Dünya’da Artık 'Yeşil Rekabet' Yaşanıyor
10 büyük ekonomiden biri olmak için her şeyiniz var
SÜRDÜRÜLEBİLİR kalkınma için oluşturulan ‘Vizyon 2050’nin Proje Eşbaşkanı, Citigroup Kurumsal Müşteriler Başkan Yardımcısı Samuel A. Di Piazza, Türkiye’nin dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden biri olabileceğini, bunun için gerekli kaynaklara sahip olduğuna dikkat çekti.
Kaynaklarını kullanırsa
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) “Vizyon 2050 Türkiye Raporu”nun tanıtım toplantısında konuşan Samuel A. Di Piazza, Türkiye için umudunun arttığını, Türkiye’nin 21’inci yüzyıl için gücü bulunduğuna kesinlikle inandığını ifade etti. Piazza, şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’nin dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden biri olması için her şey yerinde. Bana kalırsa Türkiye bu sonucu elde edecek. Bütün mesele elindeki kaynakları rekabetçi bir şekilde kullanabilmesi. Türkiye, gerçekten 21’inci yüzyılın kritik bir aktörü olabilir.”
‘Fırsatlar merkezi’
Dünyadaki üst düzey yöneticilerle konuşulduğunda Türkiye’nin bir fırsatlar merkezi olarak görüldüğünü, Türkiye’nin bölgedeki performansının yabancı doğrudan yatırımın akışını belirleyeceğini vurgulayan Piazza, sözlerine şöyle devam etti: “Eğer 2050’de de sürdürülebilir olmak istiyorsak, 9 milyar insanın iyi yaşayabileceği bir gezegen planlamalıyız. Daha az kaynakla daha fazla sonuç almanın yolunu bulmalıyız. Ayrıca teknolojinin o kadar önemli olmadığını fark ettik. Düşünme şeklimizi değiştirmek zorundayız. Bunu yaparsak teknoloji zaten arkasından gelecektir. Türkiye bu çözümün bir parçası olabilir.”
Son 2 yılı bahane edemeyiz
Konuşmasında yeni dünyada en önemli kaynağın insan olacağını vurgulayan Piazza, 2008’den bu yana yaşanan küresel krizi sürdürülebilir kalkınma sürece açısından şöyle değergelendirdi: “Dünya kriz nedeniyle zorlu bir 2 yıl geçirdi. Ancak 2050, 40 yıl ilerde. Durmak için birkaç yılı bahane edemeyiz. Birkaç zorlu yılın sürdürülebilir bir dünyaya engel teşkil edeceğine hiç inanmıyorum. Batı’dan Doğu’ya kayış, gelişmiş olandan gelişmekte olana kayış diyaloğun şeklini değiştirecek. Bu geçiş, bu değişim iyi bir diyaloğun da fırsatını sunuyor.”
Dünya değişmeli
Piazza, yeni süreçte vergi teşvikleri, inşaat teşvikleri gibi konuların yeniden düzenlenmesi gerektiğine dikkati çekerek, “İş dünyası bu konuda genelde ‘aman hiç düzenleme yapılmasın, hiç yeni vergi gelmesin’ diyor. Oysa dünya değişmek zorunda. Belli yerlerde değişim şart. Yapısal düzenlemeyle ilgili sorunların giderilmesi şart” yorumunu yaptı. Hükümet, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere üç tarafa da bütünüyle ihtiyaç olduğunun altını çizen Piazza, tarif edilenlerin gerçekleşmesi için hükümetin kolaylaştırıcı olması, iyi kurallar, düzenlemeler, kanunları hayata geçirmesi gerektiğini kaydetti.
Kafalar karışık ama daha 40 yılımız var
SAMUEL A.Di Piazza, konferans sırasında kendisine yöneltilen bir soru üzerine, “Yaşanan kriz nedeni ile politika yapıcıların kafası karışık. 2050 hedeflerine ulaşmasa da bu kriz süreci yavaşlattı. Ancak iyi tarafından bakmak lazım. 2050’den bahsediyoruz, önümüzde 40 yıl var.
