Tarım sektörü geçen yıla göre gerilemiş bulunuyor
TZD'NİN 2011 GIDA RAPORU -TZD GENEL BAŞKANI YETKİN: -''TÜRKİYE EKONOMİSİ GEÇEN YILKİ KÜÇÜLMEYİ TELAFİ EDEREK, DARALMADAN GENİŞLEMEYE GEÇERKEN TARIM SEKTÖRÜ GEÇEN YILA GÖRE GERİLEMİŞ BULUNUYOR'' -''ÇİFTÇİ ÇOK YÜKSEK BİR DOLAYLI VERGİYE TABİ TUTULUYOR. VERİLEN DESTEK DOLAYLI VERGİLERLE GERİ ALINIYOR'' -''ÇİFTÇİ GEÇEN YIL GÜBRE İÇİN YAKLAŞIK 3,8 MİLYAR LİRA ÖDEDİ. GÜBRE DESTEĞİ İÇİN ÖDENEN 704 MİLYON LİRANIN BUNUN ANCAK YÜZDE 18'İNİ KARŞILIYOR'' -''2015 YILINDA ÜLKEMİZDE 170 BİN TON CİVARINDA ET AÇIĞI OLUŞACAK''
Ankara (A.A) - Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı
İbrahim Yetkin, Türkiye ekonomisinin geçen yılki küçülmeyi telafi ederek
daralmadan genişlemeye geçtiğini, buna karşın tarım sektörünün geçen yıla göre
gerilediğini söyledi. TZD'nin hazırladığı 2011 yılına ilişkin gıda raporunu, düzenlediği basın
toplantısıyla açıklayan Yetkin, TÜİK verilerine göre, geçen yıl Türkiye'de gelir
düzeyi en düşük kesimin bütçesinin 3'te 1'ini gıdaya ayırmak zorunda kaldığını
söyledi.
Türkiye'nin geleneksel olarak sahip olduğu güçlü tarım ekonomisi ve çeşitli
tarım ürünlerini yetiştirmeye imkan tanıyan coğrafi-iklimsel konumu itibariyle
dünyada açlık çeken pek çok ülkeye göre şanslı sayılabilecek bir pozisyonda
olduğunu ifade eden Yetkin, Türkiye'nin geçen yıl 11,5 milyar dolarlık tarım
ürünü ihraç ettiğini, bu yıl sonunda bu rakamın korunacağı, hatta bir miktar
artacağını dile getirdi.
Buna karşın, tarımsal ham maddeler açısından bakıldığında ise Türkiye'nin
son üç yıldır sürekli açık verdiğini belirten Yetkin, ''Yani ithalatımızın,
ihracatımızın üzerinde olduğunu görüyoruz. İşin temelinin tarımsal üretim olduğu
düşünülürse, bugün olumlu görünen genel tablonun sürdürülebilmesi için bu durumun
mutlaka düzeltilmesi gerekiyor'' dedi.
Tarımsal üretimde ise durumunun hiç de umut verici görünmediğini kaydeden
Yetkin, TÜİK'in 2010 yılına ilişkin rakamlarına göre, tahıl ürünlerinde bir
önceki yıla göre yüzde 3,4, sebzelerde yüzde 2,6, meyvelerde yüzde 0,8 oranında
azalma görüldüğünü bildirdi.
Yetkin, buğdayda bu yıl olumlu hava koşullarına bağlı olarak üretimin
artarak 21 milyon ton olarak gerçekleştiğinin tahmin edildiğini, uzun yıllar
rekoltesine bakıldığında ise 19-21 milyon ton arasında değiştiği ve bu sınırı
aşamadığının görüldüğünü söyledi.
-''Türkiye büyüyor, tarım sektörü küçülüyor''-
Raporda, Türkiye ekonomisinin genel büyüme rakamları ile tarımsal büyüme
rakamlarını karşılaştırıldığını da ifade eden Yetkin, bu yılın ilk dokuz ayının
ekonomi büyüme rakamlarına bakıldığında Türkiye ekonomisinin birinci çeyrekte
yüzde 11,8, ikinci çeyrekte 10,2, üçüncü çeyrekte 5,5 büyüdüğünü, buna karşın
tarım sektöründe büyüme oranlarının birinci çeyrekte yüzde 3,8'te, ikinci
çeyrekte yüzde 0,6'da kaldığını, üçüncü çeyrekte ise yüzde 0,8 oranında daralma
yaşandığını kaydetti.
Yetkin, ''Türkiye ekonomisi geçen yılki küçülmeyi telafi ederek, daralmadan
genişlemeye geçerken tarım sektörü geçen yıla göre gerilemiş bulunuyor'' diye
konuştu.
-''Destek yetersizliği üretim artışını engelliyor''-
Bu yıl tarımsal destekleme bütçesinin 256 milyon lira artışla 6 milyar 125
milyon lira olarak belirlendiğini anlatan Yetkin, bu rakamın Tarım Yasası'nın
öngördüğü asgari tarım destek miktarının çok altında olduğunu söyledi.
