GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI EKER:
-''ANADOLU'DA BİR SÖZ VARDIR; BUĞDAY İLE KOYUN, GERİSİ OYUN,
ANADOLU COĞRAFYASININ BİZE SUNDUĞU BU İKİ TEMEL ÜRÜN, BUNLARDAN
VAZGEÇEMEYİZ''
-''TMO'NUN YENİ ALIM SİSTEMİYLE TÜRKİYE ADETA ÇAĞ ATLADI''
-TMO GENEL MÜDÜRÜ KÖSE:
-''YENİ ALIM SİSTEMİ 2011 DÖNEMİNDE TMO'NUN TÜM İŞYERLERİNDE BAŞARIYLA
UYGULANMIŞTIR''
ANKARA (A.A) - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker, Anadolu coğrafyasında hububat ve koyun üretiminin çok önemli bir yeri
olduğunu belirterek, ''Anadoluda bir söz vardır; buğday ile koyun gerisi oyun.
Anadolu coğrafyasının bize sunduğu bu iki temel ürün. Bunlardan vazgeçemeyiz''
dedi.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından bu sene uygulamaya konulan
hububatta yeni alım sistemiyle ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla
düzenlenen, ''Yeni Alım Sisteminin Üretim ve Piyasalara Etkileri'' konulu panel
Ankara Rixos Grand Otelinde gerçekleştirildi.
Burada konuşan Eker, bir yandan Türkiye'nin tarımsal potansiyelini daha çok
kullanma, bir yandan da üretimde kaliteyi, standardı artırma ve çiftçilerin yaşam
standardını yükseltme hedefleri bulunduğunu belirterek, bu hedeflere ulaşılamazsa
tarımın sürdürülebilir bir faaliyet olmaktan çıkacağını söyledi.
Önceki yıllarda, Türkiye'nin ihtiyacından fazla buğday ürettiği yıllarda
bile kalite sorunu sebebiyle mutlaka ithalat yaptığını kaydeden Eker,
''İhtiyaçtan, mecburiyetten yüzde 10 ithal buğday, yüzde 90 yerli buğdayla paçal
yapılır ve bu un fabrikalarına verilirdi, bu şekilde ekmeklik un elde edilirdi.
Aslında Türkiye'nin ürettiği buğday miktar olarak kendisi için yeterliydi, ama
kalite sorunu aşılamıyordu'' diye konuştu.
Bugün buğdayda kalitenin önemli ölçüde artırıldığını ve buğday unu
ihracatında Türkiye'nin dünyada lider haline geldiğini anlatan Bakan Eker, bazı
sanayicilerin kendisine ''Sayın Bakanım kalitesiz buğdaya ihtiyacım var, bize
kalitesiz buğday ithal etme imkanı sağlayın'' bile dediğini kaydetti.
Bu yılın ocak-temmuz döneminde 1,5 milyon ton mamul madde ihracatı
yapıldığını ve 1 milyar dolar ihracat geliri elde edildiğini ifade eden Eker,
şöyle konuştu:
''Hububatta hem kalite hem standard hem de miktar itibariyle 3 alanda da çok
büyük bir mesafe kat edildi. Burada bir şeyi söylememiz lazım. Artık Türkiye çağ
atlıyor. Bu abartılı bir ifade değil. TMO eskiden alım yapacağı zaman eksper
gelir numuneyi alır, buna bakar ve fiyatı belirlerdi. Bazen üreticiye, bazen de
kamuya haksızlık yapılır. Sonuçta TMO vatandaşın buğdayını aldığında kaliteliyi
de kalitesizi de aynı siloya yığardı. Biz bu alım sistemini değiştirdik. 8,2
milyon avro para ödedik, 300'ün üzerinde kimyasal analiz cihazı satın aldık.
TMO'nun Türkiye genelinde alım yapılan bütün noktalarına bu cihazı verdik. Nasıl
hastaneye gidip kan verdiğiniz zaman biyokimya sonuçları çıkar. Aynı onun gibi bu
makineler proteini ve diğer oranları veriyor. Fiyat da buna göre belirleniyor.
Sonra buğday kalitesine göre ayrı ayrı depolanıyor. Sanayici geldi 'ben
makarnalık buğday istiyorum' dedi, 'git şu silodan al deniliyor. Bir diğer
sanayici 'ben ekmeklik buğday alacağım' o da ona göre yönlendiriliyor. Bu sistem
kaliteli buğday üretimini de destekliyor, üretilen buğday da değerini buluyor.''
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile TMO arasında yapılan işbirliği
ile piyasa düzeniyle ilgili yeni bir sistem kurulduğunu ve 40 bin tonluk silo ile
uygulamaya geçildiğini anlatan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, 40 bin
tonla başlayan lisanslı depoculuk faaliyetinin önümüzdeki süreçte
geliştirileceğini bildirdi.
-ET VE SÜT MÜDAHALE KURUMU ÇALIŞMASI-
Hem tüketici hem de üretici açısından çok önemli iki gıda ürünü olan et ve
sütle ilgili de bir müdahale kurumu kurulması konusunda çalışmalar yapıldığını
belirten Eker, piyasanın dengesi bakımından bu tür bir kurumun büyük önem
taşıdığını kaydetti.