Durmak için bahanemiz yok” yanıtını verdi.
Sürdürülebilir kalkınma rekabet gücü yaratıyor
İŞ Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Galya Frayman Molinas, iş dünyasının temsilcileri olarak 2050 ve sonrasında da büyümeye devam edecek bir ekonomi yaratmayı hedeflediklerini anlattı. Molinas, bugün küresel iş dünyasının, sürdürülebilir kalkınmayı temel strateji olarak kabul ettiğini, kamu işbirliğinde uyum ve geliştirme çalışmalarını hızla ileri taşıdığını, gelişen bu dünyaya Türkiye’nin kayıtsız kalmasının düşünülemeyeceğini kaydetti.
Aynı zamanda Coca-Cola Türkiye’nin Başkanı olan Molinas, şunları dile getirdi: “Ülkemizin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme vizyonuyla ilerlediği bu dönemde, belki de en çok üzerinde durmamız gereken nokta sürdürülebilir kalkınmadır. Türk iş dünyası, sürdürülebilir kalkınma yaklaşımını temel alarak rekabetçiliğini artırabilir ve küresel pazarlarda fark yaratmak için önemli bir fırsat yakalayabilir. Türkiye’yi 2050 hedeflerine taşıyacak olan ana stratejilerden biri, doğal kaynaklar ile ekonomik büyüme arasındaki dengenin gözetildiği sürdürülebilir kalkınma yaklaşımıdır.”
Nüfus 9 milyar olacak
Molinas ayrıca, dünyanın sosyal, ekonomik ve çevresel olarak radikal bir değişimden geçtiğini, 1945’te 2 milyarın altında olan dünya nüfusunun bugün 7 milyara ulaştığını belirterek, 2050’de bu rakamın 9 milyar olmasının beklendiğine dikkat çekti. Molinas, doğal kaynakların sürdürülebilir olmayan kullanımının, bireysel geçim kaynaklarını, ulusal ve küresel ekonomiyi tehdit ettiğini de vugruladı.
Dünyada artık ‘yeşil rekabet’ yaşanıyor
DÜNYA Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi Başkanı Björn Stigson, Konsey’e Türkiye’den Borusan ve Eczacıbaşı’nın üye olduğunu hatırlatarak, Türkiye’nin dünyadaki en büyük 10 ekonomiden biri olma isteği göz önüne alındığında, bu sayının yeterli olmadığını söyledi.
Artık eskisi gibi yapamayız
Dünyanın sürdürülebilir kalkınma sürecinde şirketler için aslında büyük fırsatlar bulunduğunu, burada söz konusu olan her şeyin “çok kötü, zor” olmadığını ifade eden Stigson, “Bu, bir gelişme ve dönüşüm hikayesi. Artık eskiden yaptığımız gibi işlerimizi yapamayız. Çünkü yaparsak işlerimiz kalmaz” dedi. Dünyanın ister istemez sürdürülebilirlik sürecine doğru geçiş yaşadığını belirten Stigson, burada küresel bir plan olmaması, bunun mümkün görünmemesi nedeniyle tek tek ülke bazında, sektörler, şirketler, bireyler bazında bir şeyler yapmak zorunluluğu bulunduğunu ifade etti.
Yeşil rekabet yaşanıyor
Günümüzde bir “yeşil rekabet”in yaşandığını kaydeden Stigson, “Benim için en olumlu
gelişme nedir diye sorarsanız, ‘sürdürülebilir kalkınmanın bugün artık rekabet edilir bir alan haline gelmiş olması’ derim. Ülkeler ‘artık yeşil yarışı dikkate almalıyız’ diyorlar. ‘Sadece ahlaki gerekçelerle değil, rekabetçi gerekçelerle hareket etmeliyiz’ yönünde yaklaşım sergiliyorlar” diye konuştu.