AB bütçesinin yaklaşık yüzde 40'ını tarım destekleri oluştururken Türkiye'de
bu oranın bütçenin yüzde 2'si olduğunu anlatan Yetkin, ''Bu kadar düşük
destekleme bütçesi ile tarım sektöründe gerekli artışın sağlanması mümkün
gözükmüyor'' dedi.
Girdi fiyatlarındaki artış konusunda da rapordan bölümler aktaran Yetkin, en
pahalı girdi olan mazotun litre fiyatının eylül ayında geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 24,2 oranında artarak 3,80 liraya yükseldiğini hatırlattı.
Dünyanın en yüksek Özel Tüketim Vergisinin (ÖTV) benzin ve mazottan
alındığını belirten Yetkin, ''Bu nedenle çiftçi çok yüksek bir dolaylı vergiye
tabi tutuluyor. Verilen destek dolaylı vergilerle geri alınıyor'' diye konuştu.
En önemli girdi kalemlerinden gübrede geçen yıla göre yüzde 55 ile yüzde 90
arasında artış olduğunu ifade eden Yetkin, ''çiftçinin geçen yıl gübre için
yaklaşık 3,8 milyar lira ödediğini, gübre desteği için ödenen 704 milyon liranın
bunun ancak yüzde 18'ini karşıladığını'' söyledi.
-''Fiyat artışlarından aracılar kazanıyor''-
Üretici ve market fiyatları arasındaki farklar hakkında da bilgi veren
Yetkin, fiyat farklarının özellikle meyve ve sebze sektöründe inanılmaz boyutlara
ulaştığını söyledi.
Et piyasasında da üretici ve tüketici fiyatları arasında büyük farklar
görüldüğünü kaydeden Yetkin, ''2011 yılı eylül ayı itibariyle dana etinin
üreticiye maliyeti 17 lira iken üretici eti Et ve Balık Kurumuna (EBK) 15 liradan
satmakta bile zorlanıyor. Buna karşılık EBK üreticinin önerdiği fiyattan daha
yüksek fiyata dışarıdan ithal et getiriyor. Bu sektörde de aracı karı yüzde 20-30
arasında'' diye konuştu.
Et piyasasındaki gelişmeler nedeniyle küçük üreticinin elindeki hayvan
sayısını azalttığını ya da sektörden çıktığını anlatan Yetkin, ''2015 yılında
Türkiye'de 170 bin ton civarında et açığı oluşacağı'' uyarısında bulundu.
-Gıda fiyatlarındaki artış kaçakçılığı körüklüyor-
Artan gıda fiyatlarının kaçakçılığa etkisi hakkında da bilgi veren Yetkin,
kaçak gıda ve tarım ürünlerinin 10 milyar dolar gibi bir seviyeye ulaştığını
belirtti.
Söz konusu rakamların sektörlere göre dökümünü de yapan Yetkin, kaçakçılığın
Türkiye ekonomisine yıllık maliyetinin sigarada 2,5 milyar dolar, şekerde 750
milyon dolar, çayda 75 milyon dolar, alkollü içkilerde 200 milyon dolar, büyük
kısmı küçük baş olmak üzere canlı hayvanda 750 milyon dolar, kivi, muz, kavun,
karpuz, ananas ve mango gibi ürünlerde 500 milyon dolar, kaçak ette ise 5 milyar
dolar civarında olduğunu söyledi.
Gıda güvenliği konusu hakkında da raporda yer alan ifadeleri aktaran Yetkin,
pek çok üründe hileli üretim yöntemlerinin kullanıldığını kaydetti.
Türkiye'de gıda üreten işletme sayısının 40 bin, satan ve dağıtan iş yeri
sayısının ise 500 bin civarında olduğunu anlatan Yetkin, buna karşılık gıda
denetçisi sayısının 4 bin 600 olduğunu söyledi. Yetkin, 4 bin 600 denetçiyle 500
binin üzerinde iş yerinin sağlıklı bir şekilde denetlemeyeceğinin altını çizdi.
Sağlıksız üretimin daha çok dağınık yapılanan küçük işletmelerde görüldüğünü
anlatan Yetkin, bu işletmeleri denetim altına alarak üretim koşullarını
düzeltmenin en kolay yolunun kooperatifleşme olduğunu bildirdi.
-Küresel ısınmanın etkileri-
Küresel ısınmanın da tarım ürünleri ve gıda fiyatlarının artışında rol
oynadığını belirten Yetkin, Türkiye'de bugün kişi başına düşen su potansiyelinin
yılda bin 640 metreküp civarında olduğunu, bir ülkenin su zengini sayılabilmesi
için ise kişi başına su potansiyelinin yılda 10 bin metreküp olması gerektiğini
söyledi.
2030 yılında Türkiye'nin nüfusunun 100 milyon olacağının tahmin edildiğini
dile getiren Yetkin, Türkiye'nin 2030 yılında kişi başına yıllık su miktarının
bin metreküpün altına düşerek, su fakiri olmasından endişe edildiğini sözlerine
ekledi.
|