Türk tarımının dünyada 11'inci sıradan 7'inci sıraya yükseldiğini ve 23
milyar dolarlık tarımsal hasılatın 62 milyar dolara çıktığını hatırlatan Eker, bu
yapının sürdürülebilir hale getirilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesinin kesin olarak önüne geçecek
düzenlemenin de bu dönem yapılacağını ifade eden Eker, ''Taslağımız hazır, son
bir değerlendirme ile bakanlar kuruluna götürüp tasarı haline getirip TBMM'ye
sunacağız'' dedi. Tarım arazilerinin bölünmesi sorununun çok uzun yıllardan beri
sürdüğünü, verimli tarım arazilerinin bölünerek işletilemez hale geldiğini
kaydeden Mehdi Eker, dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde bu tür bir uygulama
olmadığına dikkat çekti.
-NE KOYUNDAN, NE BUĞDAYDAN VAZGEÇİLİR-
Türkiye coğrafyasının büyük ölçüde koyun coğrafyası olduğunu, büyükbaş
hayvanların Anadolu'ya çok sonradan Avrupa'dan getirildiğini anlatan Eker, şöyle
konuştu:
''AB ülkelerinde yenilen kırmızı etle ilgili bilgilerin çoğu eksik. AB'de
yenilen etin yüzde 45'i domuz etidir, geri kalanı sığır etidir. Biz de etimizin
tamamını sığırdan karşılayamayız. Biz de domuz yok, çok şükür. Olsun diye bir
şeyimiz de yok. Ama koyun ve keçi varlığımız rahatlıkla bu eksiğimizi
tamamlayacak, bizim çok önemli bir kültür unsurumuzdur. Anadolu'da bir söz
vardır; buğday ile koyun, gerisi oyun. Anadolu coğrafyasının bize sunduğu bu iki
temel ürün. Bunlardan vazgeçemeyiz, ne buğdaydan, ne koyundan.''
-TMO GENEL MÜDÜRÜ KÖSE-
TMO Genel Müdürü Mesut Köse de yeni sistemle ilgili bilgi verirken, geçen
yıllarda hububat alımlarında sadece fiziksel analize göre fiyatlandırma ve
depolama yapılmakta iken, bu yıldan itibaren fiziksel analizlerin yanında
kimyasal analizlerin de alımlara esas alındığını söyledi.
Yeni alım sistemi ile insan faktörü olmadan, cihazlarla kimyasal analiz
yapıldığını belirten Köse, şunları söyledi:
''Protein cihazıyla ürünün protein, rutubet ve benzeri kimyasal değerlerinin
ölçülmesine ve bilgisayar ortamına doğrudan aktarılarak otomatik olarak
fiyatlandırılmasına imkan sağlanmaktadır. Yeni alım sistemi 2011 döneminde
TMO'nun tüm işyerlerinde başarıyla uygulanmış olup, bu sayede alım hızı artmış,
üreticilerin ürünlerini satması için bekleme süresi azalmış, analizler protein
cihazı tarafından yapılarak bilgisayar sistemine otomatik aktarılmış,
fiyatlandırma bilgisayar ortamında yapılmış, analizler ve fiyatlamada insan
faktörü en aza indirilmiş, ürünler kalitesine göre fiyatlandırılarak, kalitesine
göre depolanmış, proteini yüzde 12'nin üzerinde olan buğdaylara yüzde 1-3
arasında ilave fiyat verilmiş, kaliteli üretim yapan üretici daha fazla kazanç
elde etmiş, yeknesaklık sağlanmıştır. Ayrıca sektörün ihtiyacı olan kaliteli
buğdayın daha kolay temin etme imkanı sağlanmıştır.''
-TZOB BAŞKANI BAYRAKTAR-
TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar da panelde yaptığı konuşmada, Türkiye
şartlarında tarımsal ürünlerin birçoğunda depolama imkanının olmamasına bağlı
olarak hasat dönemlerinde doğal olarak arz artışı yaşandığını, bu ürünlerde
fiyatın arza karşı duyarlılığı yüksek iken, stoklanabilir ürünlerde daha düşük
olduğunu, bu nedenle Türkiye'nin ihtiyacı olan müdahale kurumlarının kurulması,
tarımsal ürünlerde fiyat istikrarını ve çiftçi gelirlerinin korunmasının
sağlanması gerektiğini bildirdi.
Bayraktar, ''Kısacası müdahale alımlarından vazgeçilirse üretim
sürdürülemez. Bu sebeple bakanlığımızın müdahale kurumlarını bir an önce
oluşturması ve işler hale getirmesi gerekmektedir'' dedi.
Kaliteli üretim için, çözülmesi gereken problemlerin yanında çiftçi
açısından mesleğinden para kazanması ve kaliteli üretim için harcadığı emeğin
karşılığını bulmasının en önemli etki olduğunu söyleyen TZOB Başkanı, ''Kaliteli
buğday daha fazla kazandırır. Bu anahtar sözcük çiftçileri kendiliğinden
araştırmaya yönlendirecek ve kaliteli buğday için çözüm yolları arayışını
tetikleyecektir'' diye konuştu.
Türkiye'nin bulunduğu jeopolitik konumu gereği uluslararası buğday
ticaretinde kilit nokta olabileceğini ifade eden Şemsi Bayraktar, ancak bunun
için alt yapının gerekli olan depo sistemi ve future piyasaların bir an önce
oluşturulması gerektiğini kaydetti.