Trabzon Gazetecileri Cemiyeti’nde beraberindeki Asrin Ziraat Odası Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte bir basın açıklaması düzenleyen Kozoğlu, fındık üreticisinin ayakta kalabilmesi için, alan bazlı gelir desteğinin arttırılarak devam etmesi gerektiğini vurguladı. Kozoğlu “Bu yıl Birliğimiz tarafından oluşturulan Rekolte Tespit Komisyonu 5-18 Temmuz 2011 tarihleri arasında yapmış olduğu saha çalışmasını tamamlamıştır. Yapılan rekolte tespit çalışmaları sonucunda 2011 yılı içerisinde ülkemizde yaklaşık olarak 405.000 ton fındık olacağı tahmin edilmiştir. Ülkemizde yıllık ortalama 600 bin ton fındık üretimi yapıldığı gerçeğinden hareket edersek, bu yıl rekoltede yaklaşık yüzde 33 oranında bir gerileme yaşanacaktır. Bu yıl fındık ürününde tozlaşmanın yeterli olmaması ve hava şartları neticesinde yeterli verim alınamamıştır. Bu rekolte tahminin fındık ürününde görülecek olan son dökülmeler neticesinde daha da düşmesi söz konusudur. Tahmini rekolteden hareketle, Fındık Araştırma Enstitüsü’nün geliştirdiği maliyet formu kullanılarak yapılan değerlendirmeler sonucunda, Birliğimiz tarafından 1 kg fındığın maliyeti 5.97 TL/kg olarak tespit edilmiştir. Bu yıl fındık rekoltesi piyasa ihtiyacının ihtiyacının çok altında olmakla beraber, hasattan sonra pazara talebin çok üstünde bir fındık gelirse fiyatların düşmesi kaçınılmaz olacaktır. Üreticilerimiz dikkatli olursa, ürününü zamana yayarak piyasaya sürerse fiyatlar, dış alıcıların değil, üreticimizin arzu ettiği gibi oluşacaktır. Üreticilerimiz bin bir emek ve zorluklarla ürettiği, Dünyada nam salmış Türk fındığını ucuza satmamalıdır” dedi.
“Bu yılın, Karadeniz çiftçisi için zor gececiği yetkililer tarafından bilinmeli ve gereken önlemler bir an önce alınmalıdır” şeklinde konuşan Kozoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Üreticilerimiz piyasaya olan borçlarından dolayı fındığını, hasat sonrası hemen elinden çıkarıp borçlarını temizlemek istemektedirler. Bu yılın, Karadeniz çiftçisi için zor gececiği yetkililer tarafından bilinmeli ve gereken önlemler bir an önce alınmalıdır. Fındıkta, bitkinin soğuklama ihtiyacı ve tozlanmasının doğal yollardan yeterli olarak gerçekleşmemesi nedeniyle, 2010-2011 ürününde yüzde 40-50 ürün kaybı beklenmektedir. Bu nedenlerle, özellikle yaşamını fındığa dayalı olarak sürdüren çiftçilerimizin, bu yıl maddi sıkıntılarından dolayı, oldukça zor dönemler geçirecekleri bilinmelidir.”

FINDIK ÜRETİCİLERİNDEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

 

Kozoğlu, çiftçilerin sıkıntılarının bir nebze hafifletilmesi için şu önerilerde bulundu:
“Kamu Bankaları ile Tarım Kredi Kooperatifleri’nden tarımsal kredi kullananların kredi borçları, 2012 ürünü sonuna kadar ertelenmeli; İyi tarım uygulama desteği, Fındık Üreticilerine Alan Bazlı Gelir Desteği, Mazot, Gübre ve Toprak Analizi Desteği ödemelerinin, ödeme zamanları öne alınmalı; Bu yıl bitecek olan Alan Bazlı Gelir Desteği uygulaması devam etmeli; 2011 yılı için ürün sigortası yaptıranların, ürün sigorta bedellerinin tamamı bir defaya mahsus olmak üzere Hazineden karşılanmalı,
-Bölgede, 2012 ürün sigortalatma oranının, bu yıla göre önemli ölçüde düşeceği kanaati vardır. O nedenle, sigorta kapsamına, güneş yanığı, kuraklık, soğuklatma yapamama ve tozlaşmanın olmaması gibi faktörler de alınmalı, 2011 ve 2012 yıllarında, çeşitli bankalar düzeyinde tarımsal kredilere, önemli ölçüde talip olacağı düşünülmektedir. Bu nedenle;
2012 destek kararnamelerinde, tarımsal kredilerin faiz oranları daha da düşürülerek, birim değer miktarları da arttırılmalıdır; Lisanslı depoculuk sisteminin hayata geçirilmelidir. Bugün gelinen noktada ve açıklanan fındık stratejisi sonrası ülkemizde henüz tam anlamıyla serbest piyasa şartları oluşturulmadan, üretici alıcı karşısında güçlendirilmeden ve özellikle lisanslı depoculuk sistemi devreye girmeden, fındık serbest piyasa şartlarına bırakılmamalıdır. Üreticinin, maliyetin altında serbest piyasa şartlarında oluşacak bir fiyat karşısında korunması için müdahale alımları yapabilecek bir mekanizmanın hayata geçirilmesi zaruridir. Fındık piyasasında tam rekabet koşulları yoktur. Sektörde az sayıda alıcı, çok sayıda satıcı (üretici) bulunmaktadır. Arz fazlası ve bu yıl olduğu gibi ürünün aç olduğu yıllarda piyasa istikrarını sağlamak üzere önlem alınmalıdır. Lisanslı depoculuk sistemi tüm olanakları ile bir an önce hayata geçirilmelidir. Arz fazlası olan yıllarda piyasa mekanizmasının işlemesi ve arzın zamana yayılarak fiyat istikrarının sağlanması suretiyle üreticilerimizin ve ülkemizin menfaatlerinin korunması gerekmektedir.”