Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 30 Nisan 2024 Salı
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  HABERLER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler
 

TGDF Gıda Kongresi -Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker: ''5996 sayılı kanuna bağlı olarak 13 Aralık günü 30 civarında ikincil mevzuatı yayınlamış olacağız ve kanunumuz tüm unsurlarıyla uygulamaya geçmiş olacak'' -''Bu kanunun uygulamaya girmesiyle birlikte AB'nin sınırları gıda güvenliği bakımından artık Yunanistan, Bulgaristan ve Kapıkule'de bitmiyor, bin 500 kilometre öteye İran'a, Ermenistan'a Suriye'ye gidiyor''

ÇEŞME (A.A) - Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'na bağlı olarak 13 Aralık'ta son ikincil düzenlemelerin de uygulamaya geçeceğini böylelikle Avrupa Birliği sınırlarının gıda güvenliği konusunda Türkiye'nin doğu sınırlarına ulaşmış olacağını belirtti.

     Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) tarafından bu yıl 11'incisi düzenlenen Gıda Kongresi, Çeşme Altınyunus Oteli'nde başladı.

     Kongrenin açılış töreninde bir konuşma yapan Bakan Eker, gıda politikalarında dünya nüfusunun artışındaki endişelerden bahseden yaklaşımlara katılmadığını, 1 milyar insanın yatağa aç girmesinin arkasında yeteri kadar gıda üretilememesinin değil bazılarının daha fazla para kazanma arzusunun yattığını söyledi.

     ''Birileri gıda fiyatlarını speküle ediyorsa, 'daha fazla para kazanacağım' diyorsa, gıdasını ithalatla karşılayan ülkelerin faturası artar, hele o ülkelerin makroekonomik dengeleri iyi değilse, o ülkelerde ekonomik istikrarı bozan siyasi istikrarsızlık varsa, bir de arada kuraklıklar oluyorsa işte felaket orada ortaya çıkar. Afrika boynuzunda yaşadığımız sorunun özü budur'' diyen Eker, küresel ticaret politikalarının daha adil, eşitlikçi bir yaklaşımla, küresel merhamet ve vicdan meselesiyle kapsamında ele alınması gerektiğini ifade etti.

     2010 Mayıs ayı itibarıyla AB'nin sahip olduğu standartları referans alan 5996 sayılı kanunu çıkardıklarını, bu kanunla ilgili 20 yönetmelik yayınladıklarını belirten Eker, ''13 Aralık günü geldiğinde biz 30 civarında ikincil mevzuatı da yayınlamış olacağız ve kanunumuz tüm unsurlarıyla uygulamaya geçmiş olacak.

     Hayvan hastalıkları ve mücadele ile ilgili olarak bu kanunun uygulamaya girmesiyle AB'nin sınırları gıda güvenliği bakımından artık Yunanistan, Bulgaristan ve Kapıkule'de bitmiyor, bu sınır bin 500 kilometre öteye İran'a, Ermenistan'a, Gürcistan'a, Nahçıvan'a, Suriye'ye gidiyor. Bu regülasyon bu manada AB için de son derece önemlidir'' dedi.

    
     -Zirai ilaç kullanımı-
    
     Türkiye'nin 8 sene önce 59 bin ton olan yıllık bitkisel zirai ilaç kullanımının üretimin artmasına rağmen 37 bin tona düştüğünü, bu anlamda hedeflerin erken yakalandığını, 2015 için yeni hedefin 35 bin ton olarak düzeltildiğini, metil bromür kullanımını da Ottawa sözleşmesinde tavsiye edilen 2015 tarihinden çok önce 2008 yılında sonlandırdığını ifade etti.
 
     Bakanlığın yeniden yapılandırıldığını, gıda kontrol genel müdürlüğünün kurulduğunu, bağımsız risk değerlendirme dairesi kurduklarını, yeni denetim mekanizmaları devreye soktuklarını belirten Bakan Eker, ''Geçen yıl 370 bin denetim yaptık. Denetim elemanı sayısı 5 bine yaklaştı'' dedi.

     Şeffaflık konusuna büyük önem verdiklerini, bunun 13 Aralık'ta yayınlanacak düzenlemelerle çok daha ileri bir aşamaya taşınacağını dile getiren Bakan Eker, bilinçlendirme konusunda medyada yayınlanan kamu spotlarından yararlanılmasının çok önemli olduğuna işaret etti.

    
     -Gıda haberlerine eleştiri-
    
     Medyada gıda sektörüyle ilgili yapılan bazı yayınlara dikkati çeken Bakar Eker, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
     ''Genel olarak tarım konusu özel olarak gıda konusu insanların çok rahat ve fütursuz konuştuğu bir alandır. En çok da bilmeyenler çok konuşuyor. Bilenler, bilmenin ağır sorumluğunu bildikleri için çok fazla konuşmuyorlar.

     Hiç gereği yokken, hiç hakkı yokken tekil olaylardan bireysel olaylardan yola çıkıp dünyanın her hangi bir coğrafyasında ortaya çıkabilecek bireysel olayları yaygın, genel sorun gibi ön plana çıkarmak, böyle bir şekilde sunmak. Üzülerek buna şahit oluyoruz. Medya kuruluşları birbirleriyle yarışırlar. Biri verdi ya diğeri vermese olmaz. İlgi çekici hale getirme çabası topluma inanın iyilik yapmak değildir, haberdar etme de değildir. Bu olsa olsa yanlış enforme etmedir. Eğer dezenformasyon değilse.''

    
     -''Sağlıklı beslenme haritası çıkarılacak''-
    
     Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas ise bilinçsiz ve aşırı tüketimin kalp damar, diyabet gibi hastalıkları beraberinde getirdiğini, tüketicilerin besinleri bilinçli tüketmelerinin önemli olduğuna işaret etti.

     Sağlık Bakanlığı olarak ülke genlindeki beslenme kaynaklı sorunlara doğru çözümler üretebilmek için 2010 yılında Türkiye beslenme sağlık araştırması yaptıklarını, beslenmeyle ilgili hastalıkların mevcut durumunu ortaya çıkarmak istediklerini belirten Kafkas, bu çalışmayı şubat ayında kamuoyuyla paylaşacaklarını belirtti.

     Araştırmayla bir sağlıklı beslenme haritasının çıkarılacağını dile getiren Kafkas, bu sonuçların sektör tarafından çok iyi değerlendirileceğini düşündüklerini belirtti.

     Bakanlık olarak beslenmeye dayalı sağlık sorunlarını önlemek için yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgiler veren Kafkas, tuz tüketimini azaltmaya yönelik çalışma kapsamında 28 gram olan tuz tüketim oranını 5 grama indirmeyi hedeflediklerini söyledi. Projeyle toplu tüketimin yapıldığı yerlerde masalardan tuzlukları kaldıracaklarını, daha sonra da kademeli olarak üretilen gıdalardaki tuz miktarını azaltmayı öngördüklerini ifade etti.

    
     -Avrupa'daki kriz-
    
     Avrupa Gıda ve İçecek Sanayii Konfederasyonu (FooddrinkEurope) Başkanı Jesus Perez, Avrupa'da emsali görülmemiş bir mali krizle karşı karşıya olduklarını, kredi ve küresel talep anlamında çok büyük düşüşlerin gerçekleştiğini, ekonomide ikinci bir resesyonla karşı karşıya kalma riskinin söz konusu olduğunu ifade etti.

     Bu durumun sektör oyuncuları için hayatı zorlaştırdığını, daha tedbirli davranılmasını zorunlu kıldığını belirten Perez, güvenli, kaliteli hammaddelere rekabetçi fiyatla ulaşılması konusunda özellikle KOBİ düzeyindeki firmaların büyük zorluk yaşadığına dikkat çekti.

     Perez, nüfusla birlikte tüketim hızındaki artışa dikkat çekerek, bu hızla gidilirse 2030 yılında gezegenin ortadan kalkacağını savunan görüşler bulunduğunu, 1 milyar kişinin aç olduğunu, bunun karşısında 1 milyardan fazla kişinin de aşırı kilo ya da obezite ile karşı karşıya bulunduğunu belirtti.

     Türkiye'nin AB ile 1,66 milyar avroluk gıda alımı ve 3,33 milyar avroluk satışa sahip olduğunu, bu yolda devam etmesi gerektiğini, mükemmel bir gıda ve içecek sektörünün bulunduğunu ifade eden Perez, Türkiye'nin mükemmeliyet merkezi haline gelme yolunda devam etmesi gerektiğini ifade etti.

    
     -''Bağımsız gıda güvenliği otoritesi kurulmalı''-
    
     TGDF Başkanı Şemzi Kopuz, Türkiye'nin büyük potansiyeliyle gıda sektöründe uluslararası oyuncular için cazibe merkezi konumunda olduğunu, öte yandan kendi bünyesinden de lider oyuncular çıkardığını belirtti.

     Gıda endüstrisinin sürdürülebilirlik temelinde bazı sıkıntıları bulunduğunu, gıda ve içecek talepleri artarken tarımsal emtia ve gıda fiyatlarının istikrasız seyir izlemesinin güvenli gıdaya erişim konusunda endişe yarattığını kaydeden Kopuz, 24 üye dernek ve bu derneklere üye 2 bine yakın üreticisiyle federasyonun başta gıda güvenliği olmak üzere tüketiciyi koruma ve bilinçlendirme, çevreye duyarlı üretim gibi konularda öncü çalışmalarda bulunduğunu ifade etti.

     Geçen dönemde Gıda Tarım ve Hayvancılık ile Sağlık Bakanlığının destekleriyle önemli yasal düzenlemelerin çıkarıldığına işaret eden Kopuz, başta tüketiciler olmak üzere gıda zincirindeki tüm paydaşların bilgi eksikliğinin giderilmesi gerektiğini söyledi.

     Tüketicilerin bilgilendirilmesi için RTÜK'ün televizyon ve radyolara en az 90 dakika gıda güvenliği, bitki ve hayvan sağlığı, toprak koruma konularında yayın yapma zorunluluğu getirmesini memnuniyetle karşıladıklarını belirten Kopuz, ''Ancak sanayimizi etkileyen en önemli hususlardan biri de bilimsel temelden uzak yapılan tartışmalardır. Beslenme ve sağlık konusunda çıkan tartışmalar medyada geniş yer buluyor. Bilimsel temelden uzak tartışmaların oluşturduğu bilgi kirliliği tüketici üzerinde hasara sebep oluyor. Gıda, beslenme ve sağlık konularında bilgi kaynağı konumundaki kişilerin iyi sorgulanması gerekiyor. Bağımsız gıda güvenliği otoritesinin kurulmasının bu tür bilimsellikten uzak tartışmaları önleyeceğini, tüketicilerin bilinçlenmesi anlamında önemli bir adım atılabileceğini düşünüyoruz'' dedi.

     Yarın ilk oturumla başlayacak kongre 23 Kasım'da sona erecek.


Ekleme Tarihi
22.11.2011
Ekleyen Kişi
şahin yaylacı


Link: Eker:13 Aralık günü 30 civarında ikincil mevzuatı yayınlamış olacağız




  HABERLER
>> Arşiv İçin Tıklayınız