Düzce İl Tarım Müdürlüğü ve Çilimli Ziraat Odası işbirliği ile hazırlanan organik Tarım Eğitimi Projesi kapsamında Düzce'de üreticilere eğitim veren Prof. Dr. Ayşe Gül, entegre üretimin özellikle seracılık açısından önemli bir üretim şekli olduğuna dikkat çekti. Gül, organik tarımdan farkının ise insan ve çevre sağlığını olumsuz etkilemeyecek düzeyde kimyasalları kullanmak olduğunu belirtti.

Kimyasal kullanımını azaltmak üzere seraların yapısal özelliklerini de iyileştirmek gerektiğini ifade eden Gül şöyle konuştu: “Ülkemizde cam, plastik ve çiftçi tipi seraların yanı sıra modern seralarında işletme tipi var. Hatta modern sera işletmelerinin pek çoğunda topraksız yetiştiricilik gerçekleştiriliyor. Ancak yoğun bir tarımsal üreticilik şekli olan seracılık seralarda beklenen faydayı elde etmek için yörelere özgü modellerin geliştirilmesi gerekli. Yani ısıtılabilin seralar için seracılık faaliyetlerini farklı bir şekilde sürdürülmesi gerekli. Düzce gibi ısıtmasız seracılık yapılan illerimiz için farklı sera modellerinden bahsetmemiz gerekli. Düzce için ısıtmasız seralarda plastik sera örtüsünü kullanıyoruz.”

Ayşe Gül, tarım ilacı kullanımını azaltmak istediklerini bunun içinde zararlıların sera içerisine girmesini engellemek adına seranın yeterli bir havalandırma açıklığına sahip olmasını istediklerini söyledi. Gül, şöyle devam etti: “Sera taban alanının yaklaşık olarak yüzde 30'u havalandırma açıklıklarına ayrılmış olacak ancak havalandırma açıklıkları da böcek delikleriyle kapatılmış olmalı. Bir diğer konu seraya doğrudan sera kapısından girilmemesi gerekiyor, zararlıların girişini azaltmak üzere bir giriş kabini yapılarak giriş kabininden ulaşılması gerekli örtü malzemesinin sabitlenmesinde de akla gelen cam seralarda macun kullanımı artık gelişen teknolojiyle birlikte önemini kaybetmiş bir uygulama. Bunun içinde klipslerden faydalanıyoruz.”

Gül, Seraların boyutlarının kente ve seracılık faaliyetlerinin özelliklerine bağlı olarak değişik olması gerektiğine de değindi.

Ayşe Gül, fide üretimi ile ilgili bilgiler verdi. Fide üretiminin de hastalıklar ve zararlardan ayrılmış fide üretimini gerçekleştirmek için planlanmış olması gerektiğine değindi. Gül şunları söyledi: “Organik madde içeriğinin yüzde beşin altına inmesine izin vermememiz gerekli. Bunun için hayvan gübresi yada yeşil gübreleme ve Düzce için önemli olan bir konu kompost hazırlayarak kompostların tekrar toprağa organik madde olarak kazandırılması, kimyasal gübre kullanımında dikkat etmemiz lazım.”

“Düzce gerçekten çok güzel bir doğaya sahip ve bu doğal güzelliklerin korunması gelecek nesillere aktarılması lazım” diyen Prof. Dr. Ayşe Gül, seracılıkla ilgili şu bilgileri verdi: “Sera topraklarının tuz konsatrasyonu yükselme riski var. Bu nedenle de il tarım uygulamalarına geçişte toprağın yıkanması söz konusu. Toprak dezenfeksiyonunu kimyasal yollarla önermiyoruz. Ya toprak sıcaklığının yükseltilmesi esasına dayalı fiziksel dezenfeksiyon yada aşılı fide kullanımı buda bir çözüm değilse özellikle ısıtılan seralarda kullanılarak tarım tekniklerinden faydalanabiliyor. Kimyasal toprak dezenfeksiyonu özellikle böyle doğal güzelliklerin öne çıktığı Düzce'de kesinlikle uygulanmaması gerek yöntemler arasında sayılıyor. Çünkü çevre ve insan sağlığı açısından bazı riskler taşıyor. Hastalık ve zararların azalması için sık dikim yapmaktan kaçınılması gerekli ve seralarda yetiştirilmesi uygun tarzda bitkileri askıya alarak yetiştirmemiz budamamız gerekli. Meyve tutumu konusunda çiçeğin meyveye dönüştüğünü bilmemiz lazım. Örneğin domateste çiçeğin meyveye dönüşebilmesi için döllenme şart. Halbuki hıyarın sebzeye dönüşebilmesi için döllenme şart değil. Bu ayırımı bilerek üretimi gerçekleştirmemiz lazım.”

Prof. Dr. Ayşe Gül, entegre üretimin en önemli konularından birisinin hastalık ve zararlı yönetimi olduğunu vurguladı. Gül, şu önerilerde bulundu: “Tarımda yoğun ve bilinçsiz kullanılan kimyasalların insan ve çevre sağlığını olumsuz etkilediği doğadaki dengeyi bozduğu artık anlaşılmış durumda tarım ilaçları yanlış kullanıldığında çevre ve sağlık açısından tehlikeli olabilir. Yine bazı tarım ilaçları özellikle çevre ve insan sağlığı açısından tehlikelidir. Yalnız şunu unutmamalıyız; tarım ilaçlarından etkilenme en yüksek düzeyde çiftçiler ve tarım işçileri üzerindedir. Askılıkların kontrolünde seralarda entegre üretimi düşündüğümüzde özellikle drenaj yöre yapısının iyileştirilmesi sıcaklığın ve oransal nemin kontrolü gibi bakım işlemlerinin düzenli yapılması, gübrelemenin iyi yapılması her türlü bitki artığının sera çevresinden uzaklaştırılması gibi önlemlerin üzerinde durulması gerekir. Zararların kontrolünde ilk yapılacak iş zararlıların sera içerisine girişini engellemektir. İkinci aşamada ise sera içinde zararlara kurukçuluk edebilecek yabancı otların gelişmesine izin verilmemesi gerekir. Zararlılar ile bulaşan alt yaprakların toplanması gerekir. Bu amaçla değişik renkteki yapışkanlardan faydalanabilir. Sera çevresinde üreticilerimiz tarafından çok fazla dikkat edilmeyen bitkisel atıkların sera çevresinden uzaklaştırılması gerekir. Sera içerisine giriş çıkışların kontrol altına alınması ilaçlı paspasların üzerine basılarak seraların içerisine ulaşılması önerilebilir. Bir diğer konu zararlıların kontrolünde gerekirse doğal düşmanlardan da faydalanabiliriz. Entegre üretimde gerekirse ilaç kullanılabilir ama kullanılan ilaçların çevre dostu olmasına önem gösterilmeli. İlaçların pek çoğu insanlara zararlıdır. Ürünün pazara ulaşımında da iyi uygulamalar yapılması gerekir. Entegre üretimde hasat ve ambalaj kaplarının temiz bir yerde saklanması ve hasattan sonra ürünlerin tüketiciye bu şekilde aktarılması gerekmektedir.”