ise kullanılamamaktadır.

Türkiye nüfusu 73 milyon olarak alındığında ve 197 milyar metreküp su bu nüfusa bölündüğünde kişi başına 2 bin 698 metreküp su düşmektedir. Kullanılabilir 110 milyar metreküp suyu 73 milyona böldüğümüzde kişi başına bin 506 metreküp su düşmektedir. Ülkemiz su açısından zengin bir ülke değildir. Su potansiyeli Ortadoğu ülkelerine göre biraz daha fazladır" dedi.

 

Ekleme Tarihi
21.03.2011
Ekleyen Kişi
gidatarim2


Link: Dünya su günü




  HABERLER
>> Arşiv İçin Tıklayınız