Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 20 Nisan 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  HABERLER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Yeşil altın Türk çayının markalaştırılması ve uluslararası tanıtımı
 
 
"Yeşil altın" Türk çayının markalaştırılması, bir endüstriyel değer haline gelerek tüm dünyada tercih edilen bir noktaya ulaşması ülkemiz için büyük öneme haizdir. Yapılan üretimin dünya pazarlarında bir marka değeri kazanması üretimin tüm aşamalarını ve pazarlanmasını kapsayan bir süreçtir. Her kaliteli ürün "marka" değildir. Markalaşma, kaliteyi pazarlama stratejisidir. Günümüz dünyasının ekonomik ilişkilerinde bu durumun birçok örneği mevcuttur.

Doğru pazarlama stratejilerini kullanan bir firma; Afrika'nın, Güney Amerika'nın yoksul bölgelerinin yegâne zenginliği olan kahve çekirdeğini uluslararası bir marka haline getirerek yüksek kâr marjıyla pazarlayabilmektedir.

Günümüzün ekonomik mücadelesi, bir anlamda, işte bu markalaşma gücü üzerinde yapılan mücadeledir. Hedefimiz, hem üretiminde hem de dünya pazarlarına sunumunda "Türk Çayını" alternatifi olmayan bir içecek haline getirmektir.

Hükümet olarak 2023 yılına kadar, dünya çapında en az 10 marka üretme hedefi koyduk. Bu 10 markadan biri mutlaka "Rize Çayı-Türk Çayı" olmalıdır. Bununla birlikte, markalaşma denen olgu, birçok stratejik çalışma ve aşamanın sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Dünyadaki örnekler de bu yöndedir.
 
 
 
Çay fabrikaları atıl durumdan çıkarılmalı

Son yıllarda hızla büyüyen organik çay pazarında daha fazla yer almak için organik çay alanlarının genişletilmesi gerekmektedir. Bunun yanında, senede sadece 90 gün çalışan çay fabrikalarının atıl dönemde başka faaliyetlerde bulunabilmesi için de düzenlemeler yapılması da bir ihtiyaçtır.

Çay pazarında dış pazara açılmanın önünde; yüksek maliyet ve ürün çeşitliliğinin olmaması gibi yapısal ve ciddi sorunlarımız bulunmaktadır. İç pazarımızda demleme çay yaygınken, Avrupa pazarında poşet çay talebi daha fazladır. Biz de organik tarıma elverişli topraklarıyla dünyanın en lezzetli ve sağlıklı çayı olmaya aday Rize çayını dünyanın en prestijli çay markası haline gelmesi, çayımızın tanınması ve pazarlanmasının çok ötesinde manalar da ihtiva etmektedir. Çünkü dünya çapında marka üretmek aynı zamanda kendi kültürünü tanıtmak ve transfer etmek demektir.

Ana marka, "Turkish Tea"

Çayda, diğer içeceklerden farklı olarak kültürel kodları en fazla taşıyan ürünlerden biridir. "Turkish Tea" olarak adlandırılacak olan Türk çayı ve altında oluşacak markalarla, Türk çay içme kültürü ve diğer geleneksel unsurlarımız dünyaya tanıtılacaktır. Unutmayalım ki, çayda uluslararası bir aktör olmak öncelikle; yerel değerlerin, yerel tüketim alışkanlıklarının ve yerel damak tatlarının tanınması ve ona göre üretim yapılması ile mümkündür. Türk Çayını markalaştırıp yurt dışına ihraç ettiğimizde, çayımızın değeri artacak ve öncelikle yaş çay üreticimiz kazanacaktır.

Bu noktada, dünyanın 5. büyük çay üreticisi olan Vietnam çayının markalaşma yönündeki tecrübesini ve ürettiği çayı "Cheviet" markası ile kabul ettirmesi deneyimini hatırlatmak isterim.

Dünya genelinde çay üretimine baktığımızda 2009 yılı itibariyle 3 milyon 14 bin hektar olarak ölçülen çay ekim alanlarının % 47'sinin Çin'de bulunduğunu görüyoruz. Ülkemizde 75 bin 851 hektar olarak ölçülen çay ekim alanları ise dünya çay ekim alanlarının %2.51'ini oluşturmaktadır. Çay üretiminin miktarı bakımından ise 3 milyon 950 bin ton olarak ölçülen 2009 dünya üretiminin % 34.82'sini Çin,  %20.25'ini Hindistan, % 7.95'ini Kenya, % 7.34'ünü Sri Lanka, % 5.02'sini Türkiye, % 4.70'ini Vietnam, %4.09'unu Endonezya gerçekleştirmektedir.

2010 yılında ülkemizin çay ithalatında ilk üç sırayı; Sri Lanka (%56), Kenya (%13) ve İran (%11) almaktadır. 2011 Ocak-Ağustos döneminde en fazla ihracatın gerçekleştirildiği ilk üç ülke sırasıyla Belçika, Hollanda ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir.

Çayın, ülkemiz ve Doğu Karadeniz için çok önemli bir geçim kaynağıdır. 2009 yılı itibariyle 198 bin 601 tonluk net kuru çay üretimi yapan Türkiye, dünya üretiminde 5. sırada yer almıştır. Hektar başına elde edilen ürün bazında Türkiye 2 bin 618 kg. ürünle dünya birincisi konumundadır.

Organik avantajımızı iyi değerlendişrmeliyiz

Kişi başına çay tüketiminde de yine dünyada ilk sıradayız. Çayımızın kalitesini daha da artırarak pazarda daha iyi yer almalıyız. Önümüzdeki yıllarda organik tarım çok daha öne geçecek ve insanlar organik ürünlerin üretim alanlarını arar duruma gelecektir. Bu bakımdan ülkemizin organik çay yetiştirme bakımından sahip olduğu avantajları çok iyi değerlendirmeliyiz.

Ekim ayının ilk haftasında Rize'de yaptığımız "Çay Sorunları Çözüm Toplantısı"nda bir eylem planı hazırladık. Bu plan çerçevesinde;

1- Yaş çay ürününde kalitenin artırılması,

2- Ekonomik ömrünü tamamlayan çaylıkların yenilenmesi için hastalıklara dayanıklı yeni çeşitlere ait Doku Kültürü Laboratuarı'nın kurulması,

3- Siyah Çay imalatında mevzuat çalışmalarının yapılması,

4- Çay atıklarının organik madde olarak değerlendirilmesi,

5- Kuru çayda piyasa düzeninin sağlanarak ticaretin kayıt altına alınması ve fiyat istikrarının sağlanması,

6- Çay kaçakçılığının önlenmesi,

7- Gıda üretim tesisleriyle (kuru çay) ilgili mevzuatın yeniden düzenlenmesi,

8- Kuru çay ihracatının desteklenmesi,

9- Kayıt dışı çaylık alanların kayıt altına alınması,

10- Çaylıkların miras yoluyla bölünmesinin önlenmesi,

11- Kuru çayda markalaşma,

12- Organik çay üretiminin geliştirilmesi,

13- Kuru çay üretiminde ürün çeşitliğinin artırılması,

14- Çay budama sisteminin ve destekleme modelinin yerine yeni bir model geliştirilmesi,

15- Türk çayının menşe'inin tespiti amacıyla DNA markerlerinin belirlenmesi konularında çalışmalar başlattık.

'Çay Borsası'  çalışmaları sürüyor

Bilhassa çayın DNA'sının belirlenmesi amacıyla gerçek çayın, piyasaya sürülen diğer çaylardan laboratuar ortamında kolaylıkla ayırt edilmesi yönündeki çalışmalarımız Türk çayının geleceğini garanti altına alacaktır. Çayda ürün kalitesinin tespiti için "Çay Tadımcısı Yetiştirme Projesi" hayata geçirilmiştir.

Çay üreticilerimizi güçlendirmek için bakanlık olarak "ürün ihtisas borsacılığı" kapsamında, çayın mülkiyetini temsil eden ürün senetleri ile alınıp satılabilmesine yönelik çalışmaları yürütüyoruz. İşlenmiş çayın borsalarda alınıp satılabilmesi için standartlarının tespit edilmesi gerekmektedir.

Bakanlık olarak yasal ticareti kolaylaştırmak için de gerekli tedbirleri alıyoruz. Aynı zamanda yasadışı ticareti önlemek için de yoğun çaba sarf ediyoruz. Çay kaçakçılığı ile mücadele anlamında 2010 yılında gümrük muhafaza ekiplerimiz ve diğer kolluk kuvvetlerince yakalanan miktar 3bin 200 tondur. Son 3 yılda toplam 8 bin 400 ton kaçak çay yakalanmıştır. Çay kaçakçılığında ve bunların yakalamasında 2009 en yoğun yıl olmuştur.

Bu bağlamda "Çay Kaçakçılığı ile Mücadele Eylem Planı"nı hazırladık. Bu plan ile kurumlar arası istihbarat paylaşımını, ortak mücadele yöntemlerini geliştirmeyi ve koordinasyonu artırmayı hedefliyoruz.

Çayımızı bir dünya markası haline getirme sorumluluğu ile hükümet olarak Türk çayını markalaştırmanın takipçisi ve destekleyicisiyiz.
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
16.11.2011
Ekleyen Kişi
gidatarim2


Link: Yeşil altın Türk çayının markalaştırılması ve uluslararası tanıtımı




  HABERLER
>> Arşiv İçin Tıklayınız