İthal etler ve Angus sığırları hakkındaki kamuoyunda bilinmeyenleri değerlendiren Sivil Toplum ve Diyalog Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Sebahattin Emül; “Anguslar et sorununa çözüm olabilir” dedi.
Elektronik Haber Ajansı (e-ha) muhabirinin edindiği bilgiye göre, STDM Yönetim Kurulu Üyesi ve Tarım-Gıda Sorumlusu Sebahattin Emül konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır:
“Evcilleştirilmeye ilk başlandığı sekiz bin yıl öncesinden, günümüze kadar sığır yetiştiriciliği insanların sosyal ve ekonomik gelişmesinde etkin rol oynamıştır. Ülkemizde de uzun yıllar geleneksel yerli sığırlarımız ve küçükbaş hayvanlarımızla karşılanan et ve süt ihtiyacımız artan nüfusumuza yetmeyince, düşük verimli hayvan ırklarımızı yüksek verimli hayvan ırklarına çevirmek için melezleme yöntemlerine gidilmiş, ancak her şeye rağmen hayvan başına et ve süt üretimimiz dünya ortalamalarının altında kalmıştır.
Siyasi hükümetlerin zaman zaman uyguladıkları istikrarsız tarım ve hayvancılık politikaları da eklenince maalesef bizim yaylalarımız ve ahırlarımız boşaltılmış, en yakın komşu ülkelerden tutun da haritada yerlerini dahi bulamayacağımız binlerce kilometre uzaklardan, milyarlarca dolar ödeyerek canlı hayvan veya et ithal etmek durumunda kalmışız.
Ancak nihai hedef kitle olan tüketicilerimiz bu ithal et veya canlı hayvanlarla ilgili olarak, yetkili ağızlarca yeterince bilgilendirilmediğinden dolayı, bilgi kirliliği ile karşı karşıya kalıp, haklı olarak yedikleri etlerden kuşku duyar hale gelmiştir.
Tüketicilerimizin bu konuda bilmesi gereken en önemli husus şudur. Tükettiğimiz etin hangi hayvana ait olduğu ve bu hayvanların hangi şartlarda ve hangi yemlerle beslendiği unsuru; o hayvanın yerli mi, ithal mi olduğundan daha çok önemlidir.
Ülkemizde besicilik, genelde çayır-mera ve yayla ortamlarında değil de, kapalı ortamlarda yapılmaktadır. Yani hayvan betonun üzerinde dünyaya gelmekte, bağlı tutularak önüne ne konursa onu yemeye mecbur edilmekte ve nerede ise ayağı toprağa ve burnu da yeşil ota değmeden yine beton zeminde kesilmektedir. Bu şartlarda yetiştirilen yerli sığırlarımızdaki canlı ağırlık, ortalama 500 kilogram, süt verimleri de yılda 600 litre civarındadır.
Oysa hayvancılığı gelişmiş ülkelerde sütçü ineklerde inek başına laktasyon süt verimi 5000 litre, canlı ağırlık ta ise 1.200 kg. sınırları aşılmış durumdadır.
Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde en fazla yetiştirilen sığır ‘’Angus‘’ ırkı olup, Angus sığırlarının en önemli özelliği etlerinin kalitesidir. Diğer ırklarda yağ oranı % 40 a yakın olmasına rağmen, Anguslarda bu oran % 7 kadardır ve yağları et arasına yerleşmiş olduğundan etleri tüm ülkelerde en beğenilen sığır cinsi özelliğini taşımaktadırlar.
Angus sığırları eksi 30 derece soğuğa ve artı 30 derece sıcağa dayanıklı olup, açıkta ve mera ortamlarında yetiştirilmesi halinde yetişkin bir erkek angus yaklaşık 1.200 kg.’a kadar ulaşmaktadır. Oysa bizim yerli sığırlarımızı hangi şartlarda yetiştirirseniz yetiştirin, ve ne yedirirseniz yedirin ırk özelliğinden dolayı 600-700 kilogramı aştırmak mümkün değildir.
Dolayısı ile gerek artan nüfusumuzun et ihtiyacının karşılanması ve gerekse hayvan başına daha yüksek verimin alınması için; hayvancılığı gelişmiş diğer ülkelerde etçi ırk olarak verimi kanıtlanmış olan, Angus sığırlarının yurdumuzda da yetiştirilmesi teşvik edilmelidir.
Bu sığırların yetiştirilmeleri için mevcut en iyi şartlar mülkiyeti devlete ait olan ve her biri binlerce dönüm büyüklüğündeki Tarım İşletmeleridir. (TÜGEM) Bu işletmeler özel sektöre kiraya verilerek, araziler mera haline getirilip, Angus sığırlarının yetiştirilmesi teşvik edilmeli, mevcut mera ve yaylalarımızın ise, küçükbaş hayvancılık yapılması için değerlendirilmesi sağlanmalıdır